15-16 Haziran'dan bugüne: İşçiler direniyor!

20.06.2018 - 10:58

15-16 Haziran 1970 tarihinde işçi sınıfı önemli bir direniş gerçekleştirdi.

Sendikal örgütlenmelerini yok etmeye çalışan hükümete karşı büyük yürüyüşler, gösteriler düzenledi, yüz bine yakın işçi iki gün boyunca İstanbul’da sokaklardaydı. Gösteriler büyüyerek devam etti. Polis Kadıköy’de Abdurrahman Bozkurt, Yaşar Yıldırım ve Mustafa Baylan isimli üç işçiyi öldürdü. Hükümet sıkıyönetim ilan etti, DİSK yönetimi direnişi sonlandırdı, ama sonuçta hükümetin getirdiği sendika yasası Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

1970 yılına gelindiğinde, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) işçiler arasında giderek güçleniyor, sermaye sınıfı örgütleri ve hükümet ise bu gidişatı durdurmak istiyordu. Çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen yasalarda değişiklik yapan tasarı 13 Haziran 1970’te hükümet tarafından meclise sunuldu, komisyonlardan geçti, oylandı ve 14 Haziran’da yasalaştı. Yasanın amacı DİSK'in kapanmasını sağlamaktı.

DİSK’in kapatılmasına karşı direniş

15 Haziran 1970 günü DİSK'in çağrısına uyan işçiler, yasaya karşı gösteri yapmak üzere üç koldan, Kartal, Beykoz ve Topkapı’dan İstanbul şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtiler, yürüyüşe on binlerce işçi katıldı.

16 Haziran'da Gebze'den başlayan yürüyüş Kadıköy’e kadar ulaştı. Yoğurtçu Parkı civarında polis işçilere ateş açtı, üç işçi öldürüldü, çok sayıda işçi yaralandı. Aynı gün Topkapı dışındaki kesimlerinden gelen kollar birleşip Eminönü'ne geldi. Valilik, Haliç üzerine yer alan iki köprüyü açtırarak, işçilerin Beyoğlu tarafına geçmesini engelledi. Levent ve Beyoğlu'nda yürüyüş kolları oluştu. İşçi direnişini bastıramayacağını anlayan hükümet 16 Haziran’da sıkıyönetim ilan etti, DİSK yönetimi de direnişi sonlandırdı.

15-16 Haziran işçi eylemleri, işçi sınıfının kendi gücünü tanıması bakımından çok büyük bir öneme sahiptir. İşçi sınıfının öncülerini içinde toplayan bir devrimci parti olsaydı, bu olaylar çok daha farklı bir şekilde gelişebilirdi. Çok daha fazla sayıda işçi sokağa çıkabilir, hareket önce İstanbul, sonra da Türkiye geneline yayılabilirdi. Yine de işçi hareketi 15-16 Haziran direnişinden başarı ile çıktı, Türkiye İşçi Partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi yasa değişikliklerini iptal etmek zorunda kaldı.

İşçi sınıfı hakları için mücadeleye devam ediyor

İşçi sınıfı, bugün artık çok daha büyük bir sınıf. 15-16 Haziran 1970’te toplam işçi ve memur sayısı 2 milyon, sendikalı işçi ve memur sayısı 500 bin iken, bugün bu sayılar sırasıyla 22 milyon ve 3,3 milyon. 1970’ten günümüze Türkiye’nin nüfusu 2,3 kat arttığı halde, işçi sınıfı yaklaşık 11 kat büyüdü, sendikalı işçi sayısı 7 kat büyüdü. Ve işçi sınıfı hakları için mücadeleye devam etti. Bugün başlıca mücadele alanları şunlar:

İşsizlik

İşsizlik artıyor, yeni iş bulanlar asgari ücretin bile altında ücretlerle çalışmaya zorlanıyor. Türkiye işçi sınıfı dünyaya ucuz emek pazarı olarak sunulmak isteniyor. Sendikalar, işçi sınıfının bugünleri bile aratacak çok daha ağır sömürü koşullarında çalıştırılmasını önlemek için şimdiden kolları sıvamalı, örgütlenmeli, hak arama mücadelesini yükseltmelidir.

Enflasyon ve asgari ücrete zam

Enflasyon yüzde 15’i geçti. Seçimler nedeniyle karşılıksız para basıp dağıtan hükümet, sonuçta bunun faturasını enflasyon aracılığı ile işçilere emekçilere yıkacak. Biz bu faturayı ödememeliyiz. Bunun için ücretlere, en başta da asgari ücrete en kısa sürede zam talep etmeliyiz. Asgari ücret en az 2500 TL olmalıdır.

İş cinayetlerine karşı direniş

Esnekleştirme, kuralsızlaştırma ve özelleştirme devam ettikçe ölümler de kazalar da devam ediyor, son bir yılda iş cinayetlerinde en az 2200 işçi yaşamını kaybetti. İşçi sendikaları iş cinayetlerini engellemek için kamu ve özel kesimdeki işverenlere baskı yapmalı, sahada iş güvenliğine aykırı hususları tespit ettiğinde üretimi durdurabilmelidir.

Göçmen işçilerle dayanışma

Göçmenlere yönelik ırkçı milliyetçi tavırlara karşı mücadele etmeliyiz. Göçmen işçiler, Türkiyeli kapitalistler tarafından ucuz iş gücü olarak kullanılmakta ve azgın bir sömürüye tabi tutulmaktadır. Göçmenlerle dayanışma, işçi örgütlerinin, sendikaların her zaman gündeminde olmalıdır.

Yapabileceklerimiz:

- Sendikal örgütlenmenin zayıf olması en önemli sorunumuz, bunu değiştirmek için kolları sıvamalıyız, her işyerinde sendika örgütlemeliyiz.

- İşçilerin birleşik mücadelesini büyütmek zorundayız. Her iş kolunda tek sendikada toplanmalı, işçi sınıfını bölen suni ayrımlardan kaçınmalıyız.

- İşsizlik 6 milyon kişiye ulaştı. Bu durum işyerlerinde muazzam bir basınç yaratıyor. İşsizlerin de sendikalarda örgütlenmesini sağlamalıyız.

- Taşeron için, iş cinayetleri ve güvencesiz çalışma için kamuoyunu aydınlatıcı etkinlikler düzenlemeliyiz.

- Asgari ücretin 2500 TL olması için sokakta eylemler yapmalıyız, sendikaların devlet ve patronlarla pazarlığına müdahil olmalıyız.

- Patronlardan daha fazla vergi alınmasını talep etmeliyiz.

- OHAL’in kaldırılması için mücadele etmeliyiz.

- 24 Haziran seçimlerinde işçi düşmanı iktidardan hesap sormalıyız.

- İşçi sınıfı 15-16 Haziran’da nasıl ki, kendi geleceğini savunmak için mücadeleye atıldıysa, 24 Haziran’da da otoriter yönetim anlayışına geçit vermeyecektir.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol