AKP iktidara geldiği günden bu yana ekonomik büyümenin motoru olarak inşaat sektörünü belirledi.
Ancak kapitalist kalkınma açısından sürekliliği olmadığı gibi uzun vadede olumsuz sonuçları da olan inşaat sektörü esas olarak AKP’ye yakın şirketlerin sermaye birikimini devlet ve belediyeler eliyle hızlandırmak için kullanılıyor. Fakat bu politikalar sık sık kazalar, yolsuzluklar, kentsel rant ve çirkin bir kentleşmeyle anılır durumda. Erdoğan’ın kendisi bile zaman zaman bu çelişkileri itiraf ediyor.
Erdoğan Ocak ayının başında AKP’li belediye başkan adaylarına seslendiği konuşmasında ‘betonlaşmayı’ eleştirmişti. "Deniz kenarlarını, orman alanlarını betona çevirme gayretinde olanlar var. Şu para var ya nelere muktedir, şu kapitalizm nelere muktedir. Doğa şöyle olmuş böyle olmuş, umrunda değil" dedi.
Erdoğan 2017 yılının Ekim ayında bir kez daha aynı itirafta bulunmuştu: “biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum... Vahşi kapitalizmin hırslarına asla kapılmamalıyız.”
Erdoğan 2013 yılında da “Birçok yerde yüksek binalar inşaa etmeyi maharet sayıyoruz. Ben bunu maharet saymıyorum. İnsanoğlunu topraktan uzaklaştırıyoruz” demişti.
(Özel dosya) AKP kapitalizmi savunuyor
2017 yılı sonunda mecliste gerçekleşen bütçe görüşmelerinde konuşan CHP’li Musa Çam, İstanbul'daki 121 gökdelenin 117'sinin Erdoğan'ın söz sahibi olduğu dönemde yapıldığını söylemişti. Çam, "14 yıllık iktidarında yaklaşık 1.075 adet 47 metre veya daha uzun bina yapıldı" demişti. 2010-2015 arasında her sene 100’den fazla yüksek yapı inşa edilirken, rekor 158 binayla 2013 yılında gerçekleşmiş yani Erdoğan’ın yüksek binaları ilk kez eleştirdiği yılda. Erdoğan’ın “biz şehirlerin kıymetini bilemedik, ihanet ettik” açıklamasından sonra ise İstanbul’un en yüksek gökdeleni yapıldı.
İstanbul’un yüksek yapılarının bir kısmı otel ve plazalar iken önemlice bir kısmı bizzat hükümetin diktiği TOKİ binaları. Bu yüksek beton binaları ucuz konut projesi olarak geliştiren AKP’nin kendisi ve Erdoğan TOKİ’yi maharetli bir kurum olarak göstermişti. Ayrıca 17 Ağustos depremi sonrası toplanma alanı olarak belirlenen 470 arazinin 300’üne yine rezidanslar, gökdelenler ve AVM’ler yapıldı.
Kartal’da çöken bina
6 Şubat’ta Kartal’da çöken bir binada 21 vatandaş hayatını kaybettikten sonra konuşan Erdoğan "İstanbul Kartal'da maalesef bina çöktü. Bu bina ruhsatsız, iskanı yok. Eğer kentsel dönüşüm değişim olsaydı, planlı olsaydı, kaçak yapılaşma olmasaydı başımıza bunlar gelir miydi? Artık bizim sabrımız taştı” dedi. Oysa binanın AKP’nin çıkardığı imar affından faydalandığı ortaya çıktı. TMMOB, binaya imar affı kapsamında ‘yapı kayıt’ başvurusu yapıldığını açıkladı.
Çöken binanın sahipleriyle hemşeri olan ve şu an AKP’den Erzurum Belediye Başkanı olan Mehmet Sekmen, o dönemde Refah Partisi’nden seçilmişti ve Kartal Belediye Başkanlığı görevini yürütüyordu. Binaya ruhsat veren oydu.
İmar barışıyla birlikte yapı ruhsatlarında mühendis imzalarının bulunma zorunluluğunu kaldıran yine AKP. Kartal’daki bina için 1992’de 5 kat ruhsatı alınmış sonraki yıllarda 3 kat daha çıkılmış ve sonuçta kolonlar binayı taşıyamamış. Üstelik binada deniz kumu kullanıldığı da ortaya çıktı. İnşaat Mühendisleri Odası bu durumun daha önce Konya, Diyarbakır ve İstanbul Zeytinburnu’nda da yaşandığını hatırlattı ve sorumlu olarak odaların denetimini kaldıran ve imar barışını çıkaran hükümeti ilan etti.
(Sosyalist İşçi)