Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), iktidar tarafından meclise sunulan torba yasa teklifini eleştiren bir açıklama yayınladı
"Pandemi Koşullarında İSG’NİN Kamuda 3 Yıl Daha Ertelenmesi Kabul Edilemez!" başlıklı KESK açıklamasında, İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın (İSG) kapsamının dar bırakılmasına dikkat çekerek, salgın koşullarında çalışan milyonlarca işçinin acil talebinin hükümet tarafından bir kez daha ertelendiği vurgulanıyor.
İktidar tarafından 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası hakkında KESK Yürütme Kurulu, şunları söylüyor:
"Milyonlarca kamu emekçisi ve işçi sekiz yıldır mahrum bırakıldıkları İSG’ye 1 Temmuz 2020 tarihi itibari ile kavuşmayı beklerken iki gün önce TBMM’ye sunulan yasa teklifi tepkiyle karşılanmıştır. Çünkü AKP milletvekillerince TBMM’ye verilen “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” adlı teklifle yeni bir erteleme daha gündeme getirilmek istenmektedir.
Son ertelemenin bittiği 01 Temmuz tarihinden tam 14 gün sonra parlamentoya sunulan söz konusu teklifin 8. Maddesi ile milyonlarca kamu emekçisine ve işçiye “3 yıl daha bekleyin” denilmektedir.
Üstelik madde gerekçesinde “Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle eğitimlerin aksaması ve ilgili sınavların gerçekleştirilememesinden kaynaklı olarak oluşacak uzman ve hekim açıklarını önlemek adına İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmün yürürlüğünün ötelenmesi amaçlanmaktadır” denilerek milyonlarca çalışan ile dalga geçilmektedir.
Oysa pandemi koşulları tehlikeli ve çok tehlikeli sınıflarda aylardır gecelerini gündüzlerine katarak fedakârca çalışan sağlık emekçileri başta olmak üzere tüm kamu emekçilerinin İSG’ye olan ihtiyacını çok daha yakıcı hale getirmiştir. Dolayısıyla her İSG ertelemesinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi açığı gerekçesinin ardına saklananların sekiz yılda çözemedikleri sorunun sebebi olarak 5 aydır süren pandemiyi göstermelerini kabul etmek mümkün değildir.
Öte yandan mevut 6331 sayılı yasanın tek sorunu elbette ki yıllardır kapsama alınacak çalışanlara ilişkin yapılan ertelemelerden ibaret değildir.
6331 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden bugüne geçen sekiz yılda özelleştirme, sendikasızlaştırma, kayıt dışı çalıştırma, taşeronlaştırma, esnek çalışma gibi emek düşmanı politikalarla ucuz ve güvencesiz emek üzerinden üretim yapmaya dayalı sistemin daha da güçlendirilmesi İSG alanında yaşanan sorunları da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
Sekiz yıl boyunca 6331 sayılı yasada yapılan her değişiklikte İSG’yi bir maliyet olarak gören işverenlerin çıkarları temel alınmıştır. Buna karşın söz konusu yasanın İSG’yi bir kamu hizmeti olmaktan çıkarıp piyasalaştıran, denetimsizliği artıran, cezasızlığı besleyen, sorumluluğu işverene bağlı çalışmak zorunda bırakılan iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimine yıkan düzenlemeleri başta olmak üzere emek düşmanı hiçbir düzenlemeden geri adım atılmamıştır. Dolayısıyla yıllardır çalışanların sağlığının ve güvenliğinin değil, sermayenin-patronların çıkarlarının temel alınması Türkiye’yi iş kazalarının kitlesel iş cinayetleri boyutlarına dönüştüğü bir ülke haline getirmiştir.
"KESK olarak öncelikle iktidarı dünyayı saran pandemi koşullarında milyonlarca kamu emekçisinin ve işçinin sağlığını ve güvenliğini göz göre göre tehlikeye atan, iş kazalarına davetiye çıkaran yasa teklifini derhal geri çekmeye, çalışanları daha fazla korumasız hale getiren politikalara son vermeye çağırıyoruz.
İSG sorunlarını çözmekten, iş cinayetlerini ve meslek hastalıklarını durdurmaktan uzak 6331 sayılı yasa yerine konfederasyonların, sendikaların, emek ve meslek örgütlerinin katılımı ile çalışanların ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeni bir mevzuat ve yasa yapım sürecinin başlatması için ilgili tüm tarafları göreve davet ediyoruz."