Avustralyalı sosyalistlerden açıklama: “Abbott’ı suçlayın, Müslümanları değil”

26.12.2014 - 21:31

Sidney’in şehir merkezindeki bir kafedeki kişilerin rehin alınması olayı, silahlı eylemcinin ve iki rehinenin ölümüyle sonuçlandı. DSİP’in Avustralya’daki kardeş örgütü Solidarity (Dayanışma), baskın sonrası Müslümanların suçlanmasına karşı çıkarak hükümeti hedef almak gerektiğini hatırlattı.

Kafede rehin alma olayıyla ilgili kuşatmanın sona ermesinin ardından ulaşılan bilgilere göre, İran asıllı kişi, İran rejimi tarafından Avustralya’ya gönderilmiş; İran istihbaratından ayrıldıktan sonra, İran’la ilgili potansiyel bilgi kaynağı olarak görülmüştü. Daha önce işlediği suçlar arasında karısının ölümüne ortak olmak, cinsel taciz, ve Irak ve Afganistan’da ölen askerlerin ailelerine hakaret mektupları göndermek olan bu kişinin akli dengesinin bozuk olduğu, bu trajik olayın da akıl sağlığı sorunu olan bir kişinin eylemi olduğu açık.

Uluslararası Sosyalist Akım’ın Avustralya’daki örgütü Solidarity (Dayanışma), Sidney’deki kafe baskınıyla ilgili internet sitesinden bir açıklama yaptı. Açıklamada şu bilgiler yer aldı:

“Olayın hemen ardından medyada Müslüman karşıtı bir öfke seli baş gösterdi. Vidyo kaydı, kafasında siyah bir bant olan bir adamı ve siyah bir İslami bayrağı gösteriyordu.

Medya, daha olayın detayları belli olmadan konuya yüklenmeye başladı. Her zaman hakaret ederek kışkırtmayı seçen radyocu Rad Hadley şehir merkezindeki olay çözümlenmekteyken, yayına geçip şehrin bir başka yeri Lakemba’da polisin anti-terör baskınları yaptığını belirterek korku yaymaya başladı. Federal Polis, iddiaların hiçbir ayrıntısının doğru olmadığını belirtti.
Daily Telegraph gazetesi öğlen 2:00’de özel sayı basarak, İslam Devleti’ne yönelik “Ölüm tarikatının şehir merkezine saldırısı” kapağıyla çıktı.

Sağ görüşlü yorumcu Piers Ackerman, Sidney’in “korkunç İslamofaşizm girdabına fırlatıldığını” ve Kanal 7’nin görüntülediği bayraktaki yazıların “İslamcıların kullandığı bir dua” olduğunu söyleyerek, İslam dininin bütününün suçlanması gerektiğini belirtmiş oldu. Ardından da, “kesinleşmemiş bilgi” olarak başka yerlerde bomba olabileceği iddiasını yayarak bir histeri başlattı.

Bu dramatize edilmiş anti-terör baskınları Eylül ayında başladığından beri, Müslümanlara karşı şiddetli bir nefret saldırısı sürmekte. Medyanın yaydığı bu korku, çok daha fazla şiddetli saldırının gerçekleşmesine sebep olacak.

Başbakan Abbott, bir süredir, politik odağı ulusal güvenlik sorununa çekebilmek için, terörizm korkusu yaymaya ağırlık veriyor. Eski başbakan John Howard’ın 9/11’den sonra yaptığının aynısı yaparak, terörizmi kullanıp hükümetin duruşunu ve otoritesini sağlamlaştırmayı umuyor. Bu çaba, Abbott’ın amaçlarına yönelik yaygın kuşku sebebiyle, bu senenin başlarında başarısızlıkla sonuçlandı.

Müslümanlara yönelik nefret saldırıları, sürekli polis tacizi ve incelemesiyle birlikte, Müslüman toplumunun hedef alındığı hissini kuvvetlendiriyor.

Bugünün olayları Tony Abbott’a bir hediye. Güncellenmiş sene-ortası bütçesinin paylaşıldığı gün, hükümetin bütçesi büyük oranda incelenmeyecek.

Bunun, Abbott’ın yanına kâr kalmadığından emin olmalıyız. Uyguladığı kesintilere ve savaş çığırtkanlığına karşı kampanya yapmalıyız. Terörizme yönelik felaket tellalığına karşı çıkmalıyız ve Müslüman toplumunu savunmak için birlikte durmalıyız.”

(Türkçe’ye Özge Karakale çevirdi)



Bültene kayıt ol