Çocukları sömürmeyin

27.10.2016 - 11:28

ILO ve UNİCEF gibi uluslararası örgütlerin çocuk işçiliğe karşı çalışmalarına rağmen her yıl üretim sürecine katılan çocukların sayısı artmakta.

Türkiye dâhil 197 ülke Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış durumda. Her ne kadar sözleşmede çocuk haklarının tüm çocuklar için olduğunu belirtilse de bu haklar, işçi sınıfının çoğunlukla yaşadığı yoksul semtlere pek uğramıyor. Çünkü kapitalizm ucuz işgücü olan çocuk emeğinden vazgeçmek istemiyor. Üstelik ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte rekabetin arttığı koşullarda kayıtdışılığın yaygınlaşması, toplumsal hiyerarşinin alt basamaklarında yaşayan çocukları kayıt dışı ekonominin önemli bir parçası hâline getirmiş durumda.

Çeşitli etik değerler üzerinden değil de kâr odaklı davranan kapitalist sistem, gezegeni, yeryüzündeki yaşayan canlıları olduğu gibi çocukları da umursamamakta. ILO verilerine göre; üçte ikisi Asya’da olmak üzere yaklaşık 250 milyon çocuk çok kötü koşullarda çalıştırılıyor. Gelişmekte olan ülkelerde 5-14 yaşları arasında bulunan 250 milyon çocuk işçinin 120 milyonu tam gün çalışıyor. Bu çocuk işçilerin yüzde 61’i Asya, yüzde 32’si Afrika ve yüzde 7’si Latin Amerika’da bulunuyor. Genellikle kırsal kesimde, tarım sektöründe çalıştırılan çocuklar ailelerince bir yatırım aracı olarak görülüyor.

IPEC’in verilerine göre, çalışan çocukların üçte ikisini erkekler oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde çocuk işçiliği sayısında azalma var. Ancak ucuz işgücünün merkez ülkelerden, periferideki ülkelere kaydırılması sonucunda çocuk emeğinin kullanımı da bu bölgelere kaydırıldı. Örneğin Bayer, Monsanto gibi şirketler, Hindistan’da kendileri için pamuk tohumu üreten çiftçilere günlük asgari ücretin yüzde 40’ını ödüyor; çiftçiler de çocukları çalıştırıyor.

Çocuklar yalnızca sanayi ve tarımsal üretimde çalıştırılmıyorlar. ILO’nun araştırmalarına göre çocuk işçiler seks ticareti ve fabrika işçiliğinin yanı sıra dilencilik, silahlı soygun, ev işlerinde hatta haşhaş-eroin trafiği gibi kayıt dışı ekonomide de kullanılıyorlar.

Düzen onlara karşı kurulu

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşına kadar olan herkes çocuk sayılmakta. Yani, çocuk, zihinsel, fiziksel ve ruhsal yönden tam bir olgunluğa erişmemiş, toplumdaki rol ve görevlerini henüz öğrenmekte olan bakıma ve eğitime ihtiyacı olan birey anlamına gelmekte.

Çocukların, bakıma, gerekli sağlık hizmetine, eğitime, oyuna, barınmaya ihtiyaçları var. Ancak bu perspektif bundan 150 yıl önce bir ön kabul değildi. 19. yüzyılın başlangıcında bu yaklaşım sadece burjuvazinin çocukları için geçerliydi. İşçi sınıfının çocukları çok ağır koşullarda ölümüne, boğaz tokluğuna çalışmaktaydı. Ancak işçi sınıfının mücadelesi ve kapitalist sistemin devamı için gereken işgücü ihtiyacının çakışması sonucunda işçi sınıfının çocukları da “çocuk”tan sayıldı. Teoride de olsa çocuk hakları konusunda evrensel bir kazanım elde edildi. Dolayısıyla çocuk emeğinin sömürüsüne karşı mücadele kapitalizme karşı verilen mücadeleden ayrı düşünülemez. İşçi sınıfının sömürüye karşı verdiği mücadele ile çocuk emeğine karşı sömürü hep birlikte yürütüldü. Çocuk haklarında önemli düzenlemeler Paris Komünü sonrasında yapıldı. 1917 Ekim devrimi sonrasında çocukların çalıştırılması yasaklandı.

Çocuk sömürüsü oranlarındaki artışta özellikle son 30 yılda işçi sınıfının örgütlenmesi ve buna paralel olarak hareketindeki gerilemesinin önemli bir payı var.

Türkiye utancın ön sıralarında

Türkiye'de çocuk emeği sömürüsünde ciddi patlama yaşanmakta. Çocuk işçi çalıştırmada, Çin, Hindistan, Venezuela, Brezilya, Endonezya, Kenya ve Tayland’dan sonra 8. sırada bulunan Türkiye’de yaklaşık 900 bin çocuk işçi var. 2015 TÜİK verilerine göre 15-17 yaş grubu çocuk işçi sayısında gözle görülür bir artış yaşanmakta. Son bir yılda istihdam edilen çocuk sayısı 7 bin artarak 709 binden 716 bine yükseldi. Suriyelilerin işgücüne katılmalarıyla birlikte ucuz işgücü piyasasında arz fazlası oluşmasıyla birlikte özellikle tekstil iş kolunda daha ucuz işgücü olan Suriyeli çocuk işçilerin çalıştırılmasının, bu artıştaki payı büyük.

Çocuk işçiler en çok tarım, sanayi, ticaret ve hizmet alanlarında çalıştırılmakta. Tarım işçisi olarak çalışan ailelerin büyük çoğunluğu mevsimlik işlerde çalıştığından dönemsel göçler yaşanmakta, oyun hakları gasbedilen çocukların eğitimleri de kesintiye uğramakta. Sanayi alanında da sağlıksız koşullarda, insan sağlığını tehdit eden bir- çok kimyasal maddeye maruz kalıp, sağlıkları etkilenen çocuk sayısı da azımsanmayacak boyutta. Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği 2015 raporlarına göre okula gitmeyen çocuklar için haftalık çalışma süresi 54 saat. Bu çocukların %3,4’ü yaralanmış ya da sakatlanmış. Çocuk işçilerin üçte birine işyerlerinde yemek verilmiyor ve yarısından çoğu ayda 400 TL’nin altında ücretle çalıştırılıyorlar.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol