Şili’de Pinochet rejimi 1990’da sona ermişti.
Fakat rejimin anayasası, tıpkı Türkiye’de 12 Eylül darbesinin ürünü olan anayasanın hükmünü yıllarca sürdürmesi gibi Şili’de hayatın her alanını belirliyordu. Şili’de son bir yıldır devam eden kitlesel eylemlerin ilk meyvelerinden birisi 25 Ekim’de alındı. 25 Ekim’de yapılan referandumda Pinochet rejiminden kalma anayasanın yeniden yazılmasına ezici çoğunluk “evet!” dedi.
Anayasanın yeniden yazılmasını onaylayanların oyları, geçerli oyların yaklaşık yüzde 78'ini oluşturdu. Buna karşı çıkanların oyları ise yüzde 22'de kaldı. Seçmen sayısının 14 milyonu aştığı Şili'de, referanduma katılım oranı yüzde 50 olarak gerçekleşti.
Geçen yılın 25 Ekim günü Şili tarihinin ne büyük gösterilerinden birisi gerçekleşmişti. Gazeteler, “Başkent Santiago'da bir milyondan fazla kişi, gelir eşitsizliğini ve yaşam standartlarını protesto için Cuma günü sokaklardaydı. Göstericilerin çoğu Devlet Başkanı Sebastian Pinera'ya istifa çağrısında bulundu” haberini veriyordu.
Şili’deki eylemler, toplu taşımada bilet zamlarının protestosuyla başlayıp, hızla tüm adaletsizliklere, eşitsizliklere karşı bir mücadele halini aldı. Eylemlerin en başından beri göstericilerin temel taleplerinden biri, toplumdaki derin eşitsizliği azaltmak üzere yeni bir anayasa yazılmasıydı.