Koronavirüs yayılmaya devam ediyor Hasta sayısı 100 bini, ölüm sayısı 2 bin altı yüzü geçti. Ekonomi 1 aydır yarı zamanlı çalışıyor. Sanayide kapasite kullanım oranı da yüzde 61’e indi.
Uluslararası finans kuruluşları, Türkiye ekonomisinin 2020'de yüzde 5 küçüleceğini öngörüyorlar ki bu muhtemelen iyimser bir senaryo.
Özellikle şimdiden 12 milyona yaklaşan işsiz için devletin parasal desteği çok kısıtlı kaldı. Bu da işsizler arasında önemli bir geçim sorunu yaratıyor.
Yönetenlerin tercihi
Kovid-19 salgını ile başedebilmek için uygulanan eve kapanma önlemleri tüm dünyada ve Türkiye’de birçok mal ve hizmete talebi hızla düşürdü. Ekonomide hem talep hem de arz yönlü önemli bir düşüş yaşanıyor. Bu kanamanın durdurulması, salgının kontrol altına alınma başarısı ile bağlantılı. Birçok ülke ekonomideki bedelini göze alarak “tam karantina” uyguluyor ve bu yolla salgının ömrünü kısaltmaya çalışıyor. Ama aralarında Türkiye’nin de olduğu diğer bazı ülkeler, özellikle işyerlerini açık tutarak karantinada kararlı bir çizgi izlemediği için, salgının kontrol altına alınma süresi uzuyor, ekonominin normale dönme ihtimali de azalıyor.
Bozulan ekonomik dengeler
Salgının başladığı ve yükseldiği Mart-Nisan aylarında kredi kartı harcamaları, ihracat, vergi gelirleri, uçak yolculukları gibi birçok alanda yüzde 30 ile yüzde 50’yi bulan sert daralmalar görüldü. Havacılık, turizm, yeme-içme gibi birçok sektörde önemli küçülmeler gözlendi. İçişleri Bakanlığı 300 bine yakın işyerinin faaliyetini durdurdu. Yaklaşık 3 milyon çalışanın iş yaşamına katılması yasaklandı. Bütün bunlar, hem tüketimi hem üretimi önemli ölçüde azalttı.
Ekonomik çöküşün ömrü ve çapı konusundaki tahminler, salgının ömrü ile ilgili belirsizlikten dolayı henüz netleşmedi.
IMF, dünya için yüzde 3, Avrupa Birliği için yüzde 7,5 küçülme öngörürken, Türkiye için yüzde 5 dolayında bir küçülme tahmininde bulundu. Ancak bu tahmin çok iyimser bulunuyor ve 2020’de Türkiye milli gelirinde yıllık küçülmenin yüzde 15-20’leri bulabileceği söyleniyor.
Kitlesel işsizlik
GSYH’nin küçülmesi konusunda tahminler güç ama işsizlik verileri daha yakından izlenebiliyor. Türkiye 2020 yılına yüzde 14 işsizlik oranı ve 4,5 milyon işsiz stoku ile girdi. Ayrıca 2,5 milyon kişi iş bulma ümidi olmadığı için iş aramıyordu, ama gerçekte işsizdi.
Salgın nedeniyle kapatılan işyerlerinden 1,5 milyon kişi, sokağa çıkması yasaklanan yaş gruplarından 1,5 milyon kişi ve daralan işyerlerinden ücretsiz izne çıkarılan 2 milyon kişi ile birlikte yaklaşık 12 milyon insan işsiz kalmış durumda.
Hükümet bu insanların çok azına dokunulabilmiş durumda. İşsizlik Sigortası, kısa çalışma ödemesi ve yeni çıkarılan ücretsiz izinlilere günlük 39 TL’lik ödemenin dışında, işini kaybedenler sahipsiz ve herhangi bir sosyal devlet korumasından mahrum durumda. Söz konusu ödemeler ise muhtemelen 3 milyon civarında işsiz için geçerli olacak, geriye kalan 9 milyon işsiz aç kalmaya devam edecek.
Salgınla daha etkili mücadele için zorunlu çalışması gereken işler dışında tam karantina koşullarının uygulanması şart. Ama bunun için de evinde oturmasını istediğimiz tüm insanlara devlet tarafından koşulsuz gelir desteği sağlanması gerekir. Bu yapılmadıkça, salgının ömrü uzayacak ve fatura tüm toplum için daha da ağırlaşacaktır. Hükümet ise, gelir desteği sağlamak yerine, tek seferlik 1000 TL ödeme ve kredi verme seçeneklerini uyguluyor. 1000 TL’lik ödemelerin kimlere hangi koşullarla yapıldığı belli değil. Krediler ise geri ödenmesi gereken paralar, ne zaman nasıl ödenecek.
'Açlıktan öleceğimize, virüsten ölürüz' diyen kitleler giderek dünyada çoğalıyor. Kapitalistlerin, virüs salgınını fırsata çevirmelerine, salgının faturasını emekçilerin sırtına yükleme girişimlerine karşı çıkalım.
Faruk Sevim