İngiltere'de Adalet Bakanlığı bünyesinde ve Kensington&Chelsea belediye meclisinde çalışan taşeron işçiler, geçtiğimiz çarşamba günü ikinci kez greve gittiler.
Yaklaşık 40 kişilik grup, çarşamba sabahı meclisin önündeki grev noktasında canlı ve gürültülü bir eylem gerçekleştirdi.
Muhafazakâr (Tory) belediye meclisi üyesi Catherine Faulks ve bir üst düzey meclis görevlisi, işçilerle konuşmak üzere grev alanına geldi. Bir önceki gün temizlik işçilerinin ve onları destekleyenlerin meclis oturumu sırasında yaptıkları protestoda, bunu yapacaklarını söylemişlerdi.
The United Voices of the World (UVW - Dünyanın Birleşik Sesleri) sendikası üyeleri, Londra'da yaşam sınırı olan saatlik 10.20 poundluk ücret ve kabul edilebilir bir hasta gün ücreti için mücadele ediyorlar. Mecliste temizlik işçisi olarak çalışan Mirna Holguin, verilen ücretin yetersiz olması sebebiyle her gün 11 saat çalışmak zorunda olduğunu söyledi ve onurlu bir yaşam sürebilmek için daha fazla para kazanmaları gerektiğini belirtti.
Grev alanındaki kişiler, meclis yöneticisine kendisini sorumlu hissedip hissetmediğini sordular. Yönetici, “Bizim sorumluluğumuz aldığımız hizmetle ilgili kontrata bağlı, bir işe alma kontratına değil” diyerek cevap verdi ve ekledi: “Evet sorumluyuz fakat bunu değiştirmek için kontratı değiştirmemiz gerekir.”
Meclis patronları, temizlik işçilerinin kadroya alınacağını söylemişti. Bu, UVW sendikasının kısmi bir başarı elde ettiğini gösteriyordu fakat daha sonra meclis bu karardan vazgeçti. UVW sendikasından Petros Elia, Sosyalist İşçi gazetesine verdiği demeçte, meclisin yeni bir açıklama yayımladığını ve bu açıklamada “Hizmet kontratını gözden geçirmeden önce beklemeleri gerektiğini” söylediklerini belirtti. Elia, işçilerin sesinin duyulduğunu, geriye sadece patronları işçilerin isteklerine ikna etmenin kaldığını söyledi.
Kesinti
İki işyerinde de talepler benzer, çünkü taşeron sistemi kazananı olmayan bir oyundan ibaret. Ve meclis patronları bu konuda fikirleri olmadığını söyleyebiliyorlar, çünkü bu kesintileri onların adına başkaları yapıyor.
Adalet Bakanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan Fatima Djalo’nun maaşı, çalışmaya başladığı 2009 yılından bu yana hiç değişmedi. Sosyalist İşçi’ye konuşan Djalo, 9 sene içinde ekstra ortalama 1 pound kazandığını söyledi. Ayrıca çalışma koşullarında da hiçbir iyileşme yapılmadığını belirtti.
Fatima Djalo’nun konuşmasından bazı satır başları:
“Ama her 6 ayda bir Adalet Bakanlığı’nda değişiklikler oluyor. Yeni mobilyalar, yeni yer döşemeleri. Taşeron işçilerin bağlı olduğu OCS’ye bunu her sorduğumuzda bize maaşları Adalet Bakanlığı’nın belirlediğini söylüyorlar.
Ayda ortalama bin pound kazanıyoruz. Bu parayla Londra’da sadece bir evin odasını kiralayabilirsiniz. Bu parayla benim ailemi desteklemem mümkün değil. Ay sonunda cebimde sadece 20 pound kalıyor. Bu, hiçbir şey.
Adalet Bakanlığı biz göçmenlere adalet vermeli.”
Grevin bu dalgasının bu hafta bitmesi, fakat Eylül ayında yeni grevlerin yapılması planlanıyor.
(Türkçe'ye Berkay Bağcı çevirdi)
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.