DİSK/Genel-İş İzmir şubelerinin 3 Ekim’deki iş bırakma eylemine Türk-İş'e bağlı sendikalardan destek geldi.
DİSK/Genel-İş İzmir şubelerinin 3 Ekim’de “Krizin faturasını çıkaranlar ödesin” çağrısıyla yapacağı iş bırakma eylemine Türk-İş’e bağlı sendikaların şube başkanlarından destek açıklaması geldi. Evrensel’e konuşan şube başkanları, hükümetin açıkladığı orta vadeli ekonomi programının hayata geçmesi durumunda krizin yükünün tamamen emekçilerin üzerine yıkılacağını belirterek konfederasyonlara ortak hareket etme çağrısı yaptı.
Genel-İş’in almış olduğu iş bırakma kararının tüm emekçiler tarafından desteklenmesi gerektiğini belirten Sağlık-İş İzmir Şube Başkanı Adem Sarıçoban, “Derdimiz ortak. Her geçen gün artan enflasyon karşısında maaşların erimesi hak kayıplarına yol açıyor. Yapılan eylemin taleplerini doğru buluyoruz ve sonuna kadar desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hükümet açıkladığı orta vadeli programla kıdem tazminatını tartışmaya açacağını ve zorunlu BES’i sürdüreceğini dile getiriyor. Bu, krizin yükünü daha da emekçilerin üstüne yıkmaktır. Üstüne bir de geçmişi karanlık IMF benzeri bir şirkete ekonominin iplerini verecekler. Hükümet topladığı parayla şirketlere teşvik vermeyi planlıyor” dedi.
“Birleştiğimizde faturayı patronlar öder”
Faturanın emekçilere kesilmemesi için ortak mücadele örülmesi gerektiğini de dile getiren Sarıçoban şunları söyledi: “Krizi yaratanlar kimse faturayı onların ödemesi lazım demenin zamanı geldi. İşçiler, emekçiler birleştiğinde ancak krizin yükünü patronlara ödetebilir. Sendikalı-sendikasız bütün işçilerin emekçilerin bu talepler etrafında birleşmesi, sendikal rekabet yerini sendikal dayanışmaya bırakmalı ve ortak bir mücadele zemininde bu işi yürütmek gerekiyor. İzmir’in emek tarihi buna alışkın ve bir kez daha ortak mücadelenin nasıl yürütüleceğini ortaya koyacağını düşünüyorum.”
“Türk-İş de harekete geçmeli”
TES-İŞ İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Muharrem Ekim de Türk-İş konfederasyonun da emekçilerin hak kayıplarına karşı harekete geçmesi gerektiğini vurgulayarak, “Emekten gelen gücün sahaya indirilmesi ile ancak hükümetin işçileri dikkate alacağını düşünüyorum. Hükümetin orta vadeli programı krizden çıkışı sağlamayacaktır. Üretmediğimiz, ithal ettiğimiz sürece kriz devam edecektir. İşçi konfederasyonlarının ve sendikaların yan yana gelerek bunu eyleme dönüştürmediği sürece biz de çözüm sağlayamayız, yoksa birbirimizi kandırarak devam ederiz. Cumhurbaşkanı kriz yok diyor ama insanların alım gücü düşmüş, vatandaş her aldığı domatese, ekmeğe yüzde elli fazla ödüyor. Bu, kriz var demektir. Kriz söylemlerle geçiştirilecek bir şey değil” dedi.
“Krizin etkileri daha çok hissedilmeye başlandı”
DERİTEKS İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz de yaşanan finansal krizin etkilerinin emekçiler üzerinde daha çok hissedilmeye başlandığını dile getirerek, “Daha şimdiden temel tüketim ürünlerine zamlar geldi, marketlerde hemen hemen her gün etiketler değişiyor, elektrikten akaryakıta her şeyin fiyatı artıyor. Kriz yok deniliyor fakat birçok fabrikadan işten çıkış haberleri gelmeye başladı. Asgari ücret yüzde 40 eridi her şeye zam gelmesine rağmen ücretlerimize bir düzenleme yapılmıyor. Birçok firma konkordato ilanı veriyor ve devlet o şirketlerin borcunu ödeme gayretinde. Fakat işçiye emekçiye dönük pozitif bir uygulama yok. Üstene bir de manipülasyon diyor” ifadelerini kullandı.
“OVP krizin ilanıdır”
Açıklanan orta vadeli programın resmen krizin ilanı durumunda olduğunun altını çizen Alagöz şunları söyledi: “Üstelik açıklanan pakette daha çok esnek çalışma kıdem tazminatımızın peşkeş çekilmesi ve zorunlu BES gibi bizlerin hayatını daha zora sokacak maddeler var. Bu gelişmeler ışığında biz sendikalara çok iş düşüyor. Türk-İş genel başkanının açıkladığı gibi ilk hedefimiz asgari ücretin 2000 TL’nin altına düşmemesi için ortak bir mücadele olmalı. Ayrıca 3 Ekim’de iş bırakacak olan Genel-İş üyelerinin taleplerini sahiplenip ortak mücadele etmeliyiz.”
(Metehan Ud-Evrensel)