Daniel Bensaïd ve politikanın bozuk zamanı

12.01.2015 - 14:49

Fransız marksist Daniel Bensaïd’i, ölüm yıl dönümünde Alex Callinicos’un bir yazısıyla anıyoruz...

Daniel Bensaïd, hem aktif bir devrimci hem de bu aktif devrimciliği tamamlayan teorik katkıları olan bir yazar olarak, kuşkusuz 21. yüzyılın en etkileyici devrimcilerinden birisiydi. 1968 hareketinin önde gelen isimlerinden, Troçkist 4. Enternasyonal’in Fransa seksiyonunun önde gelen üyelerinden ve son olarak küresel antikapitalist hareketin güçlü entelektüellerinden biri olarak mücadeleye hiç ara vermemiş bir devrimciydi.

Bensaïd’in devrimin zamansallığı üzerine düşünceleri, ayaklanmalar ve isyanların sürekli patlak verdiği, geri çekildiği, yeniden yükseldiği, dolayısıyla “politikanın bozuk zamanına”  göre davrandığı günümüzde devrimci sosyalistler için önemli dersler içeriyor.

Daniel Bensaïd’i ölüm yıldönümünde Alex Callinicos’un bir yazısıyla anıyoruz...

Daniel Bensaïd’le aynı uluslararası akıma üye olmayan ve onu sadece hayatının son on yılında tanımaya başlamış biri olarak bu seminere katılmaya davet edilmenin büyük onurunun gayet bilincindeyim. Ancak tanışır tanışmaz, beni Daniel’e doğru çeken onun harika kişisel özellikleri –güçlü karakteri, sıcaklığı, kibarlığı ve Anglo-Sakson duyarlılığına cazip gelen kuru mizah anlayışı– değil, nadir görülebilir bir aklın varlığıydı.  Bensaïd’in son 15 yılında yazdıklarını okudukça, benim felsefi lehçemden oldukça farklı bir şekilde ifade edilmiş olsa da, özüne fazlasıyla katıldığım son derece orijinal bir eserler bütününün cazibesine kapılmıştım.¹

Bensaïd’in en büyük meziyetlerinden biri oldukça ortodoksi dışı bir Marksist olmasıydı. Bu onun geniş ve alışılmadık çeşitlilikteki entelektüel referanslarında olduğu kadar hakkında yazdığı konuların çeşitliliğinde yansımasını buluyordu. Mesela Jeanne d'Arc hakkında bir kitap yazan tek Troçkist muhtemelen oydu. Bunun anlamı fikirlerinin belirsiz veya etkisiz olması değildi. Tersine, devrimci Marksizm’e olan güçlü bağlılığı onun içeriğini özgürce ifade edebilmesine olanak sağlıyordu.

Bensaïd, açık fikirli ancak sağlam fikirli bir Marksist idi. Bu, Lenin hakkında çok iyi bir şekilde yazması gerçeğinde ortaya çıkıyordu. Lenin üzerine geç dönemindeki temel metinlerinden birinin benim editörlüğünü üstlendiğim International Socialism’de yayımlanmış olmasından gurur duyuyorum.² Burada, onun Lenin’i anlayışının teorik köklerini incelemek istiyorum.

Bensaïd’in yazılarında Lenin’le ilgili bir zihin meşguliyetinin izi sürülebilir. Alan Naïr ile birlikte 1968’in sıcak günlerinde yazdıkları bilindik bir makalede, parti örgütlenmesi konusundaki ünlü tartışmada Rosa Luxemburg’a karşı Lenin’in tarafını tutmaktadır. Daha sonraları Bensaïd bu metni “olgunlaşmamış bir ‘ultra-Bolşevizm” ile lekelenmiş” olarak görmeye başlamıştı.³ Elbette devrimci partinin devrimin “politik özne”si, işçi sınıfının ise yalnızca “teorik nesnesi” olduğu fikri, Ligue Communiste’nin* 1970’lerin başlarındaki yarı-Guevaracı evresinde tartışmalı şekilde ortaya çıkan ikameci bir sapmaya açıktı.⁴ Ancak bunlara rağmen bu metnin, Luxemburg’un “kendiliğindenciliği”ne karşı sert polemiği 68 Mayıs’ı ile radikalleşmiş, Leninizmin liberteryan eleştirilerinden ağır şekilde etkilenen bir kuşağı ve bu kuşağın başka yerdeki benzerlerini, işçi sınıfı içinde kökleri olan bir devrimci partiler inşa etme görevine doğru yönlendirme yönünde çok daha geniş bir çabaya katkı olarak görülmelidir. Bu sebeple, Uluslararası Sosyalist gelenek içinde Chris Harman’ın aşağı yukarı aynı zamanlarda ve çok benzer sebeplerle yazılmış temel metni  “Party and Class”** (Parti ve Sınıf) ve Bensaïd’in kendi akımından Henri Weber’in biraz daha sonra yazılan, yazarının ileride Sosyalist Parti saflarına doğru sağa evrimine rağmen değerini teslim etmek gereken, Marxisme et Conscience de Classe (Marksizm ve Sınıf Bilinci) ile karşılaştırılmalıdır.⁵

Politikanın önceliği

Ancak Bensaïd’in Lenin üzerine daha geç dönem yazılarında odak noktasında yer alan sorunlar artık parti örgütlenmesi ve sınıf bilinci değildir. Bunun sebebi bu sorunlara ilgisiz olması değildir. Daniel’in pek çok paradoksundan biri hem kişi hem de düşünür olarak ayrıksılığına rağmen bir “parti adamı” olarak kalmasıdır. Ama bana öyle geliyor ki, o Lenin’in düşüncesinde merkezi olanı politikanın önceliği görme konusunda Michael Löwy’yi izliyordu. Löwy, 1970’lerin ortalarında yazdığı bir metinde şöyle diyordu:

Yöntemsel açıdan Lenin'in çağdaşlarına göre en büyük üstünlüğü komutayı politikanın emrine vermekteki yeteneği, yani her sorunun ve her çelişkinin politik yönünü kavramak ve aydınlatmak yolundaki inatçı, kararlı, değişmez ve şaşmaz eğilimiydi. 1902-3'de Parti sorununda Ekonomistlerle yaptığı polemikte, 1905'de demokratik devrim konusunda Menşeviklerle giriştiği tartışmalarda, 1916'da Emperyalizm üzerine yazdığı özgün yazılarda, 1917'de Nisan Tezleri'yle yaptığı yaratıcı dönüşümde, en önemli eseri olan Devlet ve Devrim'in her sayfasında ve tabiî, ulusal sorun konusundaki yazılarında bu eğilim kolaylıkla göze çarpar. Son analizde, doğal olarak, ekonomik düzey belirleyici olsa bile, politik düzeyin gittikçe hâkim olduğu bir emperyalizm çağı olan 20. yüzyılda Lenin'in fikirlerindeki çarpıcı tazeliği ve daha birçok özelliği ve yöntemsel yanıyla açıklayabiliriz.⁶

Bunu Bensaïd’in 30 yıl sonra yazdıklarıyla karşılaştırın: “Lenin, politik alanın özgüllüğünü , kendine ait bir dile tercüme edilmiş, yoğunlaşmaların sürekli yer değiştirmeleriyle ve kendini açık eden dil sürçmeleriyle dolu toplumsal antagonizmaların ve başkalaşmış güçlerin oyun alanı olarak kavrayan ilk kişiydi”.⁷ Burada Löwy ve Bensaïd’in söylediklerini yanlış anlamamak önemli. “Politik alanın özgüllüğü” fikri özellikle Nicos Poulantzas ile ilişkilendirilen politik olanın görece özerkliği teziyle karıştırılmamalıdır.⁸ Marx, Grundrisse’de “bütünün devlette yoğunlaşmasından” söz eder.⁹ Kapital’de devleti “toplumun yoğunlaştırılmış ve örgütlenmiş gücü” olarak tarif eder.¹° Devlet özerk değildir ancak –öncelikle kapitalist toplumun bütün antagonizmalarının yoğunlaştığı yer olmasından dolayı- özeldir. Bu, politikanın bu antagonizmaların herhangi birine, hatta sermaye birikimi ve sınıf mücadelesininkine bile indirgenemeyeceği özgül bir mantığa göre çalıştığı anlamına gelir. Marksist devlet teorisinin anahtarı bu özgüllüğü kendiliğinden kavramaktan ve bu özgüllüğün toplumsal bütünün, meta fetişizminin egemenliği altında, parçalanmasının, farklı ve görünüşte birbirleriyle bağlantısı olmayan parçalara ayrılmasının yollarını yansıttığının farkına varmaktan geçer.¹¹

Bu sebeple politika da, Freud’un bilinçdışının etkilerinin irdelenmesini savunması ile aynı yoldan dikkatle yorumlanmalıdır (Freud yoğunlaşma ve yer değiştirmeyi rüyaların görünüşte anlamsız olan uğultusunda işleyen iki temel mekanizma olarak tanımlamaktadır). Bensaïd benzerliği belirgin bir şekilde çizer:

Devrimci teorinin psikanaliz ile ortak bir yanı vardır. Politik temsil, toplumsal doğanın basit bir belirtisi değildir. Politik sınıf mücadelesi bir özün aynadaki yüzeysel bir yansıması değildir. Dil gibi yapılanarak, toplumsal çelişkilerin yoğunlaşmaları ve yer değiştirmeleri ile işler. Kendi rüyaları, kendi kâbusları ve kendi hataları vardır. Politiğin kendi özgül alanında, sınıf ilişkileri her ne kadar onun tarafından belirleniyor olsa da çift kutuplu antagonizmaya (sömüren ve sömürülen) indirgenemeyecek bir karmaşıklık derecesi içermelidir.¹²

Tarihsel zamanların uyumsuzluğu

Politikanın bu şekilde anlaşılması, Bensaïd’in düşüncesindeki en soyut boyutların bazılarıyla ilintiliydi. Stathis Kouvelakis –özellikle Bensaïd’in Marx for Our Times (Çağımızın Marx’ı) kitabında- belirli bir tarihsel zaman kavrayışının önemine dikkat çekti.¹³ Bu, başka bir kitabının başlığında özetlenmiştir: Zamanların uyumsuzluğu.¹⁴

Bu fikir üç önerme içermektedir. Öncelikle, zaman çoğuldur. Bu sebeple Bensaïd, Marx’ın Kapital’de kapitalist ekonomik süreçte işlemekte olan farklı zamansallıkları bir araya getirdiğini savunur. Hakikaten, Bensaïd, Kapital’in üç cildini Hegel’in Doğa Felsefesi’nin üç uğrağının yansıması olarak görür, böylece üretim “Mekanizma”ya, yeniden üretim “Kimyasal faaliyete” ve sistem bir bütün olarak “Yaşam”a tekabül eder: “Üretimin mekanik zamanı, dolaşımın kimyasal zamanı ve yeniden üretimin organik zamanı, politikanın zamanı olan tarihsel zamanın gizemli kalıplarını belirleyerek çember içinde çemberler gibi birbirlerinin içinde sarılmış ve iç içe geçmiştir”.¹⁵ Kapital’in bu yorumu hakkında ne düşünürsek düşünelim (benim görüşüme göre oldukça belirsiz) italikle gösterilen ifade Bensaïd’in zaman ve politika arasında gördüğü bağlantıya işaret etmektedir, buna daha sonra kısaca yeniden değineceğim.

Tüm durumlarda, başkaları da Kapital’in farklı zamanları bir araya getirdiğini kabul ediyorlardı. İşte çok daha Ortodoks bir Marksist, Bensaïd’in Dördüncü Enternasyonal’den yoldaşı Ernest Mandel:

Burada zaman üretimin, değerin ve artık-değerin (emek zamanı) ölçüsü olarak; üretimi, dolaşımı ve metaların yeniden üretimini birleştiren bir bağ olarak, sermayenin dolaşım yasalarının (ticaret çevrimleri, sınıf mücadelesi çevrimleri, uzun dönemli tarihsel çevrimler) aracı olarak ve insanın özünün ta kendisi (serbest zaman, yaşam zamanı, yaratıcı zaman, sosyal etkileşim zamanı) olarak ortaya çıkar.¹⁶

İkincisi, farklı zamansallıklar uyumlu bir şekilde sıralanmazlar. Hamlet’in hem Marx’ı hem de Derrida’yı hayran bırakmış bir sahnede söylediği gibi “Zembereğinden boşalmış bir zaman bu”. Bensaïd aynı düşünceyi neredeyse Shakespeare kadar dolaylı bir şekilde ifade eder: “Gerilmiş ve yırtılarak ayrılmış zaman; yoğunlaşmış, kesik kesik, kırık zaman, zamanın en kötüsü, zamanın en iyisi”.¹⁷ Üçüncüsü farklı zamansallıklar bütün bunlara rağmen çelişkili bir birlik oluştururlar, gerçi “birlik” doğru kelime olmayabilir, belki çarpışırlar demek daha iyi olur.

Tarihsel zamanın bu kavrayışı, bazı iyice yerleşmiş spesifik Marksist temaları kapsayan ve bütünleştiren bir çerçeve çizmek olarak görülebilir. Bu örnek olarak, İngilizce konuşan Marksistler arasında çok daha yakın zamanda bir tartışma konusu olan Troçki’nin birleşik ve eşitsiz gelişim kavramı verilebilir.¹⁸ Başka bir örnek ise farklı sınıf temelli dünya algılarının sıkıntılı bir şekilde bir arada var oldukları Gramsci’nin çelişkili bilinç kavramıdır. Hapishane Defterleri’ndeki ünlü pasaj, farklı tarihsel zamanların uyumsuzluğu değilse nedir ki?

Kişinin dünyaya ilişkin kavrayışı eleştirel ve tutarlı değil de bağlantısız v epizodikse, o kişi eşzamanlı olarak pek çok beşeri gruba ait olur. Kişilik de tuhaf bir şekilde karmadır: Taş Devri’nden öğelerle ileri bir bilimin ilkelerin, yerel düzeydeki tarihin geçmiş bütün evrelerinden kalma önyargıları ve tüm dünyayı birleştiren bir insan ırkının felsefesinin sezgilerini içerir.¹⁹

Daha kapsamlı olarak, zamanların uyumsuzluğu düşüncesinin temel işlevi determinizmi reddeden bir Marksizm’i ifade etmeyi kolaylaştırmasıdır. Bensaïd şöyle yazar: “Belirlenmiş tarihsel gelişim tamamen kavşaklar ve yol ayrımlarıyla, çatalllar ve makaslarla doludur”.²º Bu, tarihsel zamanın bu şekilde kavranışında Walter Benjamin’in kesin bir etkisine işaret eder. Doğrusunu söylemek gerekirse, Terry Eagleton’un Azizler ve Alimler romanındaki James Conolly gibi genellikle Bensaïd’in Marx’ı şüpheli bir şekilde Benjamin gibi tınlar.  Jacques Derrida’nın Marx’ın Hayaletleri’nde zamanı ele alış biçimi kuşkusuz başka bir atıf noktasıdır (ki takdir Bensaïd’in adını bulmaya yardım ettiği derginin ismi –Contretemps (Zamansız) ile belli edilmiştir: “Yıpranma artık hesaba katılmıyor, tarihin ilerleyişi içindeki tek bir yaş olarak hesaba katılmıyor artık. Ne olgunlaşma, ne bunalım, hatta ne de can çekişme. Başka bir şey. Başa gelen yaşa geliyor tam da, tarihin ereksel düzenine darbe indirmek için”.²¹

Ancak Marksist gelenek içinde Louis Althusser’in Kapital’i Okumak’taki diferansiyal zamansallık izahatına da işaret edilebilir:

Sürekli ve homojen zaman modeli, tarihin zamanı olarak kavranamaz…İlk tahminde, Marksist bütünün özgül yapısından, bütünün farklı düzeylerinin gelişim sürecini aynı tarihsel zamanda düşünmenin mümkün olmadığı sonucunu çıkarabiliriz. Bu farklı “düzey”lerin tarihsel varoluş tür aynı değildir. Her düzeyde, tersine, diğer düzeylerdeki “zaman”lardan görece özerk, dolayısıyla bağımlılığı içinde bile görece bağımsız, kendine özgü bir zaman belirtmeliyiz.²²

Ancak Althusser’deki bu zamanlar basitçe aynı anda var oluyor gibi görünürler, Althusser çelişkiyi düzensizliğe indirgeme eğilimindedir.²³ Oysa Bensaïd’de bu zamanlar kesişirler: “Eşzamansızlık, maddi düzensizliğin uğraklarına indirgenebilir değildir. Ayrıca onların alışılmadık bir tarihsel uzam-zamanda birleşik gelişimleridir.”²⁴ İlginç biçimde, tarihsel zamanın, zamansallıkların kesişimi olarak benzer bir kavranışını Amerikan Marksist Fredric Jameson’un yakın zamanlı bir denemesinde buluyoruz:

…fakat Zaman’ın veya Tarih’in görünümü, söz konusu yörüngelerin katman veya çeşitliliğinden çok birbirlerinin (karşılıklı/uyumlu toplanmaların ve bileşimlerin ışığında oluşan bir sentezde çoğalan konjonktürden ziyade) günümüzde ahenksizlik veya oransızlık kesişimi olarak algılanan etkileşimine dayanmaktadır.  

Bu ahenksiz kesişimi bir Olay olarak değerlendirebilmek, özellikle bu Olay’ı süreksiz bir kalkışma ve Zaman ile Tarih’in vücuda bürünmesi olarak hesaba katabilmek için herhangi bir kesişim kavramı içindeki bu şiddet ve negativiteyi sürdürmeliyiz.  Bu, salt metinsel veya felsefi bir konu değildir: Çünkü gerçek dünyada, gerçek zaman ve gerçek tarihin dünyasında,  zaman ve tarihin ortaya çıkışını oluşturan bu aynı ahenksiz konjonktürdür.²⁵

Jameson, “Althusseryan kavramlarda negativitenin yokluğu”nu eleştirir:

Bize herhangi bir Marksizm’den çok liberal ve burjuva tarih anlayışlarına daha uygun olacak bir tür çoğulculuk ve görececilik öneriyor gibi görünüyor… Diyalektiğin merkezi mekanizması –çelişkinin kendisi- nasıl oluyorsa hâlen eksik kalıyor veya en azından kavramın kendisi tarafından zorlukla vurgulanıyor ve öne çıkarılıyor. Kesişim kavramının geri getirmeye çalıştığı şey bu negativitedir.²⁶

Jameson’un negativite tarafından bildirilen “ahenksiz bir kesişim”, “uyumsuz bir konjonktür” fikri, Bensaïd’in tarihsel zaman kavrayışıyla çok yakın görünüyor. Yine de kritik bir fark var: Jameson’un tarihi neredeyse kozmik bir perspektifle inceleyen, bir hayli Hegelci Marksizm versiyonunda siyasetin oynadığı bir rol yok. Örneğin ilk olarak (Bensaïd ve benim de katıldığımız) Lenin hakkındaki bir konferansta okunan bir metinde, “Marksizm’in kuvveti ve özgünlüğünü her zaman onun politik bir yönünün olmamasından kaynaklanmıştır” iddasında bulunuyordu. İlginç bir şekilde Jameson aynı zamanda bir siyasi bir düşünür olarak Lenin’i (metninin başlığı) çok önemsemez, “Lenin’in taktikler konusundaki ayrılık yaratan, saldırgan ve sekter tavsiyelerini” kınar.

Bensaïd’in yaklaşımı çok daha farklıdır: farklı zamansallıklar tam da politikada kesişir. Bu yüzden şimdiki zamanı vurgular: “Şimdiki zaman açık uçlu bir tarihin ana zamansal kategorisidir.”²⁸ Neden? Çünkü müdahaleci bir siyasi pratik perspektifinden bakıldığında asıl olan şimdiki zamandır. “Mücadele içinde şimdiki zaman sürekli bir şekilde geçmişe ve geleceğe hükmeder.”²⁹ Ya da bir kez daha, uzunca bir alıntıyı hak eden birçok önemli bir bölümde ifade edildiği gibi:

Şimdiki zaman artık zaman zincirinde önemsiz bir halka değil, ihtimaller arasında seçim yapmak için bir andır. Tarihin hızlanması zamanının hız nedeniyle kendinden geçmesi değil, sermayenin devir hızının şiddetli etkisidir. Devrimci eylem tarih yapmanın kanıtlanmış kapasitesinden kaynaklanan bir zorunluluk değil, sonucu belli olmayan bir mücadeleye müdahil olmaktır. Süreksizliklerle dolu olan, kuramsal ve koşullu tarihsel gelişimin imkânsız bütünleştirmesi, bir geçmişler ve gelecekler çokluğuna açılır. Her çağda tarihsel şimdiki zaman, yapılmış olan tarihin sonucunu ve yeni başlamakta olan ilerleyişin açılış gücünü temsil eder. Söz konusu olan stratejik olarak “geçmişten devredilen verili koşullar” kavramına bağlı kalarak “insanların kendi tarihlerini yaptığı” özel olarak politik bir şimdiki zamandır.³°

Bu “özel olarak politik şimdiki zaman” anlayışının eylemciler için anlamı “ihtimaller arasında seçim yapmak için bir an” ifadesinde aşikârdır. Tarihin ucu açıklığı –kendi potansiyel kulvarlarına ayrılan çatallaşan patikalar- bir yol yerine diğerini seçerek aktif olarak müdahale eden bir siyaset gerektirir. Nitekim: “Bu tarihsel şimdiki zaman, mekanik bir nedenler ve sonuçlar silsilesindeki bir bağlantı değil, siyasetin kanun hükmü taşımayan eğilimleri deşifre etmek yönünden tarihin önüne geçtiği imkânlarla dolu bir çağdaşlıktır.”³¹ Burada –iyi anlamda- bir parça iradecilik ima ediliyor gibi gözüküyor. Siyaset başka türlü çarpışmayacak olan uyumsuz zamansallıkları güç kullanarak birleştirme eylemi olarak görülüyor.

Her durumda siyasetin bu kavrayışı Daniel’in Leninizm’i için ilkeli bir temel sağlamaya katkı sunuyor. Lenin üzerine yazan çok farklı bir yazarın, Tony Cliff’in vurguladığı gibi Lenin’in siyaset pratiğinin merkezinde, sosyalist devrim hedefini gerçekleştirmek için sürekli değişen şartlara yanıt verecek çeşitli siyasi yöntemler olan taktiklerin seçildiği, strateji ve taktik düşüncesi yer alır.³² Daniel sayısız durumda stratejinin, çelişkileri akışkan ve sonucu belirsiz olan tarihin dayattığı bir zorunluluk olduğunu vurgular. Strateji bu çelişkilerle dikkatli bir şekilde yol alırken nihai hedefi gözden kaybetmemenin aracıdır. Yani “politikanın ve stratejinin bozuk zamanı”nın yapısal birliği.³³ Başka bir deyişle Bensaïd’in kendine özgü Lenin okuması ve ondan kaynaklanan siyaset anlayışı sadece onun tarihsel zaman kavrayışı bağlamında anlam kazanır ve siyaset bu kavrayışı başka bir tarih felsefesinden fazlası haline getirir. İnanıyorum ki Daniel’in bir Marksist olarak büyük özgünlüğü de burada yatar.

Alex Callinicos

(Çev. Can Irmak Özinanır-Onur Devrim Üçbaş)

Dipnotlar:

Bu makale Dördüncü Enternasyonal tarafından, Amsterdam Uluslararası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü’nde 13-15 Ocak 2012’de düzenlenen “Daniel Bensaïd: Enternasyonalist” başlıklı bir seminerdeki sunumumdan ortaya çıktı. Düzenleyiciler olan Penny Duggan ve François Sabado’ya beni davet ettikleri için minnettarım.

2 Bensaïd, 2002b.

3 Bensaïd, 2008. Pierre Rousset’nin, Daniel’in çeşitli dillerdeki yazılarını mümkün olduğunca Europe solidaire sans frontières internet sitesine aktarma çabalarını takdir etmek isterim: www.europe-solidaire.org

* Ligue Communiste Révolutionnaire (Devrimci Komünist Birlik), Dördüncü Enternasyonal’in Fransa seksiyonu tarafından 1974 yılında kurulan ve Bensaïd’in de kurucuları arasında yer aldığı Troçkist parti. 2009 yılında başka radikal sol unsurlarla birleşerek Nouveau Parti Anticapitaliste (Yeni Antikapitalist Parti) isimli başka bir parti oluşturmuşlardır (Çevirenin notu).

4 Bensaïd’in, parti veya sınıftan herhangi birinin özne olarak düşünülmesini sorgulamaya çağırdığı Bensaïd 2002a, s. 270 ile karşılaştırın. Daniel’in erken dönem 1970’lerin ikameciliğindeki rolünün özet olarak bir değerlendirmesi ve daha fazlası Sebastian Budgen’ın anma yazısında bulunabilir. (Budgen,210).

Harman, 1968-9, and Weber, 1975.

** Chris Harman’ın 1968 tarihli makalesi Türkçe’ye çevrilmiştir ve broşür olarak Sosyalist İşçi satıcılarından elde edilebilir (çevirenin notu)

 Löwy, 1976, s.97.  

Çeviride Bülent Aksoy’un Birikim Dergisi için yaptığı çeviri aynen kullanılmıştır (çevirenin notu): http://www.birikimdergisi.com/birikim/dergiyazi.aspx?did=2&dsid=271&dyid=4179

7 Bensaïd, 2004, s. 121.

Poulantzas, 1973.

9 Marx, 1973, s. 105.

10  Marx, 1976, s. 915

11 Devlete ilişkin bu bakış açısı Callinicos, 2009, 2. Bölüm’de daha da ilerletilerek geliştirilmiştir. 

12 Bensaïd, 2002a, s. 112. Daha genel bir bilgi için şuraya bakın, Bensaïd 2002a, 4. Bölüm.

13 Kouvelakis, 2010.

14 Bensaïd, 1995.

15 Bensaïd, 2002a, s. 77 İtalikler bana ait. Ayrıca bkz: Bensaïd, 2002a, s. 213-221.

16 Mandel, 1978, s20.

17 Bensaïd, 2002a, s87

18 Dunn ve Radice, 2006, ve Anievas, 2010.

19 Gramsci, 1971, s324 (Alıntının Türkçesi: Gramsci, Antonio (2010). Gramsci Kitabı. Der. David Forgacs, çev. İbrahim Yıldız. Dipnot: Ankara.)

20 Bensaïd 2002a, s23. Aşağı yukarı eş zamanlı olarak ben de  tüm olanaklı dünyaların aslında aynı anda var olduğu (ama şaşırtıcı olarak Daniel’in hiç bahsetmediği) Jorge Louis Borges’in muhteşem kısa öyküsü “Bahçe ve Çatallanan Yollar”dan esinlenerek, belirlenmiş tarihsel olasılıkların teorisi olan benzer bir tarihsel materyalizm kavrayışı geliştirmeye çalıştım. –Callinicos, 1995 s151-165.

21 Derrida, 1994, s77-78. Bensaïd, 1995, 11. Bölümde Marx’ın Hayaletleri tartışmalarına bakınız. (Alıntının Türkçesi: Derrida, Jacques (1993). Marx’ın Hayaletleri. Çev. Alp Tümertekin. Ayrıntı: İstanbul.)

22 Althusser ve Balibar, 1999. s99 (Alıntının Türkçesi: Althusser vd. (2007). Kapital’i Okumak. Çev. Işık Ergüden. İstanbul: İthaki.)

23 Althusser, 1975, s219-223.

24 Bensaïd, 2002a, s24.

25 Jameson, 2009, s543-544.

26 Jameson, 2009, s545.

27 Jameson 2009, sf297, 300.

28 Bensaïd, 2002a, s55

29 Bensaïd, 2003.

30 Bensaïd, 2002a, sf71-72.

31 Bensaïd, 2002a, sf103-104 (italikler bana ait).

32 Cliff, 1975,14.Bölüm.

33 Bensaïd, 2002a, s23.

Kaynakça

Althusser, Louis, and Étienne Balibar, 1970, Reading Capital (New Left Books).

Althusser, Louis, 1975, “Is it Simple to be a Marxist in Philosophy?”, in Louis Althusser, 1990, Philosophy and the Spontaneous Philosophy of the Scientists (Verso).

Anievas, Alex (ed), 2010, Marxism and World Politics (Routledge).

Bensaïd, Daniel, 1995, La Discordance des Temps (Les Éditions de la Passion).

Bensaïd, Daniel, 2002a (1995), A Marx for Our Times: Adventures and Misadventures of a Critique (Verso).

Bensaïd, Daniel, 2002b, “Leaps! Leaps! Leaps!”, International Socialism 95 (summer), _
http://pubs.socialistreviewindex.org.uk/isj95/bensaid.htm

Bensaïd, Daniel, 2003, “Fragments pour une politique de l’opprimé: événement et historicité”, www.europe-solidaire.org/spip.php?article1415

Bensaïd, Daniel, 2004, Une Lente Impatience (Stock).

Bensaïd, Daniel, 2008, “Quarante ans après”, introduction to Bensaïd, Daniel, and Alain Naïr, “A propos de la question de l’organisation: Lénine et Rosa Luxemburg”, Partisans, number 45, December 1968/January 1969, both available at www.europe-solidaire.org/spip.php?article10230

Budgen, Sebastian, 2010, “The Red Hussar: Daniel Bensaïd, 1946-2010”, International Socialism 127 (summer), www.isj.org.uk/?id=661

Callinicos, Alex, 1995, Theories and Narratives (Polity).

Callinicos, Alex, 2009, Imperialism and Global Political Economy(Polity).

Cliff, Tony, 1975, Lenin, volume 1: Building the Party (Pluto).

Derrida, Jacques, 1994, Spectres of Marx (Routledge).

Dunn, Bill, and Hugo Radice (eds), 2006, 100 Years of Permanent Revolution: Results and Prospects (Pluto).

Gramsci, Antonio, 1971, Selections from the Prison Notebooks(Lawrence & Wishart).

Harman, Chris, 1968-9, “Party and Class”, International Socialism35 (first series, winter), 
www.marxists.de/party/harman/partyclass.htm

Jameson, Fredric, 2009, Valences of the Dialectic (Verso).

Kouvelakis, Stathis, 2010, “Daniel Bensaïd: la Dialectique du temps et de la lutte”, Lignes 32.

Löwy, Michael, 1976, “Marxists and the National Question”, New Left Review, I/96.

Mandel, Ernest, 1978, “Introduction” to Karl Marx, Capital, volume 2 (Penguin).

Marx, Karl, 1973, Grundrisse (Penguin),www.marxists.org/archive/marx/works/1857/grundrisse/

Marx, Karl, 1976 [1867], Capital, volume I (Penguin),www.marxists.org/archive/marx/works/1867-c1/index.htm

Poulantzas, Nicos, 1973, Political Power and Social Class (New Left Books).

Weber, Henri, 1975, Marxisme et Conscience de Classe (Union Générale d’Éditions).



Bültene kayıt ol