KESK'ten Kovid-19 raporu

28.04.2020 - 08:56

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), salgının etkileri ve acil talepler üzerine bir rapor yayınladı.

KESK'in Kovid-19 raporunda öne çıkanlar:

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) korona virüsü salgını nedeniyle “uluslararası kamu sağlığı acil durumu” ilan ettiği 31 Ocak 2020 tarihinden bu yana dünyada resmi rakamlara göre yaklaşık 3 milyon insan salgına yakalandı. Yine resmi rakamlara göre dünyada şu ana kadar 200.000’i aşkın insan yaşamını yitirdi. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan resmi verilere göre 26 Nisan 2020 tarihi itibariyle toplam vaka sayısı 110.130, toplam ölen insanlarımızın sayısı 2.805 olmuştur. Kaygı verici olan ise resmi açıklamaların aksine salgının yaygınlaşma hızının kayda değer bir düşüş göstermemesidir. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu hafta sonları verileri yatay bir seyir izlerken hafta içi verilerinde yeniden yükselişler olabilmektedir.

Konfederasyonumuz bünyesinde oluşturulan İl Salgın İzleme Kurullarından gelen raporlar incelediğinde işyerlerinde ciddi sıkıntıların yaşanmaya devam ettiğine şahit oluyoruz. Bunlardan bazılarını genel başlıklar halinde sıralarsak;

• El hijyeni malzemelerinin işyerlerinin görünür ve ulaşılabilir yerlerine asılmasında, boşaldıklarında doldurulmalarında sıkıntılar yaşanmaktadır.

• İşyerlerinde kullanılan hijyen malzemelerinin işi bittiğinde atılmaları için yeterince kapaklı çöp kovaları bulunmamaktadır.

• İşyerlerinde personele yönelik genel tarama yapılmamaktadır.

• Servislerin dezenfekte edilmeleri ve sosyal mesafe kuralına uygun sayıda çalışan bindirilmesi hususları başta olmak üzere olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

• İşyerlerinin temiz ve hijyenik olmasını sağlamaya yönelik bilgilendirmeler, işçi sağlığı ve güvenliği çalışmaları oldukça yetersizdir.

• Özellikle PTT’ye bağlı işyerlerinde yeterli sayıda koruyucu malzeme ve dezenfektan verilmemekte, dönüşümlü çalışma saatlerine uyulmamakta, taşeron çalışan emekçilerin talepleri dikkate alınmamakta, gönderi adet sayısı için baskı yapılmaktadır.

• Mersin Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında çalışmaların durdurulmaması salgının her an bir atak yapması tehdidini doğurmaktadır. 6000 üzerinde kişinin çalışması, zaman zaman 200-300 kişinin aynı anda giriş çıkış yapması, şantiyelerin yerleşim yerlerinin içinde bulunması, yabancı uyrukluların daha çok Silifke ilçesinde kalmaları, işçilerin kaldığı yerlerin koğuş tipi olması salgının Mersin geneline yayılmasına zemin hazırlamaktadır.

• Ülke genelinde olduğu gibi işyerlerinde de maske temini konusunda yaşanan sıkıntılar devam etmektedir.

• ASM’lerdeki (Aile Sağlık Merkezi) sağlık emekçilerine yeterince KKD (kişisel koruyucu donanım) verilmemekte, gerekçe olarak “ASM’ler ihtiyaçlarını kendileri karşılamak zorunda“ denmektedir.

• İl Pandemi Kurullarına, İSİG ve Enfeksiyon Komitelerine sendika temsilcileri dahil edilmemektedir.

• Ekipmanların kişiye özgü olmaması nedeniyle tam koruyucu özelliği zayıf kalmaktadır.

• Ekipman eksikliği, fiziki alan uygunsuzluğu nedeniyle triaj yapılmasında (bireyleri o anki durumlarının aciliyetine göre sınıflandırıp müdahale aciliyetlerine göre sıraya koyma yöntemi) sorunlar yaşanmaktadır.

• Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) randevu sisteminin olmaması nedeniyle bazı zaman dilimlerinde sosyal mesafeyi ihmal edecek yoğunluk yaşanmaktadır. Semptom görülen riskli hastalar ayrı yerde muayene edilememektedir. Yaşanan bu sıkıntıya rağmen ASM’lerde çalışan sağlık personeline yönelik genel tanı testleri yapılmamaktadır.

• ASM çalışanlarının ücreti aktif gün üzerinden hesaplanmaktadır. Covid 19 pozitifliği veya semptomların görülmesi nedeniyle evde izole kalma durumunda, ücretleri kesintiye uğramaktadır.

• Kronik hastalığı olan sağlık çalışanları çalışmaya devam etmek zorunda bırakılmaktadır.

• Raporlu ilaçların eczaneler tarafından bir aylık verilmesi nedeniyle hastalar üç aylık ilaçlarını almak için hekime başvurmaya devam etmek durumunda kalmaktadır.

• Salgın döneminde dahi performans dayatması devam ettiğinden performans kriterlerinden olan aşı takibi, gebe takibi, bebek ve çocuk takibi gibi kriterler tamamlanamamaktadır.

• Sağlık işkolunda hizmetin azaldığı bölümlerdeki personel, yeteri düzeyde uyum eğitimi verilmeden riskli servislere kaydırılmakta, bir gün içinde birden fazla bölüm değiştirecek şekilde sözlü görevlendirmeler yapılmaktadır.

• EBA’nın puan sistemi ödev oluşturma canlı ders vb. konuları eğitim emekçilerine yönelik baskıya dönüşmüş durumdadır. İktidar salgını bu alanda da fırsata çevirerek puan sistemi ile performans sistemini tümüyle yerleşik hale getirmek istemektedir.

• MEB’e bağlı ilkokul, ortaokul ve liselerin tatil edilmesiyle bu okullarda görevli öğretmenler idari izinli sayılırken, MEB’e bağlı il – ilçe teşkilatlarında görevli personel ile okullardaki idari kadro ve diğer kamu kurumlarına bağlı tüm birimler enfekte olma riski altında çalışmaya devam etmektedir.

• Rehber öğretmenler, özellikle İstanbul’da, uzmanlık alanlarına, aldıkları eğitime ve mesleki deneyimlerine uygun olmayan işlerde görevlendirilmektedir.

• Salgın döneminde kapalı olması gereken meslek liseleri açık tutulmakta, kimi malzemelerin üretimi devam etmektedir. İl, ilçe eğitim yöneticileri okul müdürlerini, okul müdürleri de öğretmenleri çalışmaya zorlamaktadır.

• Bazı üniversitelerde çalışanların işe geliş ve gidişlerinde koronavirüs tehdidine maruz kalma risklerini sınırlamak için servis hizmeti verilmemekte, toplu ulaşım araçları da kampüs içerisine girememektedir.

• Yük trenlerinin çalıştırılmaya devam ettirilmesi nedeniyle, yük trenlerinin hazırlanması ve onlarda görev alan personelin işe gidiş gelişlerinde, koruyucu malzeme ve dezenfektan verilmesinde sıkıntılar yaşanmaktadır. Öte yandan demiryolunda, İran sınırında ve limanlarda taşımacılığa devam edilmesi salgının yayılması riskini yükseltmektedir.

Yukarıdaki ve daha birçok sorunun çözümüne yönelik olarak bağlı sendikalarımızın tümü örgütlü oldukları hizmet kollarında gerek müdürlükler ve gerekse Bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunmakta, sorunların çözümü için çaba harcamakta ve kamuoyuna, emekçilere yönelik bilgilendirmelerde bulunmaktadırlar. Ancak iktidar salgında dahi diyaloğa açık olmadığı gibi süreci tek başına götürmek istemektedir.

KESK olarak Covid-19 salgın sürecinin en başından beri salgınla etkili mücadele için alınması gereken önlemlerle ilgili kamu gücünü kullananlara çağrılarda bulunduk, palyatif önlemler değil, kalıcı ve emekçileri, halk sağlığını korumayı odağına alan bir mücadele programının öneminin altını çizdik. Önerilerimizi bir kez daha sıralıyoruz:

• Salgınla mücadelede zorunlu hizmet ve mal üretimi dışında bütün çalışma durdurulmalı, bu alanlar dışındaki tüm çalışanlara ücretli izin verilmelidir. Zorunlu alanlarda çalışanların dönüşümlü ve dinlenerek çalışması sağlanmalı, koruyucu ekipman başta olmak üzere sağlık tedbirleri alınmalıdır.

• İş yerlerinde, Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterleri dikkate alınarak salgınla mücadelede alınması gereken önlemler, kurum amirlerinin inisiyatifine bırakılmadan bir standarda kavuşturulmalı, denetimi sağlanmalıdır.

• Çalışmanın devam ettiği kamu kurum ve kuruluşlarında işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından düzenli olarak risk analizi yapılmalı, bulunmayan kurumlarda acilen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kurulları oluşturulmalıdır.

• İşçilerin en temel haklarını ortadan kaldıracak ücretsiz izin ve sefalet ödeneği uygulamasından vazgeçilmelidir.

• 15 Mart tarihi esas alınarak, hiçbir koşul aranmaksızın işten çıkarılması yasaklanan tüm işçilere asgari ücretten az olmamak kaydıyla kısa çalışma ödeneği ve daha önce işten çıkarılan tüm işsizlere işsizlik sigortası ödeneği verilmeli, işçilerin talepleri karşılanmalıdır. İşsizlik sigortası fonundaki 131,6 milyar TL işçiler için kullanılmalıdır.

• Belediyelerin salgınla mücadelede yürüttüğü faaliyetlerin yasaklanmasından vazgeçilmeli, salgın koşullarında halkın sağlığının korunması ve salgınla etkili mücadele edilmesi için yerel yönetimler tarafından sunulan zorunlu kamusal hizmetlerin aksamadan ve gerekli sağlık önlemleri alınarak sunulması sağlanmalıdır.

• Artan maliyetlerin karşılanması için genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere ayrılan pay, en az 6 ay boyunca ilgili belediyenin nüfusuna orantılı bir şekilde %20-50 arasında arttırılmalı ve bu paylardan hiçbir kesinti yapılmamalıdır.

• Varlık Fonu derhal lağvedilmeli, kamu kaynakları halk sağlığının, emekçilerin haklarının korunması ve geliştirilmesi, kayıt dışı çalıştırılanlar, işsizler, evsizler, göçmenler başta herkese gelir güvencesi sağlanması için kullanılmalıdır.

• Tüm vergi yükünün emeğiyle geçinenlerin sırtına yıkılmasından vazgeçilmeli, servet vergilendirilmelidir.

• Salgınla mücadelede en ön safta yer alan sağlık çalışanlarının talepleri karşılanmalıdır, personel sayısı güvenceli çalışma koşulları sağlanarak arttırılmalı, KHK ile işinden edilen, güvenlik soruşturması nedeniyle bekletilen tüm sağlık emekçileri acilen göreve başlatılmalıdır.

• Kamu-özel fark etmeksizin çalışan tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi sağlanmalıdır; kadına yönelik şiddette yaşanan artışa karşı gerekli tedbirler alınmalı, 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi etkili bir şekilde uygulanmalı; sığınma evleri arttırılmalıdır.

• Sadece Sağlık Bakanlığı değil diğer Bakanlıklar ve bağlı kurumları da covid 19’a ilişkin kendilerindeki durumu açıklayan düzenli raporlar sunmalıdır



Bültene kayıt ol