Kapitalizme karşı mücadelede sendikalar önemli bir güce sahip.
Patronlar karşısında tek tek başarı şansı bulunmayan işçiler, kolektif mücadelenin ürünü olan sendikaların bir parçası olmak zorunda. Yaşamımızı, ücretlerimizi, çalışma koşullarımızı patronların iki dudağı arasından çıkartmanın tek yolu sendikalı olmak.
Salgının ve krizin faturasının işçi sınıfına çıkarıldığı koşullarda sendikalar kapitalizme ve virüse karşı işçi sınıfının en etkili antikorları. Bugün milyonlarca işçi işten atılırken, milyonlarcası da ölümüne çalıştırılmakta. Kaynakları salgınla mücadelede seferber etmek yerine, sermayeye aktaran iktidar ve patronların karşına örgütlenerek çıkmak tek kurtuluş yolu.
Nitekim, salgın günlerinde işçi sınıfının merkezi rolü belirginleşirken, sendikal örgütlenmenin ne kadar önemli olduğu da anlaşılmaya başlandı. Patronlar iktidardan güç alıyor, küstahlaşıyor ve işçileri sefalet ücretiyle, ölümle burun buruna çalıştırıyor. Öte yandan bu koşullar sendikaların güçlenmesi için fırsatlar da sunuyor. Sendikaların yaptığı açıklamalar, meslek örgütlerinin salgın takibi, DİSK’in hazırladığı salgın raporları, Eğitim-Sen’in ısrarla dayanışma örgütlemeye çalışması kamuoyu tarafından dikkatle izleniyor.
Sendikalar yan yana gelmeli
İşçi sınıfının ve toplumun emekçi kesimlerinin baktığı koşullarda sendikalar 1 Mayıs’ı fırsata çevirebilirlerdi. 1 Mayıs 2020 karantina koşullarının bitirilmesine de yol açacak, krizin ve salgının faturasını patronlara çıkaracak büyük bir mücadelenin başlangıcı olabilirdi. DİSK, KESK, Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen ortak bir açıklama yapıp, kazanana kadar genel grevle sonuçlanacak fiili bir mücadele çağrısı yapabilirlerdi. Karantina koşullarında kalabalıklar halinde olmasa bile işyerlerinde, şehrin çeşitli merkezlerinde işçilerin bir araya gelmesi sağlanabilir. Her iş yeri, her sokak, her meydan, işçi kitlelerin taleplerini haykırdığı büyük bir meydan okumaya dönüşebilirdi.
Ne yazık ki, konfederasyonlar faaliyetlerinin yasaklandığı, işçilerin yaşamlarının umursanmadığı koşullarda bile bir araya gelmediler. Basın açıklamalarıyla yetindiler. Oysa işçiler hemen her şehirde, işyerlerinde ve çeşitli merkezlerde 1 Mayıs’tan üç gün önce eylemler yapmaya başladılar. “İşten atmalar yasaklansın”, “Ücretsiz izne hayır, herkese ücretli izin”, “Çalışması zorunlu olan işyerleri dışında tüm çalışma durdurulsun”, “Ölmek istemiyoruz” taleplerini dile getirdiler. Bu gösterilerde kendi güvenliklerini sağlayabileceklerini de gösterdiler. Eylemler iş yeri merkezli yeni bir mücadelenin başlayabileceğini gösterdi. Sendikaların yeniden güçlenmesi için yapılması gerekenlerin başında tek tek işyerlerinde ortaya çıkan mücadeleleri desteklemek ve birleştirmek geliyor.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)