Bilirkişi raporu: “Soma katliamı önlenebilirdi”

17.08.2016 - 11:30

Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciadan 21 ay sonra, geçen Şubat ayında yapılan son bilirkişi incelemesinin raporu mahkemeye sunuldu.

Katliamın önlenebilecekken “olumsuz ocak alt yapı uygulamaları nedeniyle facia boyutuna ulaştığı” bildirildi. Raporda Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ihmali ve kusuru olduğu belirtildi. Davanın geçen duruşması bilirkişi raporu mahkemeye ulaşmadığı için 23 Ağustos’a ertelenmişti.

T24’ten Can Bursalı’nın haberine göre Prof. Vedat Didar, Prof. Tuğrul Ünlü, Prof. Cem Şensöğüt, Prof. Göktay Ediz, Prof. Osman Hekimoğlu, Prof. Saim Saraç, Prof. Ali İhsan Karayiğit, Prof. Hülya İnaner, Prof. Ömer Ekmekçi, Yard. Doç. Mehmet Erden ve Elektrik Mühendisi Halim Bultan’dan oluşan bilirkişi heyeti 485 sayfalık rapor hazırladı. Bilirkişi heyeti raporunda facianın başlangıç nedeni olarak, “Eski imalattan sızan gazlar ve içindeki metanın zarar görmüş bir kabloyla kısa devre yapması olarak” gösterilerek “Türkiye madencilik tarihinin en büyük iş kazası olan Soma Faciası’nın sistemin yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen, kurumlarımızın ve işletmenin basiretli kişilerce yönetilmesi durumunda önlenebilir olduğunu düşünmekteyiz” görüşü dile getirildi.

Raporun özet kısmında bu sonuçları sundu:

1) Soma havzası, madenciliğin ve havza madenciliğinin temel ilkelerine göre yönetilseydi:

- Soma Kömür Havzası’nın T.K.İ. tarafından yapılmış, çevreden merkeze ve yukarıdan aşağıya çalışmayı esas alan bir genel planlaması olsaydı ve havzanın parsellenerek ihalelere çıkılması bu plana göre yapılsaydı ve hatta sahalar projeleri yapıldıktan sonra ihale edilseydi,

- Dolayısıyla Havza’da rödevansla çalışan firmalar kesin sahalarını ve hedeflerini bilerek ve ona göre yatırım ve termin planlaması yaparak çalışabileselerdi; madencilik faaliyetleri sürerken firmalara tahsis edilen sahaların yatay ve düşey koordinatlarında değişmeler yapılmak zorunda kalınmasaydı…

2) Soma Kömür İşletmeleri AŞ aşağıdaki konularda T.K.İ ve MİGEM tarafından zorlanabilseydi, ya da firma yöneticileri basiretli davranabilselerdi:

- Revize planlarda öngörülen ek/yeni nefeslik ve havalandırma tasarımları yaşama geçirilseydi, yeni vantilatör kurulsaydı, riskli havalandırma sistemiyle üretime devam edilmesine itibar edilmeseydi,

- Üretilen kömür miktarı ne olursa olsun alım garantisi”nin albenisine kapılınmasaydı, hedefin üzerinde üretime ancak alt yapı iyileştirmesi koşuluyla izin verilseydi,

- İşçilere ferdi karbonmonoksit maskesi yerine, oksijen maskesi (OFK) verilseydi,

3) Olay tarihinde yürürlükte olan mevzuatta, olayla doğrudan ilgili olarak aşağıdaki yetersizlikler olmasaydı:

- Acil durumlarda kaçış yollarının düzenlenmesi ile ilgili hükümlerde yetersizlikler olmasaydı,

- Damarların gazlılığının ve kendiliğinden yanmaya yatkınlığının bilimsel olarak ölçülmesi gibi koşullar bulunsaydı,

- Sensör tipleri, sayıları ve konumlarında açıklık olsaydı,

- Oksijen maskesi kullanımı zorunlu tutulsaydı,

- Seri, küldösak (hava giriş ve çıkışının aynı yola bağlı oluşu) vb. riskli havalandırma şekillerini kısıtlayan kesin hükümler bulunsaydı yaşanan olayın bir faciaya dönüşmesi önlenebilirdi.”

Çalışma ve enerji bakanlıkları sorumlu

BBC’den Rengin Aslan’ın haberine göre ise katliam önlenebilecekken “olumsuz ocak alt yapı uygulamaları nedeniyle facia boyutuna ulaştığı” bildirildi.

Olayın idari ve teknik eksikliklerden kaynaklanan boyutlarına da dikkat çekilen bilirkişi raporu, teknik koşullar arasında gaz maskelerinin işçilerin madenden kaçmasına olanak tanımamasından, üretim zorlamasına; maden içi etkin haberleşme ve alarm sistemi bulunmamasından, acil durumlar için bir planlama olmamasına kadar bir dizi eksikliğe dikkat çekti. Raporda kamu görevlilerin ve denetim yapmaktan sorumlu bakanlıkların da görevlerini gerektiği şekilde yapmadığı vurgulandı. Raporda “İdari koşullar başlığı” altında “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı (İTKB) denetlemeleri yüzeysel kalmış, gerektiği şekilde yapılmamıştır” tespitinde bulunuldu.

Bilirkişi raporunda Enerji Bakanlığı için de “2010 yılından itibaren ocağın işletme projelini incelemek ve denetlemekle yükümlü olan ve TKİ kanalıyla onay veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) görevinin gereklerini tam olarak yerine getirmemiştir” denildi. “Olay tarihinde yürürlükte olan mevzuatta, olayla doğrudan ilgili yetersizlikler olayın bir faciaya dönüşmesinde etkili olmuştur” denilen İdari Koşullar bölümünde de “Genel olarak kömür havzalarının yönetimi-denetimi ve özelde de kömür ocaklarında iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı eksiklikleri ve yetersizlikleri nedeniyle EnerjiBakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nin ihmali ve kusuru vardır” denildi.

Akhisar’da görülen Soma davasında bugüne kadar hiçbir kamu görevlisi hakim karşısına çıkmadı. Bakanlıklar faciada sorumlulukları olduğunu reddederken, haklarında soruşturma izni istenen kamu görevlileri için gerekli izinleri vermedi.



Bültene kayıt ol