Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, 20 Ağustos'ta kurtarma paketi programının resmi olarak sona erişini "kurtuluş günü" olarak niteledi. Oysa Yunanistan işçi sınıfı, 2060'a kadar ödenecek borçlarla yoksullaşmaya devam edecek.
Çipras, kemer sıkma ve ekonomik gerilemeyi arkada bıraktıklarını iddia etti. Oysa bu doğru değil.
AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankası'ndan oluşan Troyka, 233 milyar euroluk kalan borcun 2060'a kadar ödeneceğini garanti altına almak için üç ayda bir ülkeye gözlemci göndererek, Yunan hükümetinin ekonomik gidişatını denetlettirecek.
Yani Syriza hükümeti 2060'a kadar her yıl "bütçe artığı" vermeyi, toplanan vergilerden daha az miktarda harcama yapmayı kabul etti. Bu, kesintilerin devam etmesi anlamına gelecek.
Devlet hastanelerine ayrılan bütçe, 2009 yılından beri %50'nin üzerinde azaltıldı. Sağlık emekçileri, öğretmenler ve belediye çalışanları, kadrolarda gidilen daralmaya karşı mücadele ediyor.
Emekli maaşlarındaki kesintiler, ülkedeki emeklilerin yarısını yoksulluk sınırının altında yaşamya mahkûm etti. Yeni yılın başında getirilecek kesintilerle, bazı emeklilerin aylık 314 euro daha fakirleşmesi bekleniyor.
Yunanistan'da işsizlik oranı %20. 25 yaşın altındakilerde bu oran %42'ye çıkıyor.
Yani halk için krizin sonu gelmiyor. Tüm bunların sonucunda, kesintilere karşı mücadele eden işçi hareketinin temsilcisi olarak iktidara seçilen, ancak kesintileri uygulamaya devam eden Syriza, anketlerde merkez sağcı Yeni Demokrasi'nin 10 puan gerisinde çıkıyor.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.