Sosyalistler, MHP ve Ülkü Ocakları'nın gerçek yüzünü yıllarca halka anlattı. Şimdi, öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanının eşi Ayşe Ateş (kendisi de ülkücü geçmişten geliyor), verdiği hukuk ve adalet mücadelesiyle faşizmin nasıl bir şey olduğunu gösteriyor.
Sinan Ateş suikastı sonrasında tamamı MHP ile bağlantılı 27 kişi tutuklandı. Davanın ilk duruşmaları geçtiğimiz günlerde görüldü. Fakat her şey ayan beyan ortadayken, siyasallaşmış yargı, adaleti yerine getirmekten imtina eder bir pozisyon aldı.
Tetikçi ve azmettirici olduğu söylenen çete lideri olayın bir adli vaka olduğunu ileri sürdü, diğer tüm sanıklar emniyette verdikleri ifadeleri kökten değiştirdi.
Bir avukat ordusu eşliğinde, cinayetin MHP ile bağlantılarını davadan tümüyle kesip çıkarmak istediler. Fakat suikastı takiben gerçekleştirilen ilk operasyonda yer alan eski bir polis şefinin ifadesi, MHP'nin planına ağır bir darbe vurdu: Dava dosyasında suikastın ikinci azmettiricisi olarak karşımıza çıkan Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ı, cinayet sonrasında MHP eski milletvekili ve bir dönem ocak başkanlığı da yapmış olan Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına aldıklarını söyledi.
Evet, bu başından beri bilinen bir gerçekti. Fakat başka bir polis ekibi bir tutanak hazırlayarak Demirbaş'ı Kılavuz'un evinden değil başka yerden aldıklarını kayda geçirmişti.
Mahkemede konuşan eski polis şefi, bu tutanağın sahte olduğunu söyleyerek meslektaşları hakkında suç duyurusunda bulundu.
Heyet ise verdiği ara kararda Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinden gözaltına alınmasının dosyaya girmesini reddetti!
Üstelik Demirhaş'ın tetikçiyi arabasına bindirip götürdüğü görüntüsü de ortaya çıktı.
Ve Ayşe Ateş'in, gerçek azmettiriciler olarak dile getirdiği MHP'nin iki tepe yöneticisi soruşturmaya dahil edilmedi.
Duruşmayı takip eden gazetecilerin notlarına bakıldığında, gerek hakimlerin gerekse savcıların, sanıkların üzerine gitmediği ve Ayşe Ateş'in avukatlarının sorularını keserek MHP ile bağların gündeme gelmesini engelledikleri görülüyor.
Bu hikaye, muhaliflerin siyasi davalarını bilenler için oldukça tanıdık. Fakat yaşadığı dönemde sosyalistlere karşı elinden geleni ardına koymamış bir ülkücü faşisti, soğuk kanlılıkla öldürüp ailesini tehdit edenlerin hukuki koruma altına alınması da adaletsizliğin boyutlarını sergiliyor. Aynı zamanda AKP-MHP ortaklığının sonuçlarını da.