İklim değişikliğinin yarattığı etkiler (sıcaklık, buzulların kapladığı alanlar, deniz sevileri vb) yıllardan beri dünyanın dört bir yanındaki ölçüm merkezlerinde tutulan verilerle karşılaştırılıyor.
Farklı alanlarda kaydedilen her bir veri, bir önceki yıla, on yıla ve yüz yıla göre olumsuz artışları gösterirken maalesef 2016 yılı da şimdiden rekorların kırıldığı yıl olarak tarihe geçti.
2016’da sıcaklık rekoru kırıldı
NASA Goddard Uzay Çalışamları Estitüsü’nün, 1880 yılından beri tutulan modern sıcaklık ölçümleri verileri ile 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde gerçekleşen sıcaklık değerlerini karşılaştırdığında ulaştığı sonuç şu: 2016 yılının ilk altı ayının her biri, küresel olarak 136 yıl boyunca yaşanmış en sıcak ay oldu. Yani tek tek her bir ay sıcaklık rekoru kırarken, bu eğilim dünyanın her bir noktasında gerçekleşti. 2016 yılının ilk altı ayındaki ortalama sıcaklık değerlerinin 19. yüzyıl sonlarından 1,3 0 C daha yüksek gerçekleşmiş olması da bu ilk altı aya şimdiye kadar kaydedilmiş en sıcak yarı yıl olma unvanını kazandırdı. Sıcaklık artışına ilişkin son bir ekleme yapmak gerekirse 2015 Nisan-2016 Haziran dönemindeki son 14 ayın her birinde şimdiye kadar ölçülmüş en sıcak ay rekorları kırılıyor.
2016’da deniz buzulları azaldı
Yine Maryland Greenbelt’de bulunan NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi tarafından 1979 yılından beri uydu kayıtları ile takip edilen Kuzey Kutup Bölgesi’nde, geçtiğimiz altı aydan beşinde en küçük deniz buz sahası gözlemlendi. Bu yıl Eylül ayında bu buzullara hiç rastlanmayacağı da ifade ediliyor. Bu radikal bir değişime işaret ediyor ve bilim insanları bir on yıl öncesinde ancak böyle bir gelişimi Kuzey Kutbu bölgesinde en erken 2100 yılında olabileceğini söylüyorlardı.
2016’da 400 ppm her yerde aşıldı
Küresel ısınmanın en önemli veri kaynağı atmosferdeki seragazlarının miktarıdır. Seragazlarının artması sıcaklık artışına, sıcaklık artışı ise sayısız olumsuz gelişmeye neden oluyor ve bilim insanlarının ehvenişer olarak ifade ettikleri 350 ppm seviyesini geçenli çok zaman oldu. 400 ppm bir kırılma noktası idi ve üç sene önce, dünyanın en yüksek standartlarına sahip gözlem istasyonu bu kritik eşiğin aşıldığını kaydetmişti. Ulusal Okyanus ve Atmosfer Yönetiminin kayıtlarına göre Güney Kutbu Gözlem Evi’nde 23 Mayıs’ta Antarktika’nın uzak bölgelerinde 400 ppm sınırı aşıldı. Bu kayıtla birlikte 2016 yılı hem Kuzey hem de Güney yarı kürede bu seviyenin aşıldığı yıl olarak tarihe geçti. Bazı bilim insanları açısından 400 ppm seviyesine ulaşılması, geri dönülemez noktan olarak kabul ediliyor ve dört milyon yıldan beri ilk kez bu gerçekleşmiş oldu.
2016 yılı içinde kırılan bu rekorların gündelik yaşantımıza, dünyadaki canlı yaşamına etkisini ise bazılarımız yaşamları ile bazılarımız daha yoksullaşarak hissediyoruz. Dünyanın dört bir yanında seller, Hindistan’nın kuraklık ve sellerle boğuşması, güney ve doğu Afrika’da kuraklığın sebep olduğu kıtlık ve ölümler, Amerika’da kuraklık ve şiddetli rüzgarların alevlendirdiği yangınlar, okyanusların milyonlarca yıldır en asidik seviyesine ulaşması ve ısınması ile gerçekleşen balık ölümleri …
İklim değişikliği alanında kırılan her bir rekor daha tekinsiz daha güvensiz ve yaşam olanaklarının daha sınırlı olduğu bir dünyanın kapısının sonuna kadar açılmasına yol açıyor.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)