Sağlık çalışanlarının mücadele günü 14 Mart Tıp Haftası kapsamında sağlık çalışanları örgütleri, 17 Mart Pazar günü İstanbul'da Büyük Hekim Yürüyüşü düzenleyecek.
Büyük Hekim Yürüyüşü, saat 13.00'de Haydarpaşa Numune Eğitim ve araştırma Hastanesi bahçesinden başlayıp Kadıköy'de Hekimliğin 100. Yılı Bildirgesi'nin okunmasıyla sona erecek.
"Sağlık alanının giderek derinleşen yoğun sorunlarıyla karşı karşıyayız" denilen ortak açıklamada, sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte katmerlenen sorunların cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte çözüm mekanizmalarını kaybedildiği bir sürece girildiği vurgulandı:
"Şehir hastanelerinin açılmaya başlaması yeni sorunları beraberinde getirdi; her birimiz nerede çalışacağımızı, nasıl çalışacağımızı bilmeden, geleceğimizin ne olacağını bilemeden çalışmaktayız. Bu belirsizlik ne yazık ki, müdahale edemediğimiz, etmekte geciktiğimiz bir süreç yaratıyor.
Şehir hastanesinin devasa büyüklüğü içinde sürekli göz altında tutulduğumuz alanları, bitmeyen koridorları çalışırken her birimizi birbirinden uzaklaştırıyor, yalnızlaştırıyor."
"Beyin göçü arttı"
OHAL döneminde yüz binden fazla kamu emekçisinin ihraç edilmesine neden olan düzenlemelerin, üç yıl daha yürürlükte kalarak iş güvencesini ortadan kaldırdığı belirtilen açıklama şöyle devam ediyor:
"Sağlık alanında yönetim kadrosu dışında gerekmeyen güvenlik soruşturmaları ise kurum değiştirirken iş güvencesini ortadan kaldırırken işsiz pek çok meslektaşımızın kamuda istihdamını engellemektedir. Üzülerek nitelikli pek çok meslektaşımızın Türkiye dışına göçüne tanık olmaktayız. Türkiye dışına beyin göçünü engellemek üzere getirilmiş mecburi hizmet uygulamalarının şimdi kendilerinin beyin göçüne neden olması kabul edilemez.
Aynı işyerinde aynı mesleği farklı statülerde yapmaya bağlı olarak farklı haklar bize dayatılmaktadır. İzin gün sayısından iş güvencesine, ücretlere uzanan bu eşitsizlikler en iyi, haklarda eşitlenme sağlanarak düzeltilmelidir.
Nitelik değil nicelik hedefleyen döner sermaye/performans uygulamaları sağlık hizmetinin ve sağlık kuruluşunun amacından sapmasına yol açarak iyileşmeyi değil döner sermaye gelirlerinin artmasını sağlayacak biçimde yönetilmesine yol açmaktadır. Bilimsel tıbbın temel "hastalık yok hasta vardır" yaklaşımı teşhis tedavi paketleriyle ortadan kaldırılmıştır.
"Sağlıkta şiddeti önleme yasası çıkmalı"
Mesleki bağımsızlığımızı ortadan kaldıran bu yaklaşım ne yazık ki hastalarımızın sorunlarının tam çözülememesine yol açarak hastaların fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik haline ulaşmalarını engellemektedir.
Bu durumun yarattığı en önemli sorun şiddettir. Her yıl on binden fazla sağlık çalışanı sözel ya da fiziksel şiddete uğramaktadır. Şiddet öldürücü boyutlara ulaşmış; pek çok sağlık çalışanı öldürülmüş ve yaralanmıştır. Çoğumuzun hasta ve yakını ile yüz yüze çalıştığı iş yerlerimizin bu kadar güvensiz olmasını kabul etmiyoruz. Bu nedenle TTB tarafından meclise sunulan sağlıkta şiddeti önleme yasası gecikmeksizin çıkarılmalıdır."
Açıklamayı yapan kuruluşlar:
Türk Tabipler Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık İş Sendikasi (Dev-Sağlık İş), Tüm Radyoloji Teknisyenler ve Teknikerleri Derneği (TÜM-RAD DER), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) ve Türkiye Psikologlar Derneği (TPD).
(Bianet)