İktidar daima patronlardan yana

07.06.2020 - 09:47

Kriz anlarında bizi yönetenlerin kimden yana olduğu çok daha net görülebiliyor.

AKP-MHP ittifakı, koronavirüs salgını başladığından beri yaptığı tüm hamlelerle, işçi sınıfını değil sermayedarları gözettiğini bir kez daha ortaya koydu.

Türkiye ekonomisi, zaten 2018 yılının ortasında başlayan ekonomik krizle birlikte oldukça kırılgan hâldeydi. Sıcak para akışını sağlayacak tedbirler alınamadıkça işler kötüye gidiyordu. Ocak ayı ortalarında 5.86 civarında olan Dolar/TL kuru, Şubat ayının sonlarıyla birlikte hızla yükselmeye başlamıştı. Pandeminin etkisiyle bu durum tavan yaptı, dolar 7.24 TL’yi gördü. Hükümet de “ekonomiyi kurtarma” adı altında patronlardan yana uygulamaları hayata geçirdi.

“Evde kal”ınamadı

Açıklanan ilk 100 milyar TL’lik tedbir paketinin en az %90’ı sermaye sahiplerini korumaya yönelikti. İşçilerin yarıya yakını, resmi olarak yürütülen “Evde Kal” kampanyalarına rağmen çalışmaya devam ettirildi. Sadece hayatın devam etmesi için gerekli olan sektörler değil, milyonlarca işçi işe gitmeye devam etti. Gerekli tedbirler alınmadı. Bu yüzden, işçiler arasında koronavirüs görülme oranı, tüm toplumun 3,2 katı oldu.

Bunun yanı sıra, işçilere gerekli destekler de verilmedi. 4,5 milyon işçiye, pandeminin ilk iki ayında toplam 1300’er lira destek verildi. Ücretsiz izne çıkarılan 900 bin işçiye ise bu iki ayda sadece 500’er lira verildi. Toplam işçi sayısının 20 milyon olduğu düşünülürse, emekçilerin neredeyse dörtte üçü bu süreci hiçbir destek almadan geçirdi. Bunun yanı sıra birçok sektörde hak kaybı yaşayan, sigortası ödenmemeye başlayan işçiler var. Bunlara itiraz gündeme geldiğinde ise “iş bırakma yasağı” gibi uygulamalar devreye konuldu.

İşsizlik arttı

İşsizlik ise çok daha büyük bir problem. Salgın sürecinde bir milyon kişi daha işsiz kaldı. Toplam işsiz sayısının 10 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Eğer ekonomideki mevcut gidişat devam ederse, bu sayının 15 milyonu bulabileceği söyleniyor. Berat Albayrak’ın “iki milyon iş yaratma” planları suya düştü. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde, 82 milyonluk Türkiye toplumunda çok geniş bir kesim işsizlik tehdidiyle boğuşuyor.

“Yeni normal” adı altında işyerleri Mayıs ayı başından itibaren kademeli olarak açılmaya başlandı. Halk sağlığını gözetiyormuş gibi lanse edilen önlemler arasında deniz kıyılarına veya parklara yönelik yasaklar kısmi olarak devam ettirilirken, daha tehlikeli yerler olan AVM’ler “ekonomi” adına açıldı.

Patronlar da krizin üstesinden gelmek için planlar yapıyor. MESS, işçilere elektronik çip takılmasını öneriyor. MÜSİAD ise işçilerin toplumdan yalıtılacağı çalışma kampları istiyor. Hükümetin uygulamaları ise çalışma hayatının sömürü ekseninde sürdürülmesinin planlandığını gösteriyor. Tayyip Erdoğan, koronavirüs tedbirlerini açıkladığı ilk toplantıda TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na “Neşen yerinde” demişti. Bunun bir espri olmadığı ilerleyen aylarda görüldü. İşçiler yoksullukla boğuşurken Koç Holding, 2020’nin ilk çeyreğinde kârını %345 artırdı.

Ozan Tekin

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol