2018'de başlayan borç krizi, yeni bir yoksullaşma dalgası daha yarattı. Aksine savunanların işaret ettiği ekonomik veriler neleri gizliyor?
AKP Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2002 yılında asgari ücretle bin 707 tane yumurta alınabilirken, şimdi ekonomik şartların iyileşmesine bağlı olarak 4 bin 375 tane yumurta alınabildiğini söyledi. Bütün vergi ve harçların yüzde 22 zamlandığı, Pazar fiyatlarının yüzde 50 arttığı, işsizliğin 5 milyona dayandığı bir ortamda AKP aklı, dalga geçer gibi yumurta hesabıyla Türkiye’nin geliştiğini, yoksulluk olmadığını anlatıyor. Ama aslında yumurta fiyatlarındaki ani düşüşün Irak’ın yumurta alımına ambargo koymasından kaynaklandığını, yumurta şirketlerinin peş peşe batmakta olduğunu görmezden geliyor.
Aynı görüşmede “elektriği, doğalgazı, onları geçiyorum” diyerek yumurta hesabıyla emekçileri kandırmayı umuyor. Daha öncesinde asgari ücretin yetebilir olduğunun hesabını çay-simit ile yapmalarının artık kimseyi inandırmadığını anlamış olmalılar ki bu sefer yumurta ile hesap yapıyorlar.
İşsizlik sürekli artıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos ayına ilişkin işsizlik ve işgücü istatistiklerini yayımladı. Buna göre İşsizlik oranı 2,9 puanlık artış ile yüzde 14 seviyesinde gerçekleşti. TÜİK verilerinde en dikkat çeken ise her zaman olduğu gibi genç nüfustaki işsizliğin yükselmesi oldu. Temmuz 2019’da yüzde 27,1 olan genç işsizlik oranı Ağustos ayında yüzde 27,4’e yükseldi.
15-34 yaş grubunu içine alan geniş yaş tanımlı genç işsiz sayısı 2 milyon 801 bine çıkarak tarihi rekor kırdı. Ayrıca 15-29 yaş grubunda ne eğitimde ne istihdamda olmayanların sayısı 5 milyon 700 bine ulaşarak yine bir rekor kırdı.
Ekonomik kriz insanları intihara sürüklüyor
Ekonomik krizin etkileri her geçen gün artarken, işçi ve emekçiler büyük bedeller ödüyorlar. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve bunlarla bağlantılı şekilde ruhsal bozukluklarda ve intihar vakalarında artış rekor düzeylere ulaşmış durumda.
AKP iktidarı ise “rekorlara” neden olan suçlarını örtbas ederek, maniple etme derdinde. Geçtiğimiz hafta İstanbul Fatih’te 4 kız kardeşin intiharı sonrasında yandaş basın hemen “algı operasyonu” yapıldığından, birilerinin bir şeyleri kaşımaya çalıştığından dem vurarak konuyu çarpıtmaya girişti. Tıpkı daha önce Kocaeli’nde bir babanın oğluna pantolon alamadığı için intiharına psikolojik deyip geçtikleri gibi. Ama intiharlar devam ediyor, Bakırköy’de ekonomik nedenlerle bir intihar vakası daha yaşandı.
AKP başka söylüyor, rakamlar başka
2003’te 600 bin olan kayıtlı işsiz sayısı, AKP döneminde 7 kat arttı, bugün 4 milyonu geçti. 2003 yılında 150 bin olan işsizlik ödeneği başvuru sayısı, 2019’da 11 kat artarak 1,7 milyona yükseldi. Tüm bu sürede nüfusumuz sadece 1,2 kat arttı.
Türkiye’de 22,5 milyon kişi açlık sınırı altında yaşamaktadır. Türk-İş’in hesaplamalarına göre aylık 2 bin 64 liranın altında gıda harcaması yapan aileler açlık sınırında, 6 bin 724 liranın altında gelire sahip aileler de yoksulluk sınırında yaşıyor.
İşçi ve emekçiler açlık ve yoksullukla boğuşurken, Türkiye’de son 6 yılda milyonerlerin sayısı 32 binden 127 bine çıktı. Aynı şekilde yoksul emekçilere sadaka niyetine verilen sosyal yardımlar soruna çare olmazken, 2020’de patronlar için SGK’ya yapılacak destek ödemesi 25 milyar lira olarak belirlendi.
AKP dönemiyle birlikte kişi başına düşen kamu borcu, dış ticaret açığı, elektrik, su, doğal gaz faturaları, şiddet, istismar ve cinayetler rekor düzeyde arttı.
Ancak AKP pembe hayaller yaymaya, işçi ve emekçileri aldatmaya devam ediyor. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan görüşmeler sırasında AKP milletvekilinin asgari ücret hesabı, esasta emekçilerle dalga geçmektir.
AKP’lilerin bu pişkince açıklamaları; yoksulluk, açlık ve bunların neden olduğu intiharlar gerçeğini örtemez. Zira işçi ve emekçiler her geçen gün yaşamlarının kötüleştiğini görmekte, gelecek kaygıları giderek artmaktadır. Türkiye kapitalizminin doğrudan sonuçları olarak yaşanan işsizlik ve yoksulluk AKP iktidarı eliyle daha da yaygınlaşmıştır. Bunun hesabını sormak için işçilerin örgütlenmesini ve birlikte mücadelesini güçlendirmeliyiz.
(Sosyalist İşçi)