Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

29.05.2024 - 14:30

Joe Biden çoklu krizlerin kapanına sıkıştı

Küresel bir imparatorluk olmanın sorunlarından biri, aynı anda birden fazla bölgede krizlerle karşılaşabilmek. Gerileyen İngiliz emperyalizmi 1930’larda bocalamıştı. Bugün ABD aynı sorunla karşı karşıya ama Joe Biden yönetiminde birçok cephede saldırıya geçmeyi seçti.

İlk cephe, İsrail-Filistin. Paradoksal bir şekilde, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Refah’a yönelik kanlı saldırısının ilk haftaları, savaşı kaybettiklerini doğruladı. Hayatta kalmayı başaran bir gerilla ordusu savaşı kazanmıştır diye bir klişe vardır. Hamas, kuzey Gazze’de İsrail Silahlı Kuvvetleri’ne saldırarak hayatta kaldığını gösterdi ve İSK’yi kaynaklarını güneydeki Refah’tan ayırmaya zorladı. Bu arada İsrail, tıpkı apartheid rejiminin zirvesinde Kuzey Afrika’nın adlandırıldığı gibi, “dünyanın kokarcası” haline geldi.

Yakın zamana dek İsrail’i sonuna kadar destekleyen Biden yönetimi, Refah saldırısını durdurması için Binyamin Netanyahu’ya giderek artan bir baskı uyguluyor. Netanyahu direniyor ama İSK üst komutasının ve savaş kabinesindeki eski generallerin açık muhalefetiyle karşı karşıya. Ancak Netanyahu’nun yerine daha itaatkar bir başbakan gelse bile Washington, umduğu gibi Suudi Arabistan’ın ve diğer yozlaşmış ve acımasız Arap yöneticilerin yardımıyla Gazze’yi yeniden istikrara kavuşturma konusunda zorlu bir görevle karşı karşıya kalacak.

İkinci cephe ise -kelimenin gerçek anlamıyla- Ukrayna. Rusya, personel, mühimmat ve hava gücü üstünlüğünü kullanarak Ukrayna kuvvetlerini en son Harkiv’in üstündeki kuzey sınırı yakınına kadar geri püskürttü. Rus kuvvetleri, Ukrayna’nın geçen yılki başarısız saldırısı sırasında kaybettiklerinden daha fazla bölgeyi ele geçirdi bile.  

ABD, yakın zamana kadar Kongre’deki Trump yanlısı Cumhuriyetçiler tarafından engellenen silahları şimdi Ukrayna’ya gönderiyor. Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de geçen hafta Kiev’e sürpriz bir ziyarette bulundu. Saçma bir şekilde bir barda Neil Young’ın “Rockin in the Free World” şarkısını söyledi. Bu türden Soğuk Savaş pozları kesmek, Rusya’nın bu kanlı savaşta artık Ukrayna’ya karşı avantajlı durumda olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Bu, Avrupalı yöneticileri paniğe sürüklüyor. Rishi Sunak, çeşitli Muhafazakar bakanlar ve emekli generaller, savaş öncesi durumda olduğumuz fikrini dile getirmeye devam ediyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron defalarca Ukrayna’ya asker gönderebileceğini söyledi. Ancak NATO ittifakındaki iki baskın devlet olan ABD ve Almanya’nın bu türden bir çılgınlığı engelleyeceği neredeyse kesin. Bu savaş muhtemelen bir tür müzakereyle sonuçlanacak. Her iki taraf da mümkün olan en iyi anlaşmayı elde etmek için Ukraynalıların ve Rusların hayatlarını heba ediyor.

Üçüncü cephe Çin. Neyse ki burada henüz bir savaş yok. Bununla birlikte Çin, büyüklüğü ve dünya ekonomisindeki merkezi konumu nedeniyle ABD hegemonyasına yönelik en büyük tehdit. Vladimir Putin’in geçen hafta Pekin’e yaptığı resmi ziyaret, Çin’in Washington’un gücünü sınırlama yeteneğini gösteriyordu. Batı’nın Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları, Çin’in Rusya’dan enerji satın alması ve Ukrayna’daki savaşı sürdürmek için gereken yüksek teknolojili bileşenleri Rusya’ya sağlaması nedeniyle büyük ölçüde zayıfladı. Putin ve Çinli mevkidaşı Xi Jinping, ABD’nin “hegemonyacılığını” kınayan uzun bir ortak bildiri yayınladılar.

Biden’ın misillemesi ekonomi alanında oldu. Geçen hafta salı günü, Çin’den yüksek teknoloji ithalatına uygulanan gümrük vergilerinde büyük artışlar gerçekleştirildiğini duyurdu: Elektrikli araçlara yüzde 100, yarı iletkenler ve güneş pillerine yüzde 50, lityum iyon elektrikli araç bataryalarına yüzde 25 gümrük vergisi uygulanacak. Biden yönetimi, Çin hükümetini bu teknolojilere yatırımı sübvanse ettiği için “haksız rekabetle” suçluyor. Bu büyük bir ikiyüzlülük zira Biden’ın 2022 tarihli Enflasyonu Düşürme Yasası, tam olarak aynı sektörler için büyük sübvansiyonlar içeriyordu.

Bu hamle seçim siyasetiyle de ilgili. Biden, 2018 yılında Çin ile ticaret savaşını başlatan Trump’a karşı yeniden seçilmek için yarışıyor. Enflasyon reel ücretleri düşürdüğü için zaten savunmada olan Biden, Çin rekabetine karşı mavi yakalı işleri savunduğunu gösterebilmek istiyor.

Fakat gümrük vergileri, hegemonya mücadelesinin de bir parçası. Hem ABD hem de Çin, kapitalizmin fosil yakıtlara bağımlılığını azaltması beklenen sözde “yeşil dönüşümün" hakimi olmak istiyor. Çin bu yarışta oldukça önde, güneş enerjisi endüstrisini domine ediyor ve elektrikli araç üretimini büyük oranda artırıyor. Bu iki rakip, geleceğimizi kimin şekillendireceği konusunda kavga ediyor.

Alex Callinicos

Çeviri: Irmak Yavlal


Bültene kayıt ol