Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

05.03.2024 - 08:06

ABD iç ve dış politika krizlerine doğru ilerliyor

ABD, hegemonik kapitalist güç olarak konumunu korumaya çalışırken gözle görülür bir şekilde sendeliyor. Gazze, Ukrayna, Yemen, İran, Tayvan... Aynı anda uğraşılamayacak kadar çok çatışma mevcut.

ABD siyasi sistemi kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerine hazırlanırken, içeride de bu dış çöküşe benzer bir iç çöküş var. Seçmenler muhtemelen iki yaşlı adam arasında bir seçimle karşı karşıya kalacak: Joe Biden (81) ve Donald Trump (79). Her ikisi de toplumun geniş ve karşıt kesimleri tarafından büyük ölçüde hor görülüyor.

İnsanların ileri yaşlarda bütünüyle ehil olmayacaklarını fikrini reddetmekte büyük bir kişisel çıkarım var. Biden’ın yaşı, bazı gaflar ve düşmanca bir avukatın raporu nedeniyle son zamanlarda mesele haline geldi. Ancak benim tahminim, 2022-3’teki enflasyon artışı nedeniyle yaşam standartları feci şekilde kötüleşmiş olmasaydı, bu konuya çok daha az aldırış edileceği yönünde.

Enflasyon keskin bir şekilde düşmüş ve ABD ekonomisi geçen yıl epeyce büyümüş olsa da seçmenler hala Biden’ı affetmiş değil. Pek çok seçmen, aşırı ucuz merkez bankası parasının ekonomiyi ayakta tuttuğu Trump başkanlığını pembe hayallerle hatırlıyor gibi görünüyor. Financial Times, Michigan Üniversitesi Ross İşletme Okulu ile birlikte yürüttüğü bir ankete göre “Amerikalıların yüzde 42’sinin Trump’ın ABD ekonomisinin en iyi koruyucusu olacağını düşündüğünü, yalnızca yüzde 31’inin Biden’ı seçtiğini” yazdı.

Trump zaten Cumhuriyetçilerin başkan adayı olmayı iyi kötü sağlama aldı. Biden ise görevdeki başkan olarak Demokratların adayı olmaya çalışıyor. Trump’ın dönüşü, ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçileri yasama sürecini fiilen felç edecek şekilde kışkırttı bile. Yeni yasalar üzerinde genellikle Kongre’nin iki meclisindeki ve Beyaz Saray’daki Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yaşanan, çoğunlukla dolambaçlı pazarlıkların ardından, ödünleşerek anlaşmaya varılır.

Ancak Trump’ın Cumhuriyetçi taban üzerindeki gücü, bu sürecin bozulması anlamına geliyor. Ekim ayında Temsilciler Meclisi’ndeki aşırı sağcı Cumhuriyetçilerden oluşan küçük bir grup, kendisi de Cumhuriyetçi olan Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’yi Demokratlarla geleneksel şekilde anlaşmaya vardığı için görevden almayı başarmıştı.

Biden aylardır Kongre aracılığıyla Ukrayna ve şimdi de İsrail için askeri yardım paketleri almaya çalışıyor. McCarthy’nin yerine gelen Mike Johnson, Ukrayna’ya daha fazla para gitmesine karşı çıkan bir Trump destekçisi. Biden ve Demokratlar, Cumhuriyetçilere göçmenlerin ve mültecilerin güney sınırını geçmelerini engellemek için istedikleri her şeyi vererek bir anlaşmaya varmaya çalıştı. Ancak Trump, göçmen karşıtı ırkçılığın seçimlerde önemli bir konu olmasını istediği için bunu veto etti.

Bu arada, (6 Ocak 2021’de Kongre Binası’na yapılan saldırının ardından ondan kaçınan) büyük iş dünyası, Trump’ın olası ikinci başkanlığını kabullenmeye başlıyor. Financial Times’tan Edward Luce bu değişimin ardındaki mantığı şöyle açıklıyor: “Tüm hatalarına rağmen Trump iş açısından Biden’dan daha iyi olacak. Trump en yüksek vergi diliminin vergi oranını düşürdü ve kârlılıklarını artırdı. Yine aynısını yapacağına söz veriyor. Trump’ın korporatizme karşı esip gürlemesi, tabanını yemlemekten başka bir şey değil. Aynı zamanda fosil yakıt endüstrisini ve ticari gayrimenkul sektörünü de canlandıracak. İş dünyası liderlerinin Trump’ın bu vaatleri yerine getireceği yönündeki varsayımı neredeyse kesinlikle doğru. Trump’ın tüm ithal malların gümrük vergisini yüzde 10 artırma vaadi, Biden’ın bitmek bilmeyen düzenlemelerinin karşısına koyularak değerlendirilmeli. Birçok şirket yöneticisine göre daha az küreselleşme, daha düşük vergiler için ödenmeye değer bir bedel. Görünüşe göre, neredeyse her şey öyle.”

Trump’ın dönüşü kesinlikle kaçınılmaz değil. Ancak bu olasılık artık ABD emperyalizminin genel kriziyle tepkimeye giriyor. Trump geçtiğimiz günlerde bir mitingde, muhtemelen kendisi başkan iken bir NATO liderine şunu söylediğini iddia etti: “Sizi bir Rus saldırısından korumam. Hatta onları canları ne istiyorsa yapmaya teşvik ederim… NATO’ya borcunuzu ödemelisiniz.”

Bu sözler Ukrayna’ya söz verilen mühimmatın tedarik edilememesiyle askeri zayıflığı açığa çıkan Avrupa’da bir panik dalgası yarattı. ABD içindeki siyasi patlama, Washington’un kontrol altına almaya çalıştığı sınır dışı krizleri daha da kızıştırıyor.

Alex Callinicos


Bültene kayıt ol