(Özel) Direnen Cargill işçileri: “İşçiler kazanana kadar davalarından vazgeçmemeli”

20.09.2018 - 17:57

İşten atıldıkları için direnişe başlayan Cargill emekçileri, Bursa’dan 6 günlük yürüyüşün sonunda İstanbul’a gelerek firmanın genel merkezi önünde nöbet tutmaya başlamışlardı. DSİP üyeleri bugün direnen işçileri ziyaret etti.

Bursa’nın Orhangazi ilçesindeki Cargill fabrikasında Tek Gıda-İş sendikasında örgütlenmelerinin ardından işten atılan 14 işçi, 150 gündür sürdürdükleri direniş kapsamında İstanbul’a yürüdüler.

Önce gözaltına alınan işçiler, daha sonra serbest bırakıldılar ve firmanın Ataşehir’deki merkezi önünde direnişlerini sürdürüyorlar.

“Krizin faturasını patronlar ödesin!” başlıklı bir broşür çıkartan ve bu doğrultuda faaliyet yürüten DSİP üyeleri, bugün Cargill işçilerini ziyaret ederek dayanışma gösterdiler.

Direnen bir işçiyle Marksist.org için yapılan röportajda ise şunlar konuşuldu:

Yücel Özkan: 10 yıldır Cargill Orhangazi fabrikasında üretim işçisi olarak çalışıyorum. 17 Nisan tarihinde, nişasta bazlı şeker kotasındaki daralmadan dolayı iş akdimizin tek taraflı feshedildiği bize tebliğ edildi. Biz bu şekilde olmadığını biliyoruz. Önceki işçi kıyımlarında da ne tesadüftür ki hep sendikal süreçte yer alanlar çıkartıldı. Ulusal basına da sendikal faaliyetle alakası yoktur deniliyor. Ama her furyada çıkartılan işçilerin hepsi sendikalıydı.

Biz önce Tek-Gıda Bursa şube ile iletişime geçtik. Örgütlenme başkanımız Suat Karlıkaya sağolsun bizim taleplerimize cevap verdi. 17 Nisan tarihinden itibaren fabrikanın önünde tüm gün direnişe geçtik. Ondan sonra da kış şartlarına kadar çadır kurup “Bu iş kazanımla sonuçlanana kadar devam edeceğiz” dedik. Fabrikada çalışan arkadaşlarımızın çoğunluğu sendikalı. Yaşam şartlarının ağırlaşması, geçinememeleri sebebiyle onların da bir kısmı iş akitlerini tek taraflı feshettiler. Farklı işyerlerinde işe girdiler.

13 Eylül tarafında, madem Cargill kendi evlatlarını kapısının önüne koydu, biz de yürüye yürüye kapısının önüne gideceğiz diye bir hedef koyduk kendimize. Flormar işçileriyle buluştuk, Gebze halkının ilgisinden çok memnun kaldık, bizi öz evlatları olarak bağırlarına bastılar. Onlara teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Flormar işçileriyle dayanışmak için bir kahvaltı düzenledikten sonra yola çıkarak Palladium Tower’a ulaşmak istedik. Ancak emniyet güçleri “can güvenliğimizi sağlayamayacakları” bahanesiyle gözaltına aldılar. Pendik şubede kaldık bir süre, daha sonra Vatan Emniyet Müdürlüğü ve akabinde Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne götürüldük. Direnmemiz sebebiyle savcı talimatıyla gözaltına alındık. Hiçbir şekilde E-5’te yürütülmememiz için.

Daha sonra Kartal Meydanı’na döndük. Oradan buraya geldiğimiz süreçte de sivil polis arkadaşlar bizi sürekli gözetimleri altında tuttular. GBT sorgulaması yapıldı.

Halkımızın sağduyusu bizim için çok önemliydi. Biz belirli bir süre buradayız. Cuma günü 17:00’de mesai bitiminden sonra Orhangazi’ye dönüp direnişime devam edeceğiz. Cargill yönetimi şunu bilmeli; faaliyet yürütülen ülkede anayasal haklara saygı duymak Cargill’in ilkelerinden biri. Madem ki böyle, sendikalı olmak hak burada, devlet bu hakkı tanıyor, Cargill bizim anayasal hakkımızı gasbetmiştir. Her şey çocuklarımız daha iyi yaşasın diye.

Fabrikada çalışan arkadaşlarınızla iletişim hâlinde misiniz?

Evet. Fakat bazı arkadaşlarımız sırf bizi destekledikleri için düşük zam alıyorlar. Zam verilmemesinin sebebi, bizim paylaşımlarımızı beğenmesi. Bir arkadaşımız dava açtı bu yüzden, mobbing davası. Biz fabrikanın önünde bu iş kazanımla sonuçlanana kadar direnişimizi sürdüreceğiz.

Sendikanın yetki başvurusu oldu mu bu süreçte?

Tek Gıda-İş sendikası aslında başvuruyu yaptı. Cargill’in faaliyette bulunduğu, Çalışma Bakanlığı’na bildirilen dört iş kolunda (Adana ofis, Ankara ofis, Balıkesir’de Turyağ fabrikası ve Orhangazi fabrikası) sayı tamamlandı. Cargill Genel Müdürlüğü itiraz etti buna. “Bizim genel müdürlüğümüz de gıda kapsamındadır” denildi. Ancak bu Çalışma Bakanlığı’nda görülmüyor. Biz yine arkadaşlarımızı örgütlemeye devam ettik. Çok az, sınırda bir sayıya ulaştık. Bundan önceki sendikal süreçlerde de bunu bahane sürdüler. Meclis Nisan ayında kota yasasını meclisten geçirdi. Cumhurbaşkanı’nın 45 gün içinde onaylamadığı bir yasa, direkt olarak düşüyor. Biz Nisan ayında çıkartıldık. 2018-2019 pazarlama yılı 1 Eylül’de başladı. Bizi aylar öncesinden çıkardılar. Cumhurbaşkanının imzaladığı tarih de Ağustos başıydı sanırım. Biz aylar önce, tamamen sendikal faaliyet sebebiyle çıkarıldık.

Havalimanı işçileri haklarını savundukları için tutuklandılar. Bir yandan ekonomik kriz var, “hepimiz aynı gemideyiz” deniliyor. Bir yandan da mücadele eden işçiler marjinalleştirilmeye çalışılıyor. Bundan sonraki süreçte ne yapmak gerektiğini düşünüyorsunuz?

Flormar direnişçileri, üçüncü havalimanı, Real Market işçileri, dün ziyaretimize gelen Anı Tur’da tazminatlarını alamadan işten çıkartılan genç kardeşlerimiz… Benim tavsiyem şu, tüm arkadaşlara çağrımız: Ne pahasına olursa olsun, kazanımla sonuçlanana kadar davalarından vazgeçmemeleri. Dik durmaları, birlik olmaları.

Röportaj: Berkay Bağcı & Çağla Oflas



Bültene kayıt ol