Antikapitalist Çalışanlar: Eğitim Sen’i büyütmek için tabandan birleşik mücadele vermeliyiz

08.12.2020 - 10:49

KESK'e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) son genel kurulunda yaşanan tartışmalar üzerine eleştiri ve değerlendirme.

İhtiyacımız olan sendikal yaklaşım, kutuplaştırıcı pratik ve söylemlerden uzak, tüm eğitim emekçilerinin ortak ekonomik-demokratik taleplerini merkezine alan, mücadeleci bir yaklaşımdır.

Eğitim Sen işçilerin örgütüdür. İşçi hareketini de sendikamızı da büyütecek olan tüm eğitim emekçilerinin aşağıdan birleşik mücadelesidir.

Kapitalizmin krizi devam ediyor. Yoksulluk, çevresel yıkımlar ve pandemi, insanları giderek daha zor koşullara sürüklüyor. Otoriter yönetimlere karşı kitlelerin tepkisi artıyor. 

Türkiye işçi sınıfı içine düştüğü yoksulluk, hayat pahalılığı, otoriterlik kıskacından çıkmak için en başta kamu çalışanları, pandemi koşullarında olabildiğince sokağa çıkmaya, hakları için mücadele etmeye çalışıyor.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 1989 işçi eylemlerinin arkasından gelişen kamu çalışanları hareketi sürecinde 1995’te kuruldu. KESK ve içindeki en büyük sendika olarak Eğitim-sen 1990’lı ve 2000’li yıllarda işçi hareketine önderlik ettiler. 2001 krizine karşı Türkiye tarihinde işçi sınıfının en büyük eylemi olan, devasa 1 Aralık eylemini örgütlediler.

Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye işçi sınıfının bölünmüşlüğü ve taban örgütlenmelerinin etkisizliği, KESK ve bağlı sendikaların yönetimlerinde çeşitli olumsuzluklara yol açıyor. Bu durumun ortadan kaldırılması için öncelikle yapılması gereken tabanda birleşik mücadeleyi örgütlemektir.

Eğitim emekçilerinin krizi artıyor

Eğitim emekçilerinin yaşamsal krizi gittikçe derinleşiyor, usulsüz işten çıkartmalar, kanunsuz KHK’lar, eğitimde sermaye ve piyasa odaklı özelleştirmeler hız kesmeden artıyor. 

Pandemi öncesinde en çok anadilde eğitim ve yoksullukla kendini gösteren, pandemi sürecinde ise uzaktan eğitime ulaşamamanın da eklenmesiyle gittikçe artan “eğitimde fırsat eşitsizliği”, milyonlarca öğrencinin ve öğretmenin sorunu olmaya devam ediyor. 

Gün geçtikçe bunalıma sürüklenen, çözümü intiharlarda bulan, geleceği elinden alınan ve sayıları iki milyona yaklaşan “ataması yapılmayan öğretmenler” bir dip dalga oluşturuyorlar. Özel okullarda ve dershanelerde öğretmenler sigortasız ve haftalık yüz liraya çalıştırılabiliyorlar. 

Eğitim Sen “koltuk kavgası” yapılacak yer olamaz

Eğitim Sen, yaklaşık 110 yıllık köklü bir geleneğe sahip olan işçi hareketinin ve eğitim emekçilerinin sesidir. Onların onurlu mücadelesinde en büyük destekçisi ve yoldaşıdır. Eğitim emekçilerinin mücadelesini sınıf bilinciyle yükseltmek için çalışır. 

Ancak son zamanlarda yapılan genel kurullarında “koltuk kavgaları” iyice ayyuka çıkmış halde. Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklar, tabanı değil sendika bürokrasisini güçlendirmektedir. Bütün bunların en önemli nedeni seçimlerde uygulanan “delege sistemi”dir.

Türkiye’de son yıllarda iyice kendini gösteren “sendika bürokrasisi” tüm iş kollarında, tabandakilerle yukarısı arasındaki çelişkileri gözler önüne sermiştir. 

Sendikal bürokrasiyi de, delege sistemini de istemiyoruz

Emekçiler huzur hakkı adı altında binlerce lira maaş alan sendika patronlarını da, az olsun ama bizimkilerden olsun diyenleri de istemiyor. Grupçuluklarını, mücadeleci sendika kültürünün önüne koyanları kabul etmiyor. 

Bizlere kendi koltuklarını, ideolojilerini, makam ve mevkilerini savunan değil “mücadeleyi örgütleyen, tabandan kopmamış, sendika bürokrasisini yıkmış, emekçilerin sorunlarına ideolojik değil sınıfsal gözle bakan, siyasi partilerin arka bahçesi olmayan” bir sendikal hareket gerekli.  

Grup çıkarlarını işçi hareketinin çıkarları önüne koyanları kabul etmiyoruz. Delege sistemini istemiyoruz. Her işyerinde sandıklar kurulmalı, doğrudan seçim yapılmalıdır.

Birleşirsek kazanabiliriz.

Antikapitalist Çalışanlar



Bültene kayıt ol