Almanya'nın Saksonya eyaletinin başkenti Dresden'de, Belediye Meclisi aşırı sağla mücadele etmek ve sivil toplumu güçlendirmek için "Nazi Olağanüstü Hali" ilan etti.
Saksonya eyaleti ve Dresden, ırkçıların ve aşırı sağcıların kalesi durumunda.
Yükselen sağ tehdide karşı önlem
Yabancı düşmanlığının, ırkçılığın ve aşırı sağın giderek yükseldiği Saksonya'da eylül ayında yapılan yerel seçimlerde, ırkçı/aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) 2014'te yüzde 9.7 olan oy oranını yüzde 27.5'e çıkartmıştı. İslam ve yabancı karşıtı ırkçı PEGIDA’nın kuruluş yeri olan Dresden'de, geçtiğimiz günlerde şehir meclisi aşırı sağa karşı olağanüstü hal ilanı kararı aldı. Kararın gerekçesi “yabancı düşmanı, ırkçı ve milliyetçi görüşlerin güçlü bir şekilde artması, antidemokratik, antiçoğulcu tavırların orta tabakaya varıncaya kadar geniş bir kesime yayılması” olarak nitelendi. Aşırı sağ tehlikeyle mücadele etmek için hazırlanan önergeye Sosyal Demokrat Parti (SPD), Sol Parti, Yeşiller, Hür Demokratlar (FDP) ve grubu olmayan 39 üye evet oyu verirken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD), muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hür Seçmenler (FW) 29 oyla karşı çıktı.
Önerge, sol görüşlü Die Partei üyesi Max Aschenbach tarafından verildi. Durumun çok acil olduğunu belirten Aschenbach, Dresden'de aşırı sağın antidemokratik, çoğulculuk karşıtı, insanlık düşmanı şiddet eylemlerinin giderek arttığını, ancak toplumda bunun karşılığının gerektiği kadar görülemediğini söyledi. Belediye meclisinin aldığı karar, günlük hayatta demokrasi kültürünü ve sivil cesareti güçlendirmeyi hedefliyor.
Neden Dresden?
Dresden, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın teslim olmasından hemen sonra, İngiliz ve Amerikan uçakları tarafından ağır bir şekilde bombalandı. on bin ton bombanın kullanıldığı saldırıda, sivil halktan 150.000 ila 200.000 kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Aynı saldırıda, Almanların elinde esir bulunan 20.000 kadar müttefik askeri de öldü. Saldırının intikam ve Berlin'e yürüyen Sovyet ordularına gözdağı amaçlı olduğu düşünülüyor. Saldırıdan sonra - Shell petrol rezervleri dışında - şehir nereyse tümüyle yıkıldı. Doğu Almanya'da kalan şehir, yıllar içinde kendisini çok az toparlayabildi. Dresden'de her yıl Naziler yaptıkları yürüyüşlerle bu katliamı "anıyor", yani kendi çıkarları için istismar ediyor.
1991 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından iki Almanya'nın birleşmesiyle birlikte, eski doğu eyaletlerinde beklenilen ekonomik canlılık yaşanmadı. Gençler arasında işsizliğin yaygınlaşması, Batı Alman şirketlerinin şehrin ekonomisini ele geçirmesi, uygulanan neoliberal politikalar şehirde hayal kırıklığına uğrayan insanlar arasında aşırı sağ fikirlerin yeşermesi için uygun bir zemin hazırladı.
Dresden, 2025 yılında Avrupa Kültür Başkenti olabilmek için aday olan şehirlerden biri. Aşırı sağın giderek yükselmesinin, Dresden'in adaylığına zarar verebileceği sıklıkla tartışılan bir durum. Aynı zamanda sağ şiddetin günlük hayatın bir parçası olması da, belediye meclisinde alınan aşırı sağla mücadele kararının gerekçelerinden biri.
Neoliberal politikalarla mücadele
Almanya'da Merkel hükümeti tarafından yıllardır uygulanan neoliberal politikalar, halkın önemli bir kısmının umutsuzluğa kapılmasına yol açmış bulunuyor. Güvencesiz işçilik, sosyal kesintiler, emeklilik maaşlarında kesintiler, başta sağlık ve eğitim olmak üzere sosyal hizmetlerin giderek kötüleşmesi, üstelik sol ve sosyal demokrat partilerin de bu neoliberal yıkıma karşı etkili antikapitalist politikalar geliştirememesi, umutsuzluğa kapılan kitlelerin ırkçı/faşizan AfD'nin etkisi altına girmesini kolaylaştırıyor.
Belediye meclisinin aldığı aşırı sağla mücadele kararı her ne kadar olumlu ise de, sonuç alıcı antikapitalist politikalar izleyecek sol bir parti ihtiyacı bugün Almanya'da her zamankinden daha fazla.
Atilla Dirim