ODTÜ Trafik Amirliği’nde çalışan taşeron işçiler, başta muvazaalı çalışma olmak üzere mobbing, baskı ve yıldırma gibi politikalara karşı bugün itibariyle rektörlük önünde fiili direnişe başladı. İşçiler herkesi kendileriyle dayanışmaya çağırıyor.
ODTÜ emekçilerinin yaptığı açıklama şöyle:
“Bizler, ODTÜ İç Hizmetler Müdürlüğü Trafik Amirliği’nde çalışan taşeron firma emekçileriyiz.12 Ocak Pazartesi günü itibariyle Rektörlük önünde direnişe başladık.
ODTÜ’de çalışan taşeron işçilerin yaşadığı sorunları biz de uzun süredir yaşıyoruz. En büyük sorunumuz muvazaalı çalışmadır. Kampüsün genelinde temizlik kadrosunda olup da bizim gibi muvazaalı çalışan birçok emekçi arkadaşımız var. Muvazaalı çalışmayı birçoğunuz bilmiyordur! Kısaca, hileli çalıştırma diyelim. Mesela temizlik işçisi kadrosunda işe alınıp evrakçılık, çaycılık, trafikçilik gibi birçok işlerin yaptırılmasıdır. Bilenleriniz vardır, Bakanlığın ve en son çıkan torba yasanın açıklamalarında muvazaalı durumda olup yargı yoluna başvuranların kadro ve tazminat alacaklarına dair birçok açıklama gazete ve televizyonlarda yer almıştı. Biz de bu bağlamda daha iyi maaş ve kadro alma imkanı için Kasım 2014 tarihinde 11 arkadaş olarak yargı yoluna başvurduk.
Durumumuzla ilgili, 9 Ocak Cuma günü Rektörlük’te Genel Sekreter Vekili Hami Bey, Genel Sekreter Yrd. Gülhan Hanım, İç Hizmetler Müdürü Mahmut Bey ve İç Hizmetler Şefi Orhan Bey ile bir görüşme yaptık. Uzun süredir var olan sorunumuzun çözümüne dair yapacakları çok şey var! Mesela, kadrolu trafikçilerde olduğu gibi, bizleri de “danışma ve yönlendirme personeli” ünvanıyla yine trafik biriminde çalıştırabilirler. Ama bunu yapmak yerine, bize söylenen şu: 11.01.2015 tarihinden itibaren bizleri trafikçi olarak çalıştıramayacaklarını, başka birimlere göndermek zorunda olduklarını kibar ve süslü kelimelerle anlattılar. Ayrıca, bizim yerimize özel güvenlikçileri trafik biriminde “danışma ve yönlendirme personeli” olarak çalıştırma planlarının olduğunu bizzat Mahmut Bey söyledi. İlgili yasalara göre özel güvenlikçilerin trafikçilik yapma yetkisi yoktur ve bu durum muvazaalıdır. Ne garip değil mi?
Bizler için bu karar bir sürgün ve yıldırma taktiğidir!
Neden mi?
ODTÜ’deki taşeron işçilerin sorunlarından ne kadar haberdarsınız bilmiyoruz ama uzun süredir yaşadıklarımızı size şöyle özetleyelim: Uzun süredir mobbing, baskı ve yıldırma politikalarıyla bizleri susturmaya, susmayınca da kibar adı “ekip” olan çöp toplama, buzlu yolları temizleme, bölümlerde eşya taşıma gibi işler yapan birime göndermeye çalıştılar. Trafik personeli olarak uzun süredir tüm bu sorunlara karşı mücadele ediyoruz. Bu nedenle Eylül’de çıkan torba yasadan sonra gasp edilen haklarımızı geri almak için ODTÜ’ye karşı dava açtık.
Bu süreçte bize en çok baskı yapan İç Hizmetler Müdürü’nün yönlendirmesiyle Rektörlüğün aldığı bu karar, kampüste muvazaalı çalışan yüzlerce taşeron işçi olmasına rağmen sadece bizlere yöneliktir. Neden? Çünkü sesimizi çıkarttığımız, ODTÜ’yle davalık olduğumuz için! Bizim üzerimizden diğer muvazaalı çalışan taşeron emekçilerine gözdağı vermeyi amaçlıyorlar!
ODTÜ’nün tüm emek dostlarına ve bileşenlerine bu haklı mücadelemizde dayanışma çağrısı yapıyoruz!”
ODTÜ Trafik Emekçileri
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.