Marksist.org'un ulaştığı bir aile hekimi, koronavirüs salgını sırasında yaşadıklarını anlatarak tavsiyelerde bulundu.
Gelen hasta sayısı çok azaldı, gelenleri kapıda Aile Sağlık Merkezi (ASM)’nin dışında karşılıyoruz. Danışma görevlilerinde koruyucu maske var, gelen hastaların da çoğu maskeli, maskesiz gelenler de var, onlara elimizde bize yetecek maske olmadığı için maske veremiyoruz.
Maske konusu önemli bir sorun. Görüyoruz ki, çeşitli büyük mağazalarda çalışanlara işverenleri tarafından maske dağıtılmış, ama aile hekimlerine ve yanlarında çalışan sağlık görevlilerine devlet tarafından yeterince maske dağıtılmıyor. Biz kendi imkânlarımızla maske bulmaya çalışıyoruz. Bu virüsten korunmanın en basit ve en etkili yolu maske takmak. Maske konusu acilen çözülmeli.
Hastaları binaya, her doktora bir kişi olacak şekilde alıyoruz, muayene sonrası bina dışına çıkan hastanın yerine yeni hasta kabul ediyoruz.
Ben hasta muayenesini bazen odamda, bazen de bina dışında yapıyorum. Odamda muayene yaptığım kişileri, muayene sonrası dışarı çıkarıyorum, bütün konuşmaları dışarıda telefonla yapıyorum, çünkü odada konuşurken damlacıklar yayılabiliyor, her iki taraf için de riskli.
Telefon numaramı tüm sorumlu olduğum kişilere verdim. İsteyen hastalarımla telefondan görüşme yapıyorum. ASM’lerde, hemşirelere işimizle ilgili kullanımlar için verdiğimiz bir telefon var. Bu telefonlar özel telefon değil, kurumsal telefonlar. Bu telefon numaraları, o aile hekiminin sorumluluğundaki yaklaşık 4 bin kişiye verilebilir. Salgın sırasında insanlar evlerine kapandılar, ama sağlık sorunları bitmiyor, sokağa çıkıp ASM’ye veya hastaneye gitmeye de çekiniyorlar. Bu durumda aile hekimine telefonla ulaşabilmek birçok sorunu çözer.
Sağlık Bakanlığı, aile hekimlerinin bu kurumsal cep telefon numaralarını, aile hekiminin sorumluluğundaki insanlara göndermeli. İnsanlar, herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaştıklarında ilk olarak aile hekimini aramalı, aile hekimini aramadan evden çıkmamalı. Eczaneden ilaç almak için veya ASM’ye/hastaneye gitmeyi gerektiren hastalıklar için aile hekiminin söylediği tedbirleri alarak evden çıkmalı. Böylece herkes için riskler epeyce azaltılmış olur.
Salgın başladığında durumdan habersiz olduğumuz için pek çok aile hekimi ve sağlık çalışanı virüse maruz kaldı, hastalandı, ölen aile hekimleri ve sağlık çalışanları var.
Bunu önlemek için aile hekimlerine teşhis ve tedavi sürecinde daha fazla görev verilmeli, ama riskleri artırmadan. Bunun da yolu, hastalarla aile hekimlerini telefon aracılığı ile buluşturmak. Bazı durumlarda görüntülü haberleşme olanakları da kullanılarak, teşhis ve tedavi imkânı sağlanabilmeli.
İlaç yazdığımız kişilere kod numarasını kâğıda yazıp veriyoruz, bu da bir sorun. Kâğıt elden ele dolaşıyor. Hâlbuki telefona kod yollanması ile bu iş çözülebilir. Aslında Sağlık Bakanlığının e-nabız uygulamasında bu özellik var, ama kimse kullanmıyor, bunun kullanılmasını sağlamak gerekir.
ASM’lerde en büyük risk hemşirelerde. Çünkü hamilelerin, bebeklerin takibi, herkese aşı yapılması, kan alımı, laboratuvar hizmetleri onların sorumluluğunda. Zorunlu olarak insanlarla temas halindeler. Koruyucu önlemler en çok hemşireler için gerekli. Ama yeterli ekipman sağlanmıyor.
Bu hastalıkla ilgili en önemli sorun, sigara. Sigara içenlerin boğazlarından virüs çok daha kolay geçebiliyor, çünkü virüsü tutabilecek tüyler sigara nedeniyle yok oluyor. Normalde nefes borusunun içini örten mukoza, virüs de dahil hava ile gelen mikro cisimlerin dışarıya atılması için titrek tüylü hücrelerle döşelidir, ama sigara içenlerde bu mekanizma bozulur. Bu nedenle corona sigara içenlere daha çok bulaşıyor. Ayrıca bulaştıktan sonra da akciğer problemli olduğu için ölüm riskini arttırır. Sigara konusunda toplumsal duyarlılığı artırmalıyız. Sigara şirketlerine karşı toplu davalar açmalıyız. Sigara kullanımını bence tümden yasaklamalıyız.