Çözüm süreci buzdolabında. Bu, hükümet kanadı tarafından aylar öncesinden açıklandı. AKP liderliği ve Erdoğan’ın seçim sürecinde özenle üzerinde durdukları bir konu oldu çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılmış olması.
Çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılmasıyla birlikte yaşananlar, sürecin ne kadar önemli olduğunu herkese gösterdi. Hatta “AKP’yle barış mı olur?” diyerek sürece mesafeli yaklaşanlar bile, Kürt sorununda yeniden silahların konuştuğu evrenin bedelinin çok pahalıya patladığını görerek, müzakerelere yeniden dönülmesi çağrısı yapmaya başladılar.
Peki, müzakerelere yeniden dönülebilecek mi?
Bu sorunun yanıtı, ne yazık ki sadece Türkiye içi politik dengelere bakılarak verilemez. Verilemez zira Kürt sorununda yeniden savaş politikalarına dönülmesinin nedeni, çözüm sürecinin aldığı biçim ya da sürecin Kürt hareketine yaramış olup olmaması değil.
Çözüm sürecinin sonlanması, bir devlet politikasıydı, tıpkı sürecin başlamasının bir devlet politikası olması gibi. Devlet ve devletin sözcülüğünü yapan Erdoğan, Suriye’deki gelişmelerin, Kürt hareketinin Suriye’de elde ettiği mevzilerin hem bölgede hem de çözüm sürecinin müzakerelerinde elini zayıflattığını, Kürt hareketinin haddinden fazla güçlendiğini düşünerek, süreci buzdolabına kaldırdı. Kürtlerle Kandil’de savaşmasının, Kandil’in bombalanmasının nedeni, Suriye’de PYD’nin etki alanının, uluslararası prestijinin genişlemesi ve artmasıydı. ABD’nin onayı olsa, PYD’yi bir kaşık suda boğmak isteyen Erdoğan, bu izni alamadığı için Kandil’i bombalamaya başladı. Dağdaki üyelerini bombalamaya karar verdiği bir örgütün cezaevindeki lideriyle müzakereleri sürdürmek ise Türk devletinde beklenemeyecek bir saflık olurdu.
Bu nedenle, müzakerelerin başlaması ya da en azından yeniden diyaloğa dayalı bir ilişkinin kurulması, bütünüyle Suriye’deki gelişmelere bağlı. Savaş, devletin bütün birimleriyle Suriye politikasındaki keskin dönüşün ürünü; çözüm süreci devletin bu politikadan vazgeçmesi sağlandığında yeniden devreye girebilir.
Bu ama aynı zamanda, Kürt sorununda yeniden çatışmalı döneme girmemizle beraber, Erdoğan’dan çok Erdoğancı olanların bir iddiasının ne kadar çürük olduğunu da gösteriyor: Bazıları, çözüm sürecini bitirenin Kürt hareketi ya da Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olduğunu iddia ediyor. Kısacası, “Süreci Kürt tarafı bitirmiştir” diyorlar. Bu iddia sahiplerinin asla yanıtlayamadıkları ise neden Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatını tanımadığı ve Nisan ayından beri, daha 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden çok önceden beri Öcalan’la görüşmelerin engellendiği sorusu.
Yeniden diyalog süreci kaçınılmaz ama bu artık sadece Türkiye içinde siyasi gelişmelere bağlı değil. Suriye’nin bütünündeki gelişmelere bağlı. Bu nedenle, daha geniş kapsamlı bir barış hareketine ihtiyacımız var.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)