Bugün, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen ve binlerce insanın yaşamını yitirdiği büyük depremin 18. yıl dönümü. İstanbul’da olası bir depreme hazırlık için belirlenen toplanma alanlarının dörtte üçü ranta açılmış durumda.
Habertürk’ten Ümran Avcı, Öznur Karslı ve Can Mete, hakkında sık sık uyarılarda bulunulan ‘Büyük İstanbul Depremi’yle ilgili konunun uzmanlarıyla konuştu.
Haberde belirtildiğine göre, 17 Ağustos depreminden sonra İstanbul’da ‘Afet Acil Eylemi Planı’ çerçevesinde 493 toplanma alanı belirlendi, ancak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), bu alanların dörtte üçünün ranta açılarak inşaat yapıldığını aktardı.
Geriye yalnızca 77 tane toplanma alanı kaldığını belirten İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, “Çocuk parkları, okul bahçeleri, cami avluları toplanma alanı değildir. Bu alanlar yerleşim birimlerinin uzağında olmalıdır” dedi.
1999-2003 arasında belirlenen bu alanlardan imara açılanlar arasında, Mecidiyeköy’deki Torun Center’ın yükseldiği Ali Sami Yen Stadı, Zorlu AVM’nin yer aldığı Zincirlikuyu’daki Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü arazisi, Taş Yapı’nın gökdelenlerinin bulunduğu Kadıköy Meteoroloji binası ve alanı, Akasya AVM’nin yer aldığı Acıbadem’deki eski Otosan Fabrikası arazisi, Bakırköy’deki Marmara ve İstanbul Forum AVM’nin bulunduğu alan, Zeytinburnu’ndaki 16.9 kulelerinin bulunduğu arazi de var.
‘Sonumuz Nekropolis gibi olur’
Uluslararası Mimarlık Akademisi Bölge Başkanı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp şunları söyledi: “Son 10 yıldır her boş alana ayrıcalıklı imar izni veren idareler tarafından İstanbul bir kez daha içten katledildi. Eğer beklenen deprem olursa sonumuz ‘Nekropolis’gibi olur. Yani ‘ölüler şehri’ demek maalesef. Deprem toplantı alanlarına AVM’ler kuruldu, cenazelerimizi gömecek yer dahi kalmadı, her yer betonlaştı.”
‘UDSEP 2023 hayata geçirilmeli’
‘Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-UDSEP 2023′ün hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe ise depreme hazırlanmanın üç temel yolunu anlattı:“İlki mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi. İkincisi yeni yapıların sertifikalı mühendisler tarafından depreme uygun inşa edilmesi ve son olarak riski azaltmak için yapıların sigorta kapsamına alınması. İstanbul Belediyesi, Deprem Master Planı hazırladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Deprem Şurası ve Kentleşme Şurası hazırladı ama maalesef bunlar raflarda kaldı.”
‘Bardak dolmuş durumda’
İstanbul’da büyük yıkıma neden olan depremlerin 500 yıllık periyotlarla gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Cenk Yaltırak şöyle konuştu: “Kıyamet kapıda diyebiliriz. 15 bin kilometre üzerindeki sismik veriyi son beş yılda inceledik, fay hareketleri baz alarak stres similasyonu gerçekleştirdik. Marmara için bardak dolmuş durumda. 60 yıl içinde dört büyük deprem olacak. En yakını Doğu Marmara’da 7.6 büyüklüğünde. İstanbul’un yanı sıra Tekirdağ, Bursa, Düzce, İzmit’te 25 milyon kişi etkilenecek.”
1999 yılındakinden daha büyük bir depremin geldiğini kaydeden Yaltırak, kentsel dönüşümün yeterli olmadığını, her ailenin kendi afet planı olması gerektiğini söyledi.
AFET yönetim uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise, “Toplanma alanlarının imar iskan planlarına işlenmiş olması lazım. Bizde böyle bir kavram dahi yok. Boş arazileri planlıyoruz ama özel mülk olduğu için başka amaçlarla kullanılabiliyor. Toplanma alanları birçok parametreyi barındırmalı” diye konuştu.