Antikapitalistler tarafından İstanbul’da düzenlenen İklim Zirvesi’nde gezegenin geleceğini kurtarmak için verilen mücadele ve işçi sınıfının bu mücadele içindeki kilit rolü tartışıldı.
Kadıköy’de gerçekleştirilen zirvenin ilk oturumunda, Antikapitalist Öğrenciler, 24 Eylül’de gerçekleştirilecek uluslararası iklim grevi için İstanbul’da yapılacak eyleme hazırlandı. Öğrenciler el yapımı “İklimi değil sistemi değiştir”, “Gezegen için isyan zamanı”, “Ya yokoluş ya devrim” ve “İklim krizini durdurmak için birleşelim” dövizlerini hazırladı. Antikapitalist Öğrenciler, 24 Eylül Cuma günü saat 17:00’de İstanbul’da Kadıköy İskele Meydanı’nda FFF’in çağrısıyla yapılacak eyleme katılarak destek verecek.
Daha sonra, ikinci oturumda “İklim adaleti için mücadele: Birlikte kazanabiliriz!” başlığı altında iklim krizini dürdürmek için yürütülen küresel ve yerel mücadeleler tartışıldı.
Antikapitalist Öğrenciler’den Tibet Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı toplantının ilk konuşmacısı Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Ersin Tek idi. Birleşik mücadelenin önemini vurgulayan Tek, yaşamımız ve geleceğimiz için bir araya gelerek hareketin gücünü büyütmemiz gerektiğini söyledi.
Ersin Tek konuşmasının sonunda 24 Eylül’den başlayarak Kasım ayında Glasgow’da yapılacak COP (BM İklim Zirvesi) haftasına kadar geniş katılımlı bir kampanya yürütmenin gerekliliğinden bahsetti.
İkinci olarak söz alan Fridays For Future Türkiye’den Duru Barbak, son gelişmeler ışığında iklim kriziyle ilgili acil olarak harekete geçmenin öneminden bahsetti ve herkesi 24 Eylül’deki eylemi büyütmeye çağırdı.
Kitlelere katılmanın zamanı!
Toplantıya bir video yollayarak katılan Açık Radyo’dan Ömer Madra, insanlığın 65 milyon yıl sonra 6. büyük yokoluşla karşı karşıya kaldığını dile getirerek, ekolojik krizin yanında demokrasi krizinin ve siyasi karar alıcıların laflarına güvenilmemesinden kaynaklanan etik krizin yaşandığını belirtti. George Monbiot’nun The Guardian’da yeni yayımlanan bir yazısında, yerküre devrilme noktalarının, yani bizi yokoluşa götüren ani değişiklikleri içeren geribildirimlerin sandığımızdan çok daha yakın olduğunu aktardığını hatırlattı. Madra, kritik eşikler aşıldığı takdirde karşılaşacağımız felakete dikkat çektikten sonra, ekolojik krizin birçok başka sosyoekonomik sorunla birlikte el ele gittiğini dile getirdi. Ömer Madra, bunu durdurmanın kitlelerin işi olduğunu ve emekçilerle çevre savunucularının çok gecikmiş bir şeyin peşinden gideceklerini ifade etti. Greta Thunberg’in “Umut ölür eylem başlar” sözünden yola çıkan Madra, kitlelere ve çevre aktivistlerinin mücadelesine katılmanın tam zamanı olduğunu, en zenginlerin ve elitlerin gücünü kırmak gerektiğini söyledi.
İşçi sınıfının rolü
Ömer Madra’dan sonra söz alan Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube üyesi Sadık Şahin, iklim mücadelesinde işçi sınıfının rolünün merkezi olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’deki sendikaların bu konuda atıl kaldığından bahsetti. Şahin, sendikaların en kısa zamanda harekete geçmeleri gerektiğini, iklim hareketinin sendikaların desteği olmadan başarabileceklerinin kısıtlı olduğunu hatırlattı.
Direnişten mesaj
Toplantıya İkizköy Çevre Komitesi gönüllüsü Deniz Gümüşel de mücadelelerini anlatan bir video göndererek katıldı. Akbelen Ormanı direniş alanında, kömürlü termik santrallerin yakıtını sağlamak için açılmak istenen bir maden ocağı için yürütülen çalışmanın alanını işgal edip nöbet tutan aktivistlerden biri olan Gümüşel, İkizköy’ün termik santraller nedeniyle iklim krizine de yabancı olmayan bir yer olduğunu, çevresel yıkıma da tanıdık olduğunu belirtirken, 40 yıldır devam eden kömür hegemonyasının karşısına uzun süre sonra örgütlü bir şekilde dikilen ilk köyde olduklarını ifade etti. Ekolojik yıkımın yükünü daha fazla taşımak istemeyen İkizköy halkına destek verdiklerini ifade eden Gümüşel, “Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Geleceği kurtarmak için mücadeleye
Toplantının son konuşmacısı ise ev sahibi olan Antikapitalistler’den Tuna Emren idi. Küresel karbondioksit emisyonlarının yaklaşık üçte birinin 2005'ten sonra salındığına dikkat çeken Emren, “Çünkü karar vericiler gerçekte durumu çok daha kötüleştiren, ısınmayı hızlandıran politikaları hayata geçirmeye devam ediyor. Örneğin, Paris İklim Anlaşması’ndan bu yana 1,9 trilyon dolarlık fosil yakıt yatırımı yapıldı. Zaten gerçeği, hızla yükselmekte olan emisyon seviyelerinden okuyabiliyoruz” dedi.
Elektrik üretiminin yenilenebilir enerjiye geçirilmesiyle fosil yakıt emisyonlarının üçte ikisininin hemen sonlandırılabileceğini dile getiren Antikapitalistler platformu aktivisti, tarımdaki ormansızlaştırmayı da sonlandıran bir emisyon azaltım planının çok büyük bir dönüşümü gerektirdiğini ifade etti. Karşımızda iki seçenek olduğunu söyleyen Tuna Emren, şöyle devam etti:
“Ya fosil yakıt endüstrisi ve onları destekleyen bankalara, şirketlere, yani zenginlere para aktarmaya devam edecek ve bunu da her zamanki gibi yoksulların cebinden karşılayacağız– ki bu durumda bir iklim kaosunun içinde yitip gideceğiz görüldüğü üzere…
“Ya da aynı miktarlarda yatırımı bu krizi durdurup beraberinde yenilenebilir enerji istihdamı yaratmaya, düzgün çalışan bir sağlık sistemi geliştirmeye, insani ihtiyaçların karşılanmasına akıtacağız.”
“Hangisini kurtaracağız? Onların fosil yakıt endüstrisini, bankalarını ve şirketlerini mi, yoksa kendimizi mi?”
“Kapitalizm öyle irrasyonel bir sistem ki resmen geleceği kurtarmak için mücadele etmek zorunda kalıyoruz.”
İşçilerin dayanışması
İklim işleri istediklerini dile getiren Tuna Emren, “İşçilerin dayanışması her şeyi değiştirme gücüne sahip. Şirketleri ve devletleri harekete geçmeye zorlayabilecek tek toplumsal gücün örgütlü işçi hareketi olduğunu biliyoruz” dedi ve ‘adil düzen’ talebiyle sokaklara çıkmamız gerektiğini hatırlattı.
Toplantı, 24 Eylül’den COP zirvesine kadar güçlü bir mücadele örme çağrılarıyla sona erdi.
Antikapitalistler platformu, 24 Eylül günü saat 17:00’de İstanbul’da Kadıköy İskele Meydanı’ndaki eyleme katılırken, Tekirdağ ve İzmir’de de sokakta basın açıklamları gerçekleştirecek.