Antikapitalistlerden salgın ve iklim krizine karşı mücadele çağrısı.
Covid-19 ile küresel düzeyde bir salgın hastalık krizinin içine çok hızlı bir biçimde girdik. Üç ay içinde bildiğimiz gündelik yaşam altüst olmuş durumda.
Salgın hastalığa yakalanan ve ölenlerin sayısı kitlesel boyutlara ulaştı. Salgının nasıl, ne zaman sonlandırılacağına dair henüz kesin bir şey de yok. Ama ne kadar belirsiz olursa olsun bir zaman içinde bu salgının önüne geçilecek, kontrol altına alınacak. Şimdi dünyanın dört bir tarafında hükümetler geç de olsa, sınırlı da olsa salgın hastalığın önünü alabilmek için ardı ardına tedbir paketleri açıklıyorlar. Özel hastanelerin kamusallaştırılması, elektrik, su, kira gibi ödemelerin alınmaması-ertelenmesi, vatandaşlara nakti ve yiyecek yardımları yapılması gibi bir dizi adımlar atılıyor. En neoliberal politikaların uygulayıcısı olan ülkeler de bile bu adımlar atılıyor. Türkiye’de ise hükümet bunların hiçbiri yapmıyor, işten çıkarılsa da ücret almasa da, aç da kalsa insanlara söylenen tek şey “evde kalın”.
Krize kriz gibi davranın
Covid-19 yeni bir virüs, geçtiğimiz üç ayda yaşadıklarımız tek bir salgın hastalığın bile ne kadar olumsuz sonuçlar doğurabileceğini net bir biçimde gösterdi. İklim krizi ise yeni değil. 30 yıldan fazla süredir nasıl bir felaketin içine sürüklendiğimizi biliyoruz, yaşıyoruz. Covid-19 ile yaşadıklarımız iklim krizinin derinleşmesiyle yaşayacağımız felaketlerin yanında küçük kalacak. Buna rağmen iklim krizini durdurmak için çok kıymetli yıllar; özellikle fosil yakıt şirketlerinin yatırımlarını korumak, kâr ve büyüme temelli kapitalist ekonominin işleyişinin devamı için hükümetler tarafından boşa harcandı, iklim krizinin sonuçları yok sayıldı, krizin boyutu küçümsendi. Covid-19 salgınını önlemek için her gün mücadele etmek ne kadar yaşamsal ise iklim krizini durdurmak da o kadar yaşamsal önemde. Ama hala hükümetler iklim krizine kriz gibi davranmaktan çok uzaklar ve işin daha kötüsü koronavirüsünün yarattığı ekonomik durgunluk bahane edilerek, fosil yakıt şirketleri için fırsata çevirmenin yollarını arar durumdalar.
Yaşam mı kapitalizm mi?
BM temsilcilerinin iklim krizi konusunda bu sefer somut adım atacaklarını söyledikleri ve bu yılın sonunda İskoçya’da yapılacak COP26 zirvesi koronavirüsü salgını bahane edilerek iptal edildi. ABD Çevre Koruma Ajansı yine koronavirüsü nedeniyle fosil yakıt şirketleri dahil şirketlerin çevresel tedbirlere uyduklarını gösteren rutin kontrol ve raporlama faaliyetlerini belirsiz bir süre askıya aldı. Hükümet Kanal İstanbul proje alanı dahilinde iki tarihi köprünün taşınma ihalesini yaptı ve köprülerin taşınması için devletin kasasından 500 bin TL ayırdı. Bu iki yüzlülük karşısında milyonlarca insan krizlerin bizzat yaratıcısı olan kapitalist sistem içinde çözülemeyeceğine ikna oluyor. Özellikle geleceklerini isteyen gençler iklim adaleti hareketinin en önünde büyük bir kararlılıkla, inatla yer alıyorlar.
(Sosyalist İşçi)
Türki̇ye’ni̇n i̇lk di̇ji̇tal grevi̇
Grevci öğrenciler: Fiziksel izolasyon, sosyal mücadele!