Asgari ücret tespit komisyonu, yarın ikinci toplantısını yapacak. İşçi tarafı "insan onuruna yakışır" bir ücret talep ederken, patron ve hükümet tarafı "ortak sorumluluklar" bahanesiyle kapıları baştan kapattı.
Yedi milyon işçiyi ve ailelerini doğrudan ilgilendiren, genel ücretler için bir taban oluşturan asgari ücretin yeni yılda ne olacağını belirlemek için taraflar yarın (15 Aralık) Ankara'da bir araya gelecek.
İşçiler ne istiyor?
İşçi tarafını, en fazla üyeye sahip konfederasyon Türk-İş temsil ediyor. Henüz bir somut bir talebi yok. Sendika, TÜİK asgari geçim standardı verileri, enflasyon, döviz ve başka rakamlar ortaya çıktığında somut önerilerini açıklayacaklarını söyledi.
Son yıllarda hızla üye kazanarak ikinci büyük işçi konfederasyonu durumuna ulaşan Hak-İş ise "Asgari ücrette enflasyonun birkaç puan üzerindeki artışların kabul edilebilir tarafı yok. Artış çalışanların beklentilerini karşılamalı" açıklamasını yaptı ve ekledi: "Ülkenin kaynakları bence daha yüksek bir asgari ücreti ödemeye yeterli. Sorun kamunun kaynaklarıyla ilgili değil bazı işverenlerin zihniyetinden kaynaklı. Çünkü hep daha fazla kar istiyorlar."
Yeni yılda asgari ücrete dair somut talebi getiren tek konfederasyon DİSK oldu. Sendika, asgari ücretin 2300 lira olmasını talep ediyor. 2017'de net asgari ücrete yapılan yüzde 7,9'luk artışın, yıl sonunda yüzde 4,5 oranında kaybedildiğini söyleyen DİSK, Kasım ayında açıklanan yüzde 12,98'lik enflasyona işaret ediyor.
Hak-İş ve DİSK temsilcileri, 15 üyeden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda yer almıyor. İşçi tarafına ayrılan 5 üyelik Türk-İş'e verilirken, patron örgütleri ve hükümet temsilcileri 10 kişilik çoğunluğu elinde tutuyor.
Patronlar ne diyor?
Komisyonda patronları temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Akansel Koç, her sene olduğu gibi insanca yaşayacak düzeyde bir ücrete kapılarını kapattı.
Koç,"Asgari ücrete yapılacak artışı belirlerken, işçilerimiz kadar işsizlerimizi de düşünmek, ortak sorumluluğumuzdur" diyerek ilk toplantıda işçi tarafını tehdit ettiği sırada hükümet, ekonomik büyüme rakamlarıyla övünüyor, patronlar bütün sektörlerde ciro artışlarıyla yıl sonu kazançlarını hesaplıyordu.
Hükümetin tutumu
Komisyona başkanlık yapan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ise işçilerin talepleri gündeme geldiğinde her sermaye siyasetçisinin yaptığını yaparak, "ortak çıkarlara" yani işçilerin sermaye ile uzlaşmasını istedi: "Bu yılki toplantımızda bu üçlü istişare ve karar mekanizmasını en etkin şekilde işletip, yine ülkemiz için ortak bir zeminde, ortak sonuçla mutabık olacağımızı umuyorum."
Asgari ücretin tespiti bu üçlünün eline bırakıldığı takdirde, yeni yılda da insanca yaşayacak bir ücrete ulaşmamız imkansız.
Sendikal mücadelenin eksikliği
Milyonlarca işçinin fakirlik içinde yaşamasına son verecek bir ücret artışı, işçi tarafının hükümeti ve patronları demokratik mücadele yollarıyla pazarlığa oturtması, talepleri karşılanmadığı takdirde üretimden gelen gücün kullanımı da dahil bir çok hakka başvurulacağını topluma ilan etmesi ve işçi sınıfının geri kalanının desteğini kazanması ile mümkün.
Buna karşılık Türk-İş yönetiminin somut bir talebi olmadığı gibi komisyon çoğunluğu üzerinde etkide bulunabilecek hiçbir mücadele planı da yok. Diğer işçi konfederasyonlarıyla birlikte davranmayı reddeden Türk-İş yönetimi, Kudüs konusunda asgari ücret tespiti masasında karşısında oturan TİSK birlikte ortak açıklama yapabiliyor.
Asgari ücretin anti-demokratik yöntemlerle, patronların istediği gibi belirlenmesi ancak tabanda işçilerin birliğiyle sağlanabilir. Türk-iş, Hak-İş ve DİSK üyesi işçiler sendikalarını tüm çalışanların ekmeği ve hakları için mücadeleye zorlamadan insanca bir ücreti kazanamayız.
Şimdiki durum
Asgari ücret, halen bekar bir işçi için brüt bin 777 lira 50 kuruş, vergiler ve kesintiler düştüğünde net bin 404 lira 6 kuruş olarak uygulanıyor. Türk-İş'in Kasım 2017 verilerine göre açlık sınırı 1567 liraya ulaştı.
Volkan Akyıldırım