Hollanda: İklim için birleşik mücadele

16.03.2021 - 08:50

Hollanda’da yarın (17 Mart) yapılacak seçimler öncesinde harekete geçen iklim eylemcileri ülkenin farklı bölgelerindeki 40 ayrı şehirde hükümetin petrol şirketlerine para aktarmayı bırakması ve iklim için harekete geçmesi talepleriyle çeşitli eylemler yaptı. Onlar mücadeleyi ülkenin sömürge geçmişiyle yüzleşmekten, sendikaların maaş artışına isteğine kadar bir dizi mücadeleyle bağlantılı olarak ele alıyor.

14 Mart’ta ülkenin dört bir yanında yapılan eylemler “İklim Alarmı” adlı bir koalisyon tarafından gerçekleştirildi. Bu koalisyon öğrencileri, öğretmenleri, işçileri ve farklı toplumsal hareketleri bir araya getirdi. Koalisyonun amacı 17 Mart’ta yapılacak seçimler öncesi iklim konusunu güçlü bir şekilde gündeme getirmek. Hollanda’da sağcı VVD iktidarda ve ülkenin vergi gelirlerini sübvansiyonlar ve krediler gibi yöntemlerle pek çoğu iklim değişiminden sorumlu olan büyük şirketlere aktarıyor. Ayrıca Hollanda küçük bir ülke olsa da iklim değişimine olan katkısı oldukça büyük. Ülke Avrupa’nın en büyük kömür ve gaz limanlarıyla, kıtanın en büyük gaz rezervlerine sahip. İnsanlığın bugüne kadar ürettiği bütün karbondioksitin yaklaşık %2’sini tek başına üreten Shell petrol şirketi de bir İngiliz-Hollanda ortak şirketi olarak burada doğmuştu. 

Bu yüzden iklim eylemcileri Shell’in hem iklim değişiminde oynadığı role hem de ülkenin sömürgecilik geçmişiyle olan bağlantısına dikkat çekiyorlar. 1995’te Nijerya’da şirkete karşı çıkan dokuz kişi asılarak idam edilmiş, o zaman ülkenin başında olan askeri yönetim de şirketi korumak için pek çok köyü yakmıştı.

Hollanda’daki iklim hareketi Yokoluş İsyanı ve Gelecek için Cumalar gibi yeni dönemin iklim adaleti girişimlerinin yanında ülkenin en büyük sendika konfederasyonu olan Hollanda Sendikalar Birliği’ni (FNV) de içeriyor. Asgari ücretin 14 avro olması için yürütülen Voor14 kampanyasıyla iklim eylemcilerinin yan yana gelmesi hem iki hareketi de güçlendiriyor hem de iklim değişikliğine karşı mücadeleyle kapitalizme karşı mücadele arasındaki bağları somutlaştırıyor. Covid-19 salgını ülkede kitlesel eylemleri zorlaştırsa da Hollanda’daki hareket buna online eylemler ve yerel örgütlenmeyi birlikte yürüterek çözüm buluyor. Bir yandan online etkinlikler düzenlenirken diğer yandan ülkenin dört bir yanında sosyal mesafeye uygun küçük eylemler gerçekleştiriliyor.

İklim hareketinin örgütlü işçi sınıfını kapsaması ve artan çeşitliliği hareketin daha geniş kesimleri kapsamasını sağlıyor; Leiden’de hareketin başını süpermarketlerde sendikalaşmaya çalışan eylemciler çekerken, Hollanda’daki ırkçı “kara yüz” geleneğine karşı mücadele eden ırkçılık karşıtı eylemciler de iklim hareketi içinde yer alabiliyor. Leiden Üniversitesi öğrencileri bir yandan küresel ısınmaya karşı yapmaları gerekenin kaloriferlerini kısıp kazak giymek olduğunu söyleyen eski rektörlerini protesto ederken diğer yandan aynı rektör yönetimindeki üniversitenin petrol şirketlerine yatırım yapmasına karşı çıkıyor.

Hollanda iklim hareketi böyle somut bağlantılarla iklimi değiştirenlerin aynı zamanda ırkçılıkla, sömürgecilikle, ekonomik sömürüyle sıkı bağları olan kapitalistler olduğunu giderek daha açık bir şekilde ifşa ediyor. Covid-19 salgınının ortaya çıkmasında endüstrileşmiş hayvancılığın yoğunlaşmasının etkisi ve kâr amacıyla bunun yarattığı sağlık risklerinin görmezden gelinmesi bunu açıkça gösteriyor. Ülkedeki iklim hareketi bir yandan buna işaret ederken diğer yandan iklim krizinin bütün dünyada eşit ölçüde hissedilmediğinin altını çiziyor. Küresel Güney olarak anılan ve Batı Avrupa tarafından sömürgeleştirilen Güney ülkeleri, iklim değişiminin etkisini de daha fazla hissediyor. Hollanda petrol şirketlerinin havaya saldığı karbondioksitin etkisiyle yükselen deniz seviyeleri Hollanda’nın eski sömürgelerinden olan ve bugün de onun egemenliğinde bulunan adaları tehdit ediyor. Bu noktaya dikkat çeken eylemciler hareketi beyaz bir orta sınıf hareketi olmaktan çıkarmaya, sömürgecilik karşıtı hareketten girişimlerle iş birliği yapmaya önem veriyor. Böylece hem Hollanda’daki ırkçılıkla mücadele ediyor ve iklim hareketinin yoksul ve güneyli mağdurlarının da sesini merkeze taşımaya çalışıyorlar. 

17 Mart seçimlerinden Hollanda sağının güçlü çıkması beklense de iklim eylemcileri iklim hareketini daha geniş konuları da kapsayan bir siyasal alternatife dönüştürmeye çabalamayı sürdürüyor.

(Malia Bouattia’nın Jakoben dergisindeki yazısından özetlenmiştir)

19 Mart - Küresel iklim grevine ses verelim

20 Mart - Irkçılığa, iklim krizine karşı ayağa kalk



Bültene kayıt ol