Küresel isyan büyüyor!

02.11.2019 - 09:33

Kapitalist sistemin içinde bulunduğu ekonomik kriz, hegemonya mücadelesi sonucu ortaya çıkan savaşlar ve ona eşlik eden iklim krizi nedeniyle tüm dünyada emekçilerin  sisteme yönelik öfkesi artıyor.

2008 krizinden sonra, devrimler, meydan işgalleri, kitlesel grevlerle geçen 10 yılın ardından,  yeni bir küresel isyan dalgasıyla karşı karşıyayız.

Hemen her yerde, ekonomik krizin işsizliğe, sefalete sürüklediği işçiler, iklim krizinin geleceksizleştirdiği gençler,  otoriter yönetimlerin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak istediği kadınlar, adeta kaynayan bir zeminde milyonlarla ayağa kalkıyorlar.  Son iki yıldır dünya, devrimler, çok sayıda ülkede birbiri ardına kitlesel patlamalar, genel grevler, büyük kitle gösterileriyle yerinden oynuyor.   Öfkeli kalabalıkların hedefinde yolsuzluk batağına batmış diktatörler, iklim inkarcıları, şirketler ve otoriter yönetimler, maçolar, ırkçılar  var.  Rosa Lüksemburg’un 100 yıl önce “Kitle Grevleri” broşüründe anlattığı gibi,  kendiliğinden ortaya çıkan, kitle eylemlerine eşlik eden kitle grevleri, ekonomik taleplerden, siyasal taleplere hızla geçiş yaparak, mevcut rejimleri deviriyor. Bazı yerlerde de siyasal taleplerle başlayıp, ekonomik taleplerle süren kitle gösterileri egemenlerin yüreğine korku salmakta.

Milyonların intifadası 

2018 yılının başında İran’da Aralık ayı sonunda başlayıp, Ocak ayına sarkan gösteriler 70 kente yayılıp, yüz binlerce insanı içine çekti. Yoksul ve emekçi kesimlerin başını çektiği eylemler, artan gıda fiyatlarını protesto etmek için başlayan eylemler, hızla rejim karşıtı sloganlara bıraktı. Nisan ayında Ermenistan’da Sarkisyan’ın otoriter heveslerine karşı başlayan eylemler muhalefet lideri Paşinyan’ın gözaltına alınmasıyla isyana dönüştü. Yüzlerce asker sokağa çıkarak gösterilere katıldı.  İsyanların  hükümete yönelmesi üzerine Sarkisyan istifa etmek zorunda kaldı. 

Kitle  grevleri tarih sahnesinde

Meksika’da Ocak ayında 70 bin otomotiv işçisi, 50 fabrikada iş bırakarak greve çıktı. İşçiler kararlı mücadeleleri sayesinde patronlara geri adım attırmayı başardı.  Hindistan’da Modi’nin emekçilere yönelik hız kesmeyen neo-liberal saldırılarına  işçi sınıfı kitlesel grevlerle cevap veriyor. 2016’da 180 milyon emekçi genel greve çıktı. Hindistan, 2019 Ocağı’nda  200 milyon emekçinin genel greviyle sarsıldı.

Macaristan’da da yıllık fazla mesai saatini 400 saate çıkaran ve fazla mesai ücretlerinin ödenme süresini üç yıla kadar uzatan “Kölelik Yasası”na karşı sokağa çıkan on binlerce işçi Orban’ın da istifa etmesini istedi. 

Akaryakıt zamları ve isyanlar

Bulgaristan’da hükümet tarafından akaryakıta yapılan peş peşe zamlar, eski otomobillere koyulan yüksek vergiler ve arttırılan sigorta bedellerine karşı halk sokağa döküldü. Hareket bir süre sonra geri çekildi ama  Fransa’daki “Sarı Yelekliler “ hareketini tetikledi. 2017 yılında Faşist Le Pen’e karşı “ehveni şer” denilerek seçilen Macron işçi sınıfına yönelik kapsamlı saldırılar için harekete geçti. Emeklilik haklarının asgari ücrete yönelik yeni düzenlemelerin üzerine akaryakıt zamları bardağı taşıran son damla oldu.  Ülke geneline yayılan eylemlere katılanların sayısı 100 binlere ulaştı. İşçi sınıfının son yıllardaki en kapsamlı kalkışmalarından biri karşısında Macron, akaryakıt zammı, asgari ücret ve emekli maaşları konusunda geri adım adım atmak zorunda kaldı. Ancak hareketi geriletmeyi başaramadı. 

Ya kapitalizm ya gezegen

Kapitalizmin iki dünya savaşı sonrasında yol açtığı en büyük yıkımının karşısında milyonlarca genç aktivist gezegeni kurtarmak için harekete geçti. 16 Yaşında Greta Tunberg’in başlattığı okul grevi,  bugün devasa katılımlı ikilim grevlerine dönüştü.  15 Mart’ta yapılan ilk greve 125 ülke ve 2000’den fazla merkezde yaklaşık 1,6 milyon kişi katıldı.  20-27 Eylül tarihlerinde gerçekleşen eylemlere 139 ülkede yaklaşık 7 milyon kişi katıldı. “Yokoluş İsyanı”  adı altında başlayan hareket en az 60 ülkede gösteriler düzenledi. En son Londra’da yapılan, finans merkezlerini hedef alan eylemlerde havaalanı işgal edildi. Yürüyüşe 30 bin iklim aktivisti katıldı. 

Cezayir, Sudan, Irak: ‘Halk rejimi devirmek istiyor’

Sudan ve Cezayir’de diktatörlere karşı başlayan devrimler, Arap coğrafyasında devrim ateşinin hala yanmaya devam ettiğini gösterdi. Yolsuzluk batağında boğulan rejimler tarafından sefalet koşullarında yaşam dayatılan halk Mısır ve Irak’tan sonra Lübnan’da da ayaklandı. Cezayir’de diktatör Abdüllaziz Buteflika’nın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı başlayan isyan karşısında Buteflika azledildi. Cuma günleri yapılan eylemlere “hepsi gitsin” diyerek on binlerce işçi katıldı. Bağımsız kamu işçileri sendikası ve bağımsız genel işçi konfederasyonun çağrısıyla yapılan genel grevler sonucunda rejim güçleri dışında bağımsız bir seçim komisyonuyla demokratik seçimlerle geçiş talebi kabul edildi.

Tüm elitler topun ağzında

Sudan’da akaryakıta ve ekmeğe yapılan zamlara isyan diktatör Ömer El Beşir’in sonunu getirdi.  Nisan ayında ordu darbe yaparak kitlelere “evlerinize dönün” çağrısı yaptı. Kitleler Başkent Hartum’daki ordu karargâhı önünden çekilmedi. Mayıs ayında askeri yönetimin son bulması talebiyle yapılan genel greve ulaşım, petrol, maden, telekomünikasyon, banka, liman ve havayolları işçileri ile doktorlar katılarak hayatı durdurdu.  Haziran ayında  ordu tarafından harekete geçirilen “Hızlı Destek Kuvvetleri” adlı ölüm timlerinin 120 kişinin ölümüne yol açan katliamları karşısında genel grev ilan edildi. Sonunda ordu demokratik sivil bir hükümet kurmak üzere iki yıllık geçici bir hükümetin kurulmasına razı olmak zorunda kaldı.   

2013 yılında ordunun darbeyle yönetimi gasp ettiği Mısır’da da korku yer değiştirdi. Birkaç hafta önce İspanya’da yaşayan bir iş insanının Sisi’nin  yolsuzluklarını ifşa edip, halkı sokaklara çağırması üzerine binlerce insan “Sisi defol”, “Halk rejimin değişmesini istiyor” diyerek sokaklara döküldü. 

Irak’ta ve Lübnan’da her türlü mezhep ve siyasal kutuplaşmayı aşan aşağıdan kitlesel eylemlerin hedefinde yönetici elitler var. Ekim ayının başında Iraklı emekçiler 2015 ve 2018’den sonra, işsizliğe, yolsuzluğa ve son derece yaşamsal olan kamu hizmetlerine ulaşılmamasına karşı sokaklara döküldüler. Şii kentlerinde başlayan gösteriler Bağdat dahil pek çok kente kısa sürede yayıldı. 

Lübnan’da bir milyarder olan Başbakan Saad El Hariri’nin liderliğinde bulunun mevcut yönetimin “kemer sıkma” politikaları isyana yol açtı. Akaryakıt ve ekmek zamlarını takiben döviz krizi üzerine, sedir ormanlarının yanması karşısında hükümetin bir şey yapmaması öfkeye yol açtı. Ancak whatsapp mesajlaşmalarına konulan vergi bardağı taşıran son damla oldu. Ülkenin dört bir yanına sıçrayan ayaklanmalar karşısında Harriri, “ Whatsapp”  vergisini geri çekmek zorunda kaldı. Hükümetin geri adımına rağmen gösteriler devam etti ve en sonunda Hariri istifa etmek zorunda kaldı. Saad Hariri'nin istifası sokaklardan ayrılmayan Lübnan halkının taleplerden biriydi. Göstericiler sadece Hariri'nin koalisyonda yer alan tüm lider ve rejimin bell başlı yöneticilerinin gitmesini istiyor.

Ekvator’da halk isyanı

İsyan dalgasına Güney Amerika ülkelerinden Ekvator  da eklendi. 2016 yılında sol ittifakın adayı olarak iktidara  gelen Lenin Moreno  IMF’yle  borç anlaşması imzaladı.   1 Ekim’de ilan ettiği ekonomik saldırı paketine işçilerin ve taşıma sektöründeki emekçilerin grevle yanıt vermesinin ardından eylemler tüm ülkeye yayıldı. 3 Ekim’de 60 günlük olağanüstü hal ilan edildi.  Polisin eylemlere saldırısı öfkenin artmasına yol açtı.  And dağlarındaki yerlilerle birlikte on binlerin başkente yürüyüşü, hükümetin başkente taşınmasına yol açtı. 

Şili’de dev mücadele!

Şili'de bir haftayı aşkın süredir devam eden protestoların bir milyondan fazla kişiyi sokağa dökmesi sonucu, devlet geri adım atmaya başladı. Dünyanın dört bir yanındaki gösterilerle birlikte, Şili'de de ulaşım zammına karşı başlayan eylemler, kitlesel hükümet karşıtı protestolara dönüşmüştü.

Başkent Santiago'da ordunun tanklarını sokağa süren, olağanüstü hâl ilan eden ve sokağa çıkma yasağı uygulayan yönetim, bir milyonu aşkın kişinin eylem yapması sonucunda geri adım atmaya başladı. Devlet Başkanı Sebastian Pinera, bütün bakanları görevden alacağını ve kabine değişikliğine gideceğini açıkladı.

La Moneda başkanlık sarayında gazetecilere konuşan Pinera, "Halkın isteklerine yanıt vermek için kabine değişikliğine gideceğime dair bakanlarımı bilgilendirdim" açıklamasında bulundu. Şili ordusundan yapılan yazılı açıklamada da ülkenin başkenti Santiago’yu da kapsayan bölgedeki sokağa çıkma yasağının sona erdiği bildirildi.  

Ezilen halkların mücadelesi

Hong Kong’da kitleler üç aydır, Çin yönetimine karşı sokakları teslim almış durumda . Hong Kong’a kaçan muhaliflerin Çin’e iadesini düzenleyen yasanın çekilmesi için başlayan gösteriler karşısında yönetim yasa tasarısını geri çekmek zorunda kaldı. Ancak sokağa çıkan kalabalıklar,  yönetimin başı olan Carrie Lam’in istifası,  Hong Kong yönetiminin serbest ve genel seçimlerle halk tarafından belirlenmesi, gözaltına alınanların ve tutukluların serbest bırakılması, gösterilerde şiddet kullanan polislerin ve paramiliter güçlerin tespit edilip cezalandırılması için eylemlere devam ediyorlar. Katalonya’da halk demokrasi ve özgürlük için sokaklara döküldü.  İspanyol devleti, Ekim ayının başında  9 Katalan siyasetçi ve aktiviste  9 ila 13 yıl arasında değişen hapis cezaları verince  ülkenin dört bir yanında kitlesel eylemlere gerçekleşti.  Barselona’da yapılan genel grev ve eylemlere yaklaşık  750 bin kişi katıldı. 

Çağla Oflas

(Sosyalist İşçi) 



Bültene kayıt ol