Geçtiğimiz yıl Meteoroloji Genel Müdürlüğü yayımladığı meteorolojik haritalarda Türkiye'nin yüzde 80'inden fazla alanında 'olağanüstü şiddetli kurak ve şiddetli kurak' tehlikesine işaret etmişti. NASA da tıpkı Meteoroloji Genel Müdürlüğü gibi benzer iki harita yayımladı ve aynı şekilde şiddetli kuraklık tehlikesine işaret etti.
Son olarak Dünya Yaban Hayatı Fonu (WWF) da benzer bir uyarıda bulundu. WWF, Türkiye’de 2030 yılında nüfusun 100 milyona ulaşmasıyla, yıllık su tüketiminin kişi başına düşen miktarın azalacağını açıkladı.
Su fakiri olmak
WWF iklim değişikliği, suyun düzenlenmesi ve yönetimle alakalı 5 yıllık verilerin analizini değerlendirdiği raporunda, Türkiye'de büyük bir kuraklık beklendiği ve özellikle de şehirde yaşayan insanların su temini konusunda ciddi sorunlar yaşayabileceği dile getirildi.
Kuruluşun internet sitesinde şu uyarılar yapılıyor: “Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil. Yılda kişi başına düşen 1.519 m³’lük su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken’ bir ülke. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 1.120 m³’e gerileyeceği öngörülüyor. Diğer bir deyişle, artan nüfusu ve büyüyen kentleriyle Türkiye, ‘su fakiri’ olma yolunda ilerliyor.
Türkiye’de 25 su havzası var. Her havza kendi içerisinde farklı dinamiklere ve sorunlara sahip. Örneğin, Büyük Menderes ve Ergene havzalarında kirlilik sorunu daha ön plandayken, yarı kurak iklime sahip Konya Kapalı Havzası’nda tarımda aşırı su kullanımı veya havzalar arası su transferi
konuları öne çıkıyor.”
Su kıtlığı riski
Yapılan açıklamada Türkiye'nin su kıtlığı riski oranının 2,78'e düştüğü, dünyanın en riskli bölgesi kabul edilen Filistin'de bu oranın 3,67 olduğu belirtildi. Dünyada en az su kıtlığı riskine sahip ülkenin ise 1,54 ile Norveç olduğu açıklandı.
Kapitalizm bir yandan iklim değişikliğiyle şehirlerdeki suyu azaltıyor bir yandan da kapitalistlerin bir dediğini iki etmeyen hükümetler yanlış planlamayla su kıtlığına neden oluyor. Suyun kaçak kullanım ve sulama sistemlerinin iyileştirilmemesi ve suyun sanayicinin istediği gibi tüketebileceği bir mal olarak görülmesi su krizinin en önemli nedenleri.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.