İstanbul HAK İnisiyatifi. saya işçileri ile ilgili bir rapor hazırladı.Raporda saya işçilerinin talepleri ve eylemlerinin nasıl sonuçlar yarattığına dikkat çekildi.
İstanbul HAK İnisiyatifi adına Fuat Kına, Nur Şirin Büyükcoşkun, Serhat Akbal tarafından hazırlandı. 18 Eylül’de İstanbul İkitelli’de Aymakoop ve Aykosan sanayi tesislerinde başlayan kitlesel greve dair raporda sayacılık sektöründe yaşanan hak ihlalleri yer aldı.
Raporda, Türkiye’de ayakkabıcılık sektörünün makineleşmenin çok zayıf ölçekli olması nedeniyle emek yoğun bir sektör olmasından bahsediliyor. Bununla birlikte sayacılık sektörünün deri, tekstil ve plastik sektörüyle yakın temas halinde olduğuna değiniliyor.
Sayacıların, saya dikme işlemi sırasında saya dikim makinesi, saya tıraş makinesi ve tıraş bıçağının yanısıra çok sayıda basit makine de kullanmaları gerekiyor. Sektörde kayıt dışı çalışmanın çok yaygın olduğundan bahsedilen raporda Türkiye genelinde tam olarak kaç işçinin sayacılık sektöründe çalıştığının bilinmediğinden bahsediliyor.
Çalışma ortamının çoğunlukla havasız ve kapalı olduğu, çok miktarda kanserojen madde (uçucu yapıştırıcılar vs.) ve rahatsız edici koku içerdiği anlatılıyor. Kimyasal maddelerin sebep olabileceği sağlık sorunlarına ilave olarak sayacılar; elektrik çarpması, makine kazası, kesilme gibi iş kazası tehlikeleriyle de iç içe çalışıyorlar. Raporda ayrıca işçiler ve hatta atölyeler arasında kayıt dışılığın yaygın olması nedeniyle işçi sağlığı ve iş güvenliği göz ardı edildiği ve insan sağlığına uygun çalışma şartları oluşturulmadığı anlatılıyor.
Raporda grev sürecinin nasıl geliştiğine dair dikkat çeken kısımlar ise şöyle;
“Sayacılar yoğun olarak İstanbul, Adana, Antep, Konya, Manisa ve İzmir'de faaliyet göstermektedirler. 2017 yılının Eylül ayında başlayan grev /iş bırakma eylemlerinin de bu illeri kapsadığı görülmektedir.
Türkiye çapında faaliyet gösteren iki sayacı odası bulunmaktadır: İstanbul ve Antep.
İzmir'de uzun bir süreden beri çalışmalarına devam eden deri tekstil ve kundura sektörlerindeki işçilerin birlikte yürüttüğü şemsiye bir dernek olduğu bilinmektedir. Dernekteki toplantıların ve çalışmaların süreci kayda değer ölçüde hızlandırdığı tespit edilmiştir.
Grev sürecinin başında Adana'da da bir dernek kurulmuştur”
Eylemlilik sürecinin ilk olarak Adana’da başladığı tespit edilen raporda sürece katılan işçilerin 3 temel talebi olduğu tespit edilmiş:
- %25 tek seferlik zam
- En az %8 olmak kaydıyla her yılın ocak ayında zam
- Son olarak da dini bayramlarda birer çift ayakkabı ikramiyesi
Zam talebinin %21’e inmesi kaydıyla bu üç talep de eylemin üçüncü gününde kabul edilmiş. Rapora göre şu anda Adana’da kurulan dernekte en önemli gündem çalışma şartlarından kaynaklanan hastalıkların meslek hastalığı kategorisine dâhil edilmesi. Rapordan satırbaşları şöyle:
“İstanbul özelinde iş bırakma kararı 18 Eylül'de hayata geçirilmiştir. İstanbul'da bu tarihte yaklaşık 5 bin atölye sahibi ve işçinin katılımıyla yürüyüşler tertip edilmiş ve başta polis müdahalesi ihtimali oluşmasına rağmen daha sonra karşılıklı anlaşmaya varılarak yürüyüş barışçıl şekilde tamamlanmıştır.”
“Eylemlerde sosyal güvence yoksunluğuna ve gayrı-insani çalışma koşullarına vurgu yapılarak kronik hâle gelen sorunların çözümü için devlete çağrı yapılmıştır”
Grev, Suriyeli işçilere karşı ırkçı önyargıları yok etti
“Türkiyeli ve Suriyeli sektör çalışanları arasında bir ortak hareket zemini oluşturarak bir takım önyargıları görece yıkmaya başlamış olmasıdır. Ortak sorunlar üzerinden talepler ortaya konarak asgari müşterekte buluşulduğu ve eylemlerde Türkiyeli-Suriyeli işçilerin yer yer birlikte hareket ettiği gözlemlenmiştir. Öte yandan, Suriyeli işçiler halen çok sayıda yerli işçi tarafından kötü koşulların müsebbibi olarak görülmektedir.
Bu bölümde zikredilen tüm olumlu gelişmelere rağmen, eylemlerle gelen kazanımların işçi ve atölye sahipleri tarafından yeterli görülmediği, tatmin edici bulunmadığı ve yapısal bir takım değişikliklere gidilmeden bu tatminin sağlanamayacağı gözlemlenmiştir.”
Raporun tamamına ulaşmak için: