Sağlık ve eğitim işçileri diyor ki 'Zorunlu işler hariç tam kapanma!'

30.11.2020 - 13:01

Salgının yeniden hız kazanması üzerine sağlık ve eğitim işçileriyle konuştuk.

Konuştupumuz işçiler hükümetin işçilerden, emekçilerden ve sağlıktan yana tedbir almayıp sermayeyi kollamaya devam etmesi durumunda salgının şiddetinin artacağı uyarısını yapıyor.

Arzu Şenel Atmaca (SES): Sağlık hizmetleri kamusallaştırılmalıdır

Sağlık hizmetinin ticarileştirilmesinin, sağlık çalışanlarının kadrosuz-güvencesiz çalıştırılmasının ve sağlık eğitiminin yetersizliğinin sonuçlarını, toplum ve sağlık çalışanları olarak yaşıyoruz.

Kamusal hizmet olan sağlık hizmetleri sermayenin kâr hırsına terk edildi. Koruyucu sağlık hizmetlerinden vazgeçilip, tedavi edici sağlık hizmetlere öncelik verilmesi nedeniyle sağlık sistemi çöküşün eşiğine geldi. Az kişiye çok iş yaptırıp daha fazla kâr için kurulan sistem sağlık çalışanlarının tükenmişliğinin temel nedenidir.

Pandeminin daha yıkıcı sonuçlara neden olmaması için, sağlık hizmetine bütçeden ayrılan pay artırılmalı, sağlık çalışanlarının koşulları ve ücretleri iyileştirilmeli. Sağlık hizmeti tüm toplumu kapsayan kamusal bir hizmet olarak sunulmalıdır. 

Bir aile sağlığı hekimi: Hepimiz tükendik

Vaka sayılarında Mart-Nisan aylarına göre en az 10 kat artış var. Önceleri, haftada 2-3 vakayla karşılaşırdım, şimdi 30’dan aşağı düşmüyor. Dört bin kişilik listem var. Demek ki, her hafta insanların binde 8’i hasta oluyor. Böyle sürerse, bir yıl içinde İstanbul’un yarısı hasta olacak. 

Şimdiden sağlık sistemi iflas etmeye başladı, hastalara yetişemiyoruz. Doğrudan korona ile ilgili servislerin olduğu hastanelere yönlendiriyoruz. Çoğunlukla telefonla teşhis koyup, hastanelere yönlendiriyoruz. Ama aile hekimliği binasına gelenler de oluyor. 

Ben koronaya yakalanmadım ama merkezimizde çalışan 18 kişiden 3’ü enfekte oldu. Test için aradığımızda eleman olmadığını söylediler. Test konusu en büyük problem. Test sorunu büyürse vatandaş kendisini güvende hissedemez.

Hepimiz tükendik. Normal poliklinikler, aşılar, izlem görevleri, rapor işlemleri ve artarak devam eden telefon görüşmelerimiz var. Hükümetin salgınla mücadelesini eleştiriyorum. Virüs tamamen yok olmadan, normal hayata dönülmesi kararını verdi. Okulları, camileri açtı, her türlü kapalı salon toplantısına izin verdi, işyerlerini ise hiç kapatmadı. Virüsün yayılmasını sağlayan en temel etken kapalı ortamlar. İnsanların kapalı ortamlarda bulunması engellenmeden, virüsün yayılması durdurulamaz. Aile Sağlık Merkezlerinin fiziki yapılarının acilen değiştirilmesi gerekir. Hastalar, çocuklar, personel için ayrı girişler, farklı bekleme salonları olmalı.

İzmir’den bir sağlık çalışanı: Enfekte olan sağlık çalışanı sayısı artıyor

Vakalardaki artış endişe verici boyutlara ulaştı. Hastanelerdeki yoğunluk da arttı. Test kuyrukları uzadı. Yoğun bakım yatakları doldu ve orada da sıralar olmaya başladı. Evde olan hastaların ve temaslıların takibi, ilaç temini gibi işlerde de yoğunluk arttı. Sekiz aydır yoğun bir şekilde çalışan bizler artık tükenme noktasına geldik. Sekiz aydır fazla mesai yapmamıza, tehlikeli ve stresli bir iş yapıyor olmamıza, sevdiklerimize hastalığı bulaştırmamaya çalışmamıza rağmen yıllık izinlerimizi dahi doğru düzgün kullanamadık. Enfekte olan sağlık çalışanı sayısı artıyor. Neredeyse hasta hasta çalıştırılmaya devam ediyoruz. Bazı arkadaşlarımız dayanamayıp intihar ediyor. Aşıları beklemeden acil kalıcı adımlar atılmalı. Zorunlu işler hariç 3-4 haftalık tam kapanma ve sonrasında sıkı bir hastalık takibi gerekiyor. Yoksa çok acılı bir dönem yaşayacağız. 

Şafak Ayhan (Eğitim Sen): Anaokulu öğretmenleri bakıcı değil öğretmendir’

Salgın artık kontrolden çıktı ve özellikle gerekli tedbirler alınmadan açılan okullar bulaş merkezi haline geldi. Binlerce öğretmen ve öğrenci, taşıyıcı veya hasta. Uzaktan eğitimle fırsat eşitsizliği iyice derinleşiyor. Milyonlarca öğrenci bilgisayar, tablet, cep telefonu ve interneti olmadığı için uzaktan eğitime katılamıyor. Öğretmenler MEB’in tüm iş bilmezliğinin ceremesini çekiyor. Sabah 08.30 ‘dan akşam 20.00 ‘a kadar bilgisayar başında öğretmen ve öğrenci birbirlerine ulaşamaya çalışıyor. Mesai kavramı tamamen ortadan kalktı, esnek, belirsiz süreli ve hafta sonu çalışma öğretmenlere dayatılıyor. Anaokulları patronların isteği doğrultusunda yüz yüze eğitime devam ediyor. Bu çifte standartta son verilmeli ‘’Anaokulu öğretmenleri bakıcı değil öğretmendir’’. MEB yüz yüze eğitime geçmek için tüm gerekenleri acilen yapmalıdır. Uzaktan eğitim sürecindeyse öğrencilere tüm materyaller ve ücretsiz internet sağlanmalıdır. Fırsat eşitliğinin yok olduğu bu ortamda sınavlar iptal edilmelidir.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol