Bakanlar Kurulu’nun Petrol-İş Sendikası’nın Soda Sanayii A.Ş.’ye bağlı üç işyerinde yapacağı grevi yasaklaması üzerine Kristal-İş bir açıklama yayınladı.
Petrol-İş Sendikası tarafından Soda Sanayii A.Ş.’ye bağlı üç işyerinde yapılması planlanan grevin Bakanlar Kurulu tarafından yasaklanması üzerine Kristal-İş Sendikası bir açıklama yayınlayarak grev yasaklarının toplu sözleşmeleri boşa düşürdüğünün altını çizdi. Açıklama şöyleydi:
Bakanlar Kurulu, Petrol-İş Sendikası’nın Soda Sanayii A.Ş.’ye bağlı üç işyerinde aldığı grev kararını, “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle 60 gün süreyle “erteledi”.
Seri bir biçimde “ertelenen” grevler listesine bir yenisi eklenmiş oldu.
Burada erteleme ifadesinin sadece bir kelime oyunundan ibaret olduğu biliniyor. Çünkü 60 gün süreyle ertelenen grevi, sürenin sonunda devam ettirmek mümkün değil. Bu süre sonunda anlaşma sağlanamazsa toplu iş sözleşmesini Yüksek Hakem Kurulu (YHK) kesin olarak karara bağlıyor.
Ne yazık ki, ülkemizde işçilerin grev ve özgür toplu sözleşme hakkı her geçen gün daha fazla tehlike altına giriyor.
Grev hakkının bu şekilde ortadan kaldırılması hem hukuki hem de meşru değildir. Anayasamızın 54. maddesi işçilerin grev hakkını tanımaktadır. Hükümetin anti-demokratik olmakla eleştirdiği ve bu gerekçe ile değiştirdiği 12 Eylül Anayasa’sında bile grevlerin yasaklanmasına kapı açan maddeler birer istisna olarak tanımlamıştı. Oysa bugün grev hakkı istisna, grev yasağı kural haline getirilmiştir. Yani grev yasakları mevcut Anayasa’ya aykırılık içermektedir. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ile de grev hakkı güvence altına alınmıştır.
Grev hakkının olmadığı koşullarda toplu iş sözleşmesinin içi boşalmakta, işverenler büyük bir üstünlük elde ettikleri için sosyal diyaloğu da olanaksız hale getirmektedir.
Üstelik sorun sadece sendikalı işçilerle sınırlı değildir. Grev hakkının kullanılamaması sendikalı olduğu kadar sendikasız olan işçilerin yaşam ve çalışma koşullarını doğrudan kötüleştirmektedir. Grev hakkının fiilen olmadığı koşullarda işverenler sendikasız işyerlerinde de daha az baskı hissetmekte, kölelik koşullarını daha fazla dayatmakta, sendikalı işyerlerinde ücretler düştükçe sendikasız işyerlerindeki ücretler tamamen asgari ücret düzeyine çekilmektedir.
Daha önce Kristal-İş üyelerinin birkaç defa karşı karşıya kaldığı bu grev yasağı karşısında işçiler çaresiz değiller. Önlerinde ışık olacak mücadele dolu örnekler var. Bizler inanıyoruz ki, Petrol-İş Sendikası üyesi işçiler de bu yasağa boyun eğmeyecek ve hem cam işçilerinin hem de metal işçilerinin daha önce ortaya koyduğu mücadeleleri kendi çerçevelerinde değerlendirecektir.
Bizler, yasaklardan medet umarak her geçen gün farklı hak ihlallerine sebep olanları bir kez daha kınıyoruz. Yaşanan bu süreçte de Petrol-İş Sendikası’nın ve üyesi işçilerin yanlarında olacak ve mücadelelerini destekleyeceğiz.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.