ABD 2020 başkanlık seçimlerine hazırlanırken, Trump yönetimi Cumhuriyetçilerin kalesi olan iki eyalette de yenildi.
Irkçı işadamı Donald Trump'ın yeniden başkan seçilip seçilmeyeceği şimdiden küresel bir mesele.
Trump ve Cumhuriyetçilerin yenilgisi, cesaret verdikleri ve güçlendirdikleri aşırı sağ dalganın sonunu hazırlayan küresel siyasi faktörlere dönüşebilir mi?
Her gün eylemlerin ve mücadelelerin yaşandığı ABD'de iki gelişme, siyasi gericiliğin biçimlenmiş hali Trump ve aşırı sağ politikalarının sonunu işaret ediyor olabilir.
Eyalet seçimleri
Demokrat aday Andy Beshear, başa baş götürdüğü Kentucky valilik yarışını kazanırken Demokratlar Virginia eyalet kongresinin iki kanadında da 20 yılı aşkın bir süreden sonra ilk kez üstünlük sağladı.
Başkan Trump, Cumhuriyetçilerin tarihsel Kentucky’deki mağlubiyetinin dünya tarihinin en büyük kayıplarından biri olabileceğini söylemiş ve rakibi Beshear’in bir eyaleti yönetmek için "çok radikal ve tehlikeli" olduğunu savunmuştu.
Bu sağcı iddialar tutmadı. 2016 başkanlık seçimlerinde ezici bir çoğunlukla Donald Trump'a oy veren Kentuckyli seçmenler, ABD'de aşırı sağın 3 yıllık iktidarının ardından, Cumhuriyetçiler'e 'dur' dedi. Demokrat aday Beshear, Cumhuriyetçi Vali Matt Bevin karşısında yüzde 0,4 farkla seçimi önde bitirdi.
Virginia eyaletindeyse Cumhuriyetçiler farklı bir taktik izleyerek Trump'la aralarına mesafe koymaya çalıştı. Buna rağmen başarılı olamadılar. Demokrat vali koltuğunu korurken, Demokratlar Virginia’da eyalet meclisinin her iki kanadında da 26 yıldan bu yana ilk kez çoğunluğu ele geçirdi.
Cinsiyet değiştiren ilk aday Danica Roem’in eyalet temsilciler meclisi'ne ve ilk Müslüman kadın aday olan Hazala Haşmi’nin de eyelet senatosuna seçilmesi Virginia seçimlerinin dikkat çeken diğer sonuçları.
Cumnhuriyetçi analistlere göre Trump yönetimine kırsaldan destek azalıyor. ABD'nin Çin'e karşı başlattığı ticaret savaşının, özellikle tarımsal bölgelerdeki ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri bazı iktisatçılar tarafından dile getiriliyordu. Bu durum, Donald Trump'ın seçim kampanyasının odağında yer alan ekonomik başarı öyküsünün de boşa çıktığını gösteriyor.
Cumhuriyetçilerin kalesi olan şehirlerde, özellikle banliyölerin insanca asgari ücret, herkese sağlık hizmeti ve sosyal hakları savunan Demokrat adaylara yöneldiği de başka bir tespit.
Azil soruşturmasında kritik gelişme
Eyalet seçimleri sırasında ABD'nin merkezi gündemini kaplayan konulardan biri de Trump'un azil tartışmalarıydı. Bu girişimi "sivil darbe" olarak niteleyen Trump, taraftarlarını bunu engellemeye çağırmış ve azledildiği takdirde kaos çıkacağı tehdidinde bulunmuştu.
Çağrısı da tehdidi de tutmamış gözüküyor. İki eyaletteki seçmenler için Tump yönetiminin kendisini başlıca sorun. Aşırı sağcı popülist yönetimin gücünü aldığı kitlesel destek azalırken varoluş yöntemi olan kutuplaştırma da işe yaramadı.
ABD'de Trump yönetimine karşı, gerek toplumda gerek devletin tepesinde yürütülen sert mücadeleler güç dengelerini değiştiriyor. Buna mukabil olarak azil soruşturmasının kilit tanıklardan biri ifadesini değiştirdi.
ABD'nin AB Büyükelçisi Gordon Sondland'ın üst düzey bir Ukraynalı yetkiliyle görüştüğü, bu görüşmede 400 milyar dolarlık askeri yardımın Trump'ın talep ettiği yolsuzluk soruşturmasına bağlı olduğunu söylediği iddia ediliyor.
Bir yıl önce verdiği ifadede bunu reddeden Gordon Sondland, şimdi ifadesini değiştirerek Ukraynalı yetkiliye bu şartı ilettiğini kabul etti.
Trump'ın azil soruşturması, 2020 başkanlık seçimlerindeki en güçlü rakibi Joe Biden'a karşı başkanlık imkanlarını kullanarak komplo kurduğu iddiası üzerine yeni bir safhaya ulaşmıştı.
Biden'in oğlunun sahip olduğu şirketin Ukrayna'daki faaliyetlerinin mercek altına alınması ve buradan bir yolsuzluk soruşturması çıkarılmasını isteyen Trump, kendi kurduğu tuzağa düşmüş gözüküyor.
Neredeyse seçildiği günün ertesi başlayan azil soruşturmaları, bürokratik prosedürler gereği 2020'nin başlarında sonlanacak. Ancak bir yıl önce Trump'ı savunarak soruşturma komisyonuna yalan ifade veren Gordon Sondland'ın tavrını değiştirmesi tam da yönetimin güçsüzlüğünün ortaya çıktığı bir dönemde gerçekleşti.
Aşırı sağ dalganın sonu mu?
Sadece ABD Başkanı Trump değil, dostu ve müttefiki Macaristan'daki otoriter yönetim de geriliyor.
Ekim ayında gerçekleşen yerel seçimlerde Victor Orban'ın aşırı sağcı ittifakı, büyük bir yenilgi yaşadı. Başkent Budapeşte'de muhalefet partilerinin ortak adayı Gergely Karacsony yüzde 50,8, hükümette bulunan Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonunun adayı İstvan Tarlos ise yüzde 44 oy aldı.
Budapeşte son 2 yıldır gittikçe artan katılımlı hükümet karşıtı yürüyüşlere sahne oluyordu.