Direnişin 30. gününde İstanbul'da bir basın toplantısı düzenleyen Nor Zartonk, Kamp Armen'in iade edildiğine dair haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
Saat 11:00'de Ermeni Kültür ve Dayanışma Derneği'nde yapılan açıklama şöyleydi:
"Basına ve kamuoyuna,
Bugün Kamp Armen direnişinin, kampımızda yıkıma ve gaspa karşı başlattığımız mücadelenin birinci ayı. Devletin gaspına ve yalanlarına karşı Hrant’ın Atlantis’inde, çocuk yuvamızda tam 30 gündür direniyoruz.
Dozerlerin bir yanını kopardığı, Hrant'ın, Rakel’in ve burada yetişmiş 1500 çocuğun emaneti Kamp Armen'i var gücümüzle koruyoruz. Ermeni toplumunun bu topraklar üzerinde bir travma daha yaşamaması, anılarının bir kez daha silinmemesi ve bir kez daha soykırıma uğramaması adına direniyoruz.
30 gündür sadece kampın iadesini beklemedik, aynı zamanda kamp binasında ve bahçesinde çocukların kampı yaptıkları irade ve ruhla yeni bir kolektif yaşam inşa etmeye çalıştık. Kamp Armen bu süre boyunca dayanışmanın en güzel örnekleriyle doldu taştı.
Çocuk sesleri bahçemizden hiç eksik olmadı. Bir çocuk kampı olan Kamp Armen yeniden çocuklarla buluştukça hayat buldu. Kampa gelen çocuklarla resim, ebru, kozalak ve taş boyama, duvar boyama gibi atölyeler gerçekleştirdik. Onların varlığı hepimize umut verdi.
Kamp Armen direnişi, halkların ve inançların buluştuğu ve ön koşulsuz dayanıştığı bir alan yarattı. Bizler de bu ruh ve gerçekliği destekleyecek, halkları ve inançları bir araya getirecek çalışmalar organize etmeye çabaladık. Bu kapsamda Süryani, Hemşinli ve Yahudi dostlarımız ile onların kimliklerini ve sorunlarını konu alan paneller örgütledik.
Soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnen Ermeni kültürü ve kimliği, kuşkusuz bu direniş eylemliliklerinin en önemli bölümünü oluşturdu. Geçtiğimiz süre zarfında Ermeni kültürünün ve halkının tanıtımı açısından önemli etkinlikler gerçekleştirildi. Ermenice Atölyeleri, Ermeni Edebiyatı Atölyesi, Ermeni Alfabesi'nin bulunuşu, Ermeni Yemekleri Atölyesi, Vomank Grubu Konseri, Sayat Nova korosu dinletisi, Türkiye-Ermenistan Sınırı Sınır Köyleri Antropolojisi Paneli, Habap Çeşmeleri Paneli gibi pek çok etkinlik gerçekleştirdik.
Yine bu süreçte Tuzla yerelinin sorunlarına temas etmeye, kamp yerine uygulanmak istenen projenin Kentsel Dönüşüm, hayvan ve doğa tahribatı ile ilgili olan ilişkilerini de gündeme getirmeye çabaladık. Bu kapsamda Tuzla Sahilime Dokunma Platformu, İstanbul Kent Savunması, Kuzey Ormanları Savunması, Dört Ayaklı Şehir, Yeryüzüne Özgürlük Derneği ve Karadeniz İsyandadır platformlarıyla dayanışma gösterdik.
Bu yağma ve talanı, sınıf mücadelesi ekseninden koparmadan yürüttük. TMMOB, Eğitim-Sen, Kazova İşçileri, Limter-İş ve Deriteks Sendikası ile dayanışma içerisinde olduk. Tuzla tersanelerinde çalışan işçi arkadaşlarımızın ilk günden bu yana sürdürdükleri özverili destekler, yeni bir dünyaya dair umudumuzu her gün biraz daha filizlendirdi.
Artık kazanılacak olan sadece Kamp Armen değildir!
Mücadelemiz ilk günkü kararlılık ile devam ederken ve konu ile ilgili somut hiçbir gelişme yokken, özellikle son dönemde kamuoyunda "Kamp Armen iade edildi" haberleri, yalanları dolaşıyor. Ne kamp iade edildi, ne de ortada kazanılmış bir zafer var. Kampın iadesini, siyasi rant devşirmeye çalışan AKP milletvekili adayı Markar Esayan’ın defaatle yaptığı ‘Kamp iade edildi!’ açıklamaların tümünü yalanlıyoruz. Bu açıklamalara yer veren tüm yayın organlarını kınıyor ve kendilerini bu haberleri tekzip etmeye davet ediyoruz. Ismarlama haberler ve dergilere verilen reklam içerikli açıklamalarla bu süreci baltalamak, Hrant’ın yuvasını yıkmaya kalkanlarla aynı saflarda yer alıp da Hrant'ın adını ağzına almak kimsenin haddine değildir.
30 günlük direniş bizlere, dostlarımızı bir kez daha gösterme fırsatı vermiştir. Bu direnişe ilk günden beri desteklerini esirgemeyen tüm siyasi yapılar, sivil toplum kuruluşları ve her zaman yanımızda olan halkımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Hali hazırda kazanılan bir zafer olmamakla birlikte 30 günlük bu mücadelemizi sürdürmemizi sağlayanlar ne para karşılığı AKP'nin reklamını yapanlar ne de Markar Esayan gibi oy uğruna ucuz oyunlara yeltenenlerdir. Bundan sonra, biz bitti diyene kadar yanımızda olacaklar da yine bugüne kadar birlikte yürüdüğümüz, isimlerini saymakla bitiremeyeceğimiz dostlarımızdır.
Kamp Armen'in mülkiyeti sorunu; "azınlık" vakıfları taşınmazları meselesine, örnek teşkil etmemesine özen gösterilerek çözülmeye çalışılmaktadır. 36 Beyannamesi ile gasp edilmiş diğer "azınlık" mülkleri, emsal davalar oluşturulmadan çözülmekte ve hukuksuzluk korunmaktadır. Gasp sürecinin son halkası da Bomonti Mıhitaryan okuludur.
Kamp Armen'in iadesi sürecinde söylendiği gibi henüz ne bir bağış ne de devletin Ermeni halkının haklılığını resmi olarak tanıması söz konusudur. Üstelik zaten başından beri bize ait olan kampımız, belirli şartlar öne sürülerek "bağış" adı altında yine bizlere sunulmak istenmektedir.
Talebimiz ilk günden beri geçerliliğini korumaktadır : Kamp Armen, KOŞULSUZ, ŞARTSIZ VE İVEDİLİKLE asıl sahibi olan Ermeni halkına iade edilmelidir! Taleplerimiz tümüyle karşılanana kadar, her türlü koşulda Kamp Armen'deki direnişimiz devam edecektir. Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur."