Defterdarlıkta “kazan kaynıyor”

01.06.2016 - 17:06

Son yıllarda kamu çalışanlarının haklarını tırpanlayan pek çok yasa, düzenleme, kararname uygulamaya konuldu.

Kamu işçilerinin güvencesi olan 657 nolu yasadaki değişiklikler bunun son örneği. Kamu işçilerinin kazanılmış birçok hakkı geri alınmaya çalışılıyor. Performans kriteri gibi uygulamalarla özel sektördeki çalışma koşulları kamu işçilerine de dayatılıyor. Mobbing veya sendikalaşma hakkına yönelik baskılar da cabası.

Mobbinge karşı eylem

İstanbul Defterdarlığı’nda çalışan kamu işçileri de hem mobbinge hem de neoliberal dayatmalara karşı mücadele ediyor. 18 Mayıs’ta iş yerindeki mobbinge karşı eylem yapan işçiler, iki gün sonra da çalışma koşullarındaki yeni düzenlemeye karşı eylemdeydi. Son eylemin, uzun zamandır bir ilk olduğu söyleniyor. Üstelik iş yerinde örgütlü 3 sendika bu mücadelede birleşmiş durumda. Defterdarlık binasında yapılan eyleme Türk Büro-Sen, Büro Memur-Sen ve Büro Emekçileri Sendikası’nda örgütlü işçilerin yanı sıra çok sayıda sendikasız işçi de katıldı.

Eylemin ardından geçen Cuma günü yaklaşık 50 çalışan hakkında ‘mesai saatleri içerisinde gösteri yapmak’ gerekçesiyle soruşturma açıldı. Soruşturmaya varan olaylar dizisi aslında bir yıla yayılan bir geçmişe sahip.

Sosyalist İşçi’ye konuşan Defterdarlık işçisi M.A., işçilerin uzun süredir emlak müdürünün davranışlarından muzdarip olduğunu söyledi:

“Sendika üyesi bir kadın arkadaşımız daha fazla dayanamadı. Müdürün kendisine hakaret ettiğini, küçük düşürücü tavırlarda bulunduğunu, farklı işler verdiğini anlattığı bir şikayet dilekçesi yazdı”.

Kurumun şikayet dilekçesine verdiği yanıt, mobbinge uğrayan Sevil Çoban’ı başka yere sürmek olmuş.

Sevil Çoban’ın tek başına çocuk yetiştiren bir kadın olduğunu söyleyen M.A. “arkadaşımızın gittiği yerde yemek ve servis hakkı yok” dedi ve ekledi:

“Bu olayın ardından iş yerinde iki tane eylem yaptık. Arkadaşımız Sevil mobbinge maruz kaldığına dair savcılığa suç duyurusunda bulundu ve ayrıca buradaki işine iadesi için dava açtı, takipçisi olacağız.”

50 saat fazla mesai bardağı taşırdı

İşçiler bir yandan da haklarını koruma mücadelesi veriyor:

“Ayda bir kere Cumartesi günü çalıştığımız bir ‘fazla mesai’ her zaman vardı. Bu 25-30 senedir olan bir uygulama. Memuru rahatlatmak için bütçede ayrılmış olan bir meblağ var. Fazla mesai maaşa yansıtılmıyor, açıktan ödeniyor. Böyle olduğu için emekli maaşına da yansımıyor. Artık ayda iki kere Cumartesi günü geleceksiniz ve hafta içi 4 gün fazla mesaiye kalacaksınız dediler. Haftasonu 8, hafta içi ikişer saat daha mesaide kalmamız gerekiyor. Yani 400 lira için 50 saat fazla mesai yapmamızı istiyorlar.”

Çalışanların dörtte biri eylemde

Çalışanlar bu koşullara, son yıllarda Defterdarlık’taki en  kalabalık eylemi yaparak yanıt verdi.

“Bazı insanlar buraya, Cağaloğlu’na Beylikdüzü veya Tuzla’dan çalışmaya geliyor. Onların bu performansa ayak uydurması mümkün değil. Türk Büro-Sen, Büro Memur-Sen, Büro Emekçileri Sendikası bir araya geldi. Üç sendika birlikte, iki kere müdürlükten randevu istedi, vermediler. En sonunda eylem yaptık.”

Herhangi bir sendika üyesi olmayan memurların da eylem yapmayı istediğini söyleyen M.A. üç sendikanın birlikte harekete geçmesini sağlayan şeyin tabanın baskısı olduğunu vurguladı.

“Herkes bir şey yapmak istiyordu. Eylem sendikalı-sendikasız defterdarlık işçilerinin tepkisiyle, tamamen kendiliğinden gelişti diyebiliriz. İlk defa dairenin içinde alkışlarla, sloganlarla dolaştık. Yaklaşık 150 kişiydik. Yani çalışanların dörtte biri eylemdeydi.”

Afişe bile dayanamadılar

Eylemin ardından yaklaşık 50 çalışana, mesai saatlerinde gösteri yaptığı için soruşturma açıldı.

“Gelen tebligatlarda gerekçe olarak ‘mesai saatlerinde gösteri yapmak’ yazıyor. Ancak çeşitli Yargıtay kararları ve AB uyum yasaları gereği mesai saatleri içerisinde gösteri yapma hakkımız var.”

Çalışanların en temel hakkını kullanmasını hazmedemeyen müdürlerden biri, sendikaların ortak afişini yırtmış. Kamera görüntüsünü alan ve tutanak tutan sendikalı işçiler, müdür hakkında ‘sendikal eylemi engellemekten’ dava açmaya hazırlanıyor.

Olayı Sosyalist İşçi’ye aktaran M.A., Eyüp PTT Müdürü’nün aynı nedenden 6 ay 7 gün hapis cezası aldığını hatırlattı.

Sendikal faaliyeti engelleyene hapis

2013’te PTT’nin özelleştirilmesine karşı iş bırakma eylemi yapan çalışanlar, Eyüp PTT Merkez Müdürü Mustafa Yeşil tarafından ‘sicil notlarının düşürülmesiyle’ tehdit edilmişlerdi.

Haber-Sen’in açtığı dava sonucunda Mustafa Yeşil geçen Mart ayında, ‘sendikal faaliyeti engellemekten’ 6 yıl 7 gün hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul Defterdarlığı’nda işçilerin eyleme geçmesi için çok neden var. Performans kriterleri yasalaşmadan Defterdarlık’ta uygulanmaya başladı bile:

“Elektronik Belge Yönetimi Sistemi (EBYS) diye bir şey çıkardılar. Artık bütün evraklar bu sisteme kaydediliyor ve ay sonunda ne kadar evrak işlediğini sayıyorlar. Her ayın sonunda kaç tane evrak girdiğimize dair rakam isteniyor. Öyle bir rekabet hâli getirdi ki bu. Rekabetten daha fenası çalışanlar üzerinde çok stres yaratıyor. Çünkü altta kalan fırçayı yiyor. Özel şirkete dönüştürdüler. 10 ay önce turnike koydular. Giriş, çıkış, her şey sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. Geç kalınca mesaiden kesiyorlar.”

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol