Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi, üyelerine yönelik keyfi uygulamalara ve sürgünlere son verilmesini istedi.
Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi Kadın Sekreteri Gültan Ergün, çalıştığı İstanbul Üniversitesi'nde hak ettiği kadroyu alamadığı gibi, YÖK'e dayandırılarak sürgün edildi.
Eğitim Sen'den yapılan açıklama şöyleydi:
İstanbul Üniversitesi rektörlüğü göreve getirildiğinden beri, göreve getiriliş sürecindeki meşruiyet sıkıntısı yüzünden hayli alıngan ve güvensiz bir tutum sergilemektedir. Bunun sonucu olarak yerleşke sınırları içinde alışılmadık sayıda polis bulundurmakta, İstanbul Üniversitesi geleneğine ters olarak sadece dar bir siyasal-kültürel çevre içinden yöneticileri belirlemekte ve en önemlisi en sıradan hak arama çabalarında bile büyük bir isyanın emralerini gördüğüne vehmetmektedir. Dolayısıyla bugün İstanbul Üniversitesinde resmi kanalları kullanarak, dilekçe vererek basit bir kadro meselesindeki usulsüzlüğü takip etmek bile sorun haline gelmiştir.
Üniversitelerimizde hep bir sorun olagelen ve hiç bir zaman hakkaniyet ve liyakat ilkelerine, gereğince riayet edilmeden dağıtılan unvan, kadro ve dereceler sendikamızın hep mücadele ettiği bir konuyu teşkil eder. Şube kadın sekreterimiz Gültan Ergün’ün hakettiği dereceyi alması için çalıştığı birim rektörlük nezdinde gerekli resmi girişimlerde bulunmuş ama neredeyse bir yıla yakın bir sonuç alınamamıştır. Buraya kadar olan başka üniversitelerde de benzerlerini yaşadığımız bir sorundur, fakat sendikal sorumluluğunun da bir gereği olarak, şube kadın sekreterimiz gerek dilekçe vererek gerekse de bilgi edinme hakkı çerçevesinde konuyu kurcalamaya başladığında hayli alıngan yeni rektörlüğümüz şube kadın sekreterimize haddini bildirmek üzere, onu 13 b/4 maddesi uyarınca başka bir birime sürgün etmiştir.
2547 sayılı YÖK kanununun 13 b/4 maddesi rektörler tarafından fiilen bir sürgün maddesi olarak kullanılmaktadır. Sendikamız bu maddeye istinaden yapılan görev değişikliklerine karşı defalarca dava açmış ve yasadaki yetkinin had bildirmek için kullanılamayacağını defalarca ispat etmiştir. Bu sefer de farklı bir sonuç çıkmayacağına eminiz.
İstanbul Üniversitesi rektörlüğünün daha sakin bir idare anlayışına yönelmesi kendi yararına olur. Rektörlükteki üst düzey idari görevlilerin de idaredeki bu yanlış tutumu desteklemesi değil eleştirmesi gerekir. Sorumlulukları budur. Gerek Ankara’da gerekse İstanbul’da Eğitim Sen üniversite şube üye ve yöneticilerine yönelik son dönemde kamuoyuna yansıyan baskı girişimlerinin bir sonuç vermeyeceği açıktır. Üniversite idareleri bilim emekçilerinin hakkını arayanlarla uğraşmak yerine kendilerine çekidüzen vermelidir. Bu temelsiz girişimler tabii ki Eğitim Senlileri yıldırmaz...
Eğitimsen İstanbul 6 nolu Üniversiteler Şube Yürütme Kurulu