TÜPRAŞ'ta çalışan 4 bin 300 işçi, mola sürelerinin düşürülmesine, işbaşı saatlerinin erkene çekilmesine, yıllık izinlerinin gasp edilmesine karşı eylemlerini sürdürüyor.
TÜPRAŞ işçilerinin, Koç Holding’in pandemiyi fırsata dönüştürme, sömürüyü derinleştirme, sendika ve toplu sözleşme düzenini hiçe sayma girişimlerine karşı başlattıkları eylemler 1 haftadır devam ediyor.
TÜPRAŞ işvereni, 2 Aralık’ta işçilerin kazanılmış hakları olan mola saatlerini düşürüp, yıllık izin haklarını gasp etmek anlamına gelen yeni düzenlemelere gitti, mesai başlangıcını da sabah saat 07.00’ye çekti. İşçiler bu girişime tepki gösterdi, ilk gün mesaiye saat 08.00’de geldi, 06.00’da kalkan servislere binmedi.
Bir haftadır akşam vardiyasından çıkan işçiler alkışlarla kendi araçlarıyla evlerine dönerken, sabah servisleri boş kalmaya devam ediyor. Artı değer sömürüsünü büyütmek için dakika hesabı yapıp, kazanılmış hakları gasp etmeye çalışan, sendikal örgütlülüğü ve toplu sözleşme düzenini hiçe sayan TÜPRAŞ yönetimi, işçilerin bu tutumuna karşı tutanak tutarak yanıt vermeye kalkıştı. İşçiler bu duruma da tepki gösterdi ve tutanaklar imzalanmadı. İşyerlerinde dinlenme aralarında da eylemler devam ediyor.
Bu konuda İzmit, Kırıkkale, Aliağa ve Batman’da kitlesel basın açıklamaları gerçekleştirilerek, “TÜPRAŞ oldubittilerle yönetilemez” dendi.
Tüpraş toplu sözleşmesini Yüksek Hakem Kurulu belirlemişti
Tüpraş işçileri geçen yıl Haziran ayında toplu sözleşme görüşmelerinde işverenin dayatmalarını kabul etmemiş ve eylemlere başlamıştı. Ama işkolunda grev yasağı olduğu için sözleşme Yüksek Hakem Kurulunun önüne gitti ve YHK Temmuz ayında işverenin isteklerini kabul eden bir sözleşmeye imza attı. Koç Holding’in 3 yıllık sözleşme ve yüzde 6 zam dayatmaları Yüksek Hakem Kurulu tarafından kabul edildi. 2019 için yüzde 20 enflasyonun olduğu yerde TÜPRAŞ işçisinin payına düşen yüzde 6 zam oldu.
Patron, vardiya sisteminde değişiklik ve mazeret izinlerinin azaltılması ile ilgili dayatmalarını ise sözleşmeye sokamadı. Ama bu konulardaki inadından da vazgeçmedi. Bugün patronun ortaya koyduğu bu dayatma, toplu sözleşme maddelerine aykırı olduğu halde, epeycedir devam ettirdiği bir dayatma. İşçiler ise işverenin toplu sözleşmeyi hiçe sayan bu tutumuna karşı “yeter artık” diyerek eylemlere başladılar.