Türkiye’de on binlerce işyerinde üretim ve çalışma hayatı devam ediyor. Her gün milyonlarca işçi yola çıkıyor, işyerlerine gidiyor, çalışıyor.
En az 11 milyon kişi tam veya yarı zamanlı çalışmak üzere dışarı çıkmak zorunda kalıyor. 4.3 milyon kişi evden çalışıyor. 7.5 milyon kişi ücretli veya ücretsiz izne çıkarılmış durumda. Ayrıca en az 4,5 milyon resmi işsiz, 2,5 milyon iş bulma umudu olmadığı için evde oturan, 4,5 milyon da tarım sektöründe kendi işini yapan insan var.
Üretime devam edildiği için salgın yayılıyor
Türkiye’de salgının dördüncü haftasında, 'üretmeye mecburuz' anlayışıyla işyerlerinde çalışmanın durdurulmaması pek çok işyerinde çok sayıda işçinin hastalanmasına, salgının yayılmasına sebep oluyor.
Her gün fabrikalardan hastalanan, temaslı olan, işi bırakmak isteyen, buna rağmen zorla çalıştırılan işçilerin haberlerini alıyoruz.
Herkese ‘Evde kal’ çağrısı yapılır, çeşitli gruplara sıkı kurallar ve yasaklar getirilirken emekçiler montaj hatlarında, üretim bantlarında dip dibe çalışmaya zorlanıyor.
İşçiler işyerlerine gidiş gelişlerinde fiziksel mesafe korunamıyor. Servisler ve toplu taşıma araçları bulaş yolu olarak büyük risk teşkil ediyor.
İşçilere yoksullara mali destek sağlanmıyor
Hükümet, emekçilere evde kalması için yeterli mali destek sağlamamaya devam ediyor.
Son olarak gündeme gelen “ücretsiz izne çıkarılanlara günlük 39 lira verilmesi” ile ilgili yasa tasarısı işçiler için yetersiz olmasının yanı sıra pek çok başka olumsuzluk da taşıyor.
İşçilere ekonomik nedenlerle ücretsiz izin verilmesi yasaya giriyor, şimdiye kadar ücretsiz izin bu şekliyle yasada yoktu.
Kısa çalışma ödeneğine 2 milyon işçi için başvuru yapıldı, ama 700 bin işçi hak kazanabildi, çünkü şirketlerin vergi, sigorta borçları işçilere kısa çalışma ödenmesine engel. Zaten ücretsiz izin yolu açılınca, artık patronlar kısa çalışmaya başvurmazlar.
Kısa çalışmada işçinin eline geçen para, ücretsiz izinde verilecek paranın en az iki katı. Devlet ücretsiz izin ödemesi ile işçilere daha az para vermiş olacak.
Yani hükümet bir taşla pek çok kuş vuruyor, ama bu bunların hiçbirisi işçilerin yararına değil.
İşyerlerinde virüse karşı tedbir alınmasını isteyenler işten atılıyor
Koronavirüs salgını nedeniyle birçok işyerinde tedbir alınmasını isteyen çalışanlar atılma tehlikesiyle karşı karşıya. Antep Başpınar 4. Organize Sanayi Bölgesinde bulunan bir Makarna şirketi, 12 saatlik çalışma sistemine karşı çıkan ve fabrikada hijyen kurallarına uyulmadığını söyleyen işçileri işten çıkardı.
Kocaeli Körfez’de faaliyet gösteren bir taşeron firmada çalışan işçilere yapılan koronavirüs testlerinin yarısı pozitif çıktı, işçiler tedavi altına alındı. Virüse yakalanma açısından riskli gruba mensup olduğu söylenen 17 işçi işten atıldı.
İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde bulunan bir Tekstil firmasında geçen hafta 12 işçiye pozitif tanısı koyulmuştu, dün itibariyle bu sayı 35'e çıktı. Bu işyerinde işverenin adamları, geçen hafta salgına karşı tedbir alınmasını isteyen işçilere saldırmışlardı.
Ankara’da 112 acil sağlık çalışanlarında Covid-19 testleri pozitif çıkınca, çalışanlara test yapılması durduruldu.
İstanbul ve Kocaeli’nde 50 bini aşkın işçinin çalıştığı 35 metal fabrikasında en az 200 işçide virüs tespit edildi. İşçilerin temasta bulundukları iş arkadaşlarının bir kısmı karantina altına alındı. Ancak, karantina altına alınan işçilerin büyük bir kısmı da dahil, diğer işçilere test yapılmadı. Koronavirüs testi pozitif çıkan işçilerin olduğu fabrikaların yarısında işler halen devam ediyor.
Koronavirüs salgını ile mücadelede sonuç almak, vaka ve ölümleri azaltmak için;
• Zorunlu çalışılması gereken işyerleri haricindeki tüm işyerlerinde ücretli izin uygulamasına geçilmelidir.
• İşsizlere hiçbir şart aranmadan işsizlik fonundan para verilmelidir.
• Devlet yoksullara salgın süresince düzenli gelir desteği sağlamalıdır.
• Başta sağlık çalışanları, tüm zorunlu çalışanlara koruyucu giysi ve ekipman dağıtılmalıdır.
• Parayla maske satışı yasaklandığı için tüm insanlara devlet tarafından maske verilmelidir.
Sendikalar, işçi örgütleri bir araya gelmeli
Bu salgın dünya çapında milyonlarca insanı işsiz bıraktı. Benzer şekilde Türkiye’de de işsiz sayısı en az 10 milyona fırladı. Hükümet şimdiye kadar işçiler ve yoksullar için çok sınırlı birkaç destek açıkladı, 2 milyon yoksula biner lira yardım, 2 milyon emeklinin maaşını ortalama 1000 TL’den 1500 TL’ye yükseltme, kısa çalışma ödeneği ile 700 bin işçiye ücret verme gibi. Bütün bu yardım ödemelerinin toplamı 5 milyarı bulmaz. Ücretsiz verileceği söylenen maskeler henüz pek çok kişiye ulaşmadı. Hükümetin topladığı 1,6 milyar TL ile veya belediyelerin topladığı yardımlarla bu salgını atlatamayız.
Ekonomik kriz derinleşecek, derinleştikçe hükümet işçilere, yoksullara ekonomik destek konusunda çok daha duyarsız kalacak. Her geçen gün sıkıntılarımız büyüyor, büyüyecek.
Yapılması gereken çok net: İşçi sınıfı tabandan bu krize karşı örgütlenmeli, patronlardan servet vergisi alınması için bastırmalıdır. İşçi sendikaları, işçi örgütleri sınıfın gücüne dayanan politikalar geliştirmelidir. Bu saatten sonra aynı gemideyiz masalı artık kimseyi kandıramaz.
Faruk Sevim