AKP iktidarıyla geçen 18 yılda yaşanan çevre yıkımını ele alan yazı dizimizin ilk bölümü ormanlar üzerine. Nuran Yüce yazdı.
Erdoğan yeşile boyuyor. Üçüncü Havalimanı için 6.173 hektar ormanlık alanın tamamına yakını kesildi, yok edildi. Beton binaların, bağlantı yollarının olduğu her yer hâlâ orman envanterinde orman olarak görünüyor, ancak 2032 yılından sonra ağaçsız orman alanı kategorisinde görünecek.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla her yıl 11 Kasım gününün, “Milli Ağaçlandırma Günü” olarak kutlanması kararı alınmıştı. Bu yıl da bu karar doğrultusunda, 11 Kasım günü Geleceğe nefes, Dünyaya Nefes! Programı kapsamında fidan dikimi yapıldı. Cumhurbaşkanı , bu etkinlikte bir konuşma yaptı. Erdoğan konuşmasında “ Türkiye çevre bakımından altın dönemini son 18 yılda yaşamıştır” diyerek, Türkiye’nin son 18 yıldaki orman varlıklarındaki artışı ve hedefleri rakamlarla detaylı bir biçimde aktardı. Erdoğan’ın verdiği rakamlara göre; “Türkiye ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncü sırada yer alıyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük milli ağaçlandırma seferberliği sonucu Türkiye orman varlığı bakımından dünya sıralamasında 26’ncı sıraya yükseldi, 5,1 milyar fidan dikildi. 2023 yılı sonuna kadar toplamda 7 milyar fidan dikilecek.”
Türkiye’nin orman varlıklarına ilişkin bu ardı ardına sıralanan büyük rakamların gerçeklikle alakası olmadığı gibi geçtiğimiz 18 yıl en hafif ifadesiyle çevre yıkımının şahlandığı dönem oldu. Önce Türkiye’nin orman varlıkları hakkındaki verileri ile gerçeğin nasıl çarpıtıldığına, üstünün örtüldüğüne bakalım.
Türkiye orman yoksulu
Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’nin orman ve ağaçla kaplı alanı 2019’da 22,6 milyon hektar. 1973 yılında 20,2 milyon hektar olan bu alanın 22,6 milyon hektar seviyeye ulaşması ve Avrupa ülkeleri içinde dördüncü sırada yer alması ile övünülüyor. “Almanya’nın 11,4 milyon, İtalya’nın 11,1 milyon hektarlık orman alanlarından daha fazlası Türkiye’de var” deniliyor. Ancak ülkelerin ormanlık alanlarını ülkelerin yüzölçümlerine göre oranlamamız durumunda sıralama birden değişiyor. Sıralamada Türkiye’nin gerisinde yer alan Almanya’nın 11,4 milyon hektarlık ormanlık alanı Almanya’nın yüzölçümünün yüzde 31’ini, İtalya’nın 11,1 milyon hektarlık ormanlık alanı İtalya’nın yüzde 36’sını kaplıyor. Sonuçta tek tek ülkeleri bir tarafa bırakıp genel tabloya baktığımızda AB’nin yüzde 43’ü ormanlarla kaplı. Türkiye’nin ise yüzde 28’i orman ve ağaçlık alanla kaplı. Hükümetin sunduğu rakamlar da bunu söylüyor, ama sıralama yöntemi ile daha pembe bir tablo çiziliyor. İlk yaptıkları çarpıtma bu.
Türkiye’de ağaçlandırma çalışmaları 1946’da başlıyor. 1980’li yıllarda Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü ile ağaçlandırma sayıları artıyor. 1988 yılında 115 bin hektar alan ağaçlandırılarak yıllık en yüksek rakama ulaşılıyor. 2008 Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği ile ağaçlandırma alanları o yıl 40 bin hektara ulaşıyor.
Türkiye’de resmi verilere göre orman alanları sürekli artan az sayıdaki ülkelerden biri. Ama bu artışın nedenlerini kesin olarak belirleyen bir çalışma yok. 2,6 milyon hektar alanın tamamının ağaçlandırılarak ormana dönüştürülen alan mı olduğu, yoksa ağaçlandırma faaliyeti gerçekleştirilen alanların toplamı mı olduğu belli değil. Her dikilen fidan kök salıp ağaca dönüşmüyor. Ağaçlandırmanın başarısız olduğu alanlarda da tekrar dikim yapılıyor. Erdoğan 5,1 milyar fidan dikildiğini, 2023’e kadar toplamda 7 milyar fidan dikileceğini söylüyor. Söylenen rakamlar cidden büyük rakamlar. 18 yıl içinde 5,1 milyar fidan dikildi ise her yıl ortalama 283 milyon fidan dikilmiş olmalı. 2023’e kadar 7 milyara ulaşılacaksa da önümüzdeki iki yılda yıllık 800 milyon fidan dikilmeli.
Bu rakamlara inanmak mümkün mü?
Erdoğan bu yıl 11 Kasım Milli Ağaçlandırma gününde yaptığı konuşmada geçen yıl hedeflerinin (11 milyon) bile üstüne çıkıp 13.7 milyon fidan dikilmesiyle ayrıca gurur duyduklarını ifade etmişti. Milli Ağaçlandırma etkinliği için oluşturulan web sitesinde şahsi ve kurumsal fidan sahiplenebiliyorsunuz. İşte bu site içinde bu yıl fidan dikim kampanyasının hedefleri de “dikim alanları” bölümünde yer alıyor. Bu yılın hedefi 1033 lokasyonda, 5.444 hektar alanda 3,8 milyon fidan olarak belirlenmiş. Bugüne kadar bu hedefin %31’ine ulaşılmış, 26,8 bin fidan sahiplenilmiş. Bu sahiplenen fidanların dikiminin yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Dikildiğini varsaysak bile söylendiği gibi milyarlık bir fidan dikimi olmadığı çok açık. Ayrıca bu fidanlar özellikle son yıllarda ağırlıklı olarak yol kenarı, üniversite, okul, hastane, cami ve kamu kuruluşlarının bahçelerine dikiliyor. Toplam ağaçlandırma alanı içinde bunlar da var. Daha önemlisi resmi verilerde ve söylemde milyon hatta milyarlarca fidan dikildiği yer alırken aynı dönem içinde ne kadar ormanlık alanın yok edildiği, kaç ağacın kesildiği hiç ama hiç yer almıyor. İkinci çarpıtma da bu; Türkiye’nin hiç azalmayan sadece artan orman varlığı olduğu.
Türkiye ormansızlaştırılıyor
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim görevlisi Doğanay Tolunay’ın Dünyada ve Türkiye’de Ormansızlaşma çalışması, Türkiye’deki orman varlıklarının durumunu çok iyi aktarıyor. Onun bu çalışmasından faydalanarak gerçekte ormanlık alanların başına ne geldiğine bakalım.
Orman alanlarının yıllık ya da belli dönemlerdeki değişimini takip etmek için Türkiye’deki ormanlar 8.000’in üzerinde planlama ünitesine ayrılmış durumda. Bu alanlarda hızlı gelişen türler için 10, yavaş gelişen türler için de 20 yılda bir envanter çalışması yapılıyor. Yani bir ormanlık alanın doğal ya da doğal olmayan yollarla orman vasfını yitirmesi 10 ya da 20 yıl sonra resmi verilerin içine dahil oluyor. Envanter güncelleme zamanına kadar da resmi verilerde hep ormanlık olarak gösteriliyor. Örneğin, 3. Havalimanı için 6.173 hektar ormanlık alanın tamamına yakını kesildi, yok edildi. Bu bölgenin envanter çalışması 2012 yılında yapılmış ve yavaş gelişen türler kategorisinde olduğu için bir sonraki envanter tarihi 2032. Şimdi 3. Havalimanın beton binalarının, bağlantı yollarının olduğu her yer hala orman envanterinde orman olarak görünüyor ancak 2032 yılından sonra ağaçsız orman alanı kategorisinde görünecek.
Anayasa’nın 169. Maddesi “…Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez…” diyor. Ama 6831 Sayılı Orman Kanunun 16., 17. ve 18. Maddeleri ile 49 hatta 99 yıllık sürelerle sayısız ve yıkıcı faaliyete izin verilmekte. “Kamu yararı ve zaruret bulunması halinde izin verilecek kullanımlar” altında sıralanan öyle bir liste var ki ormanlık alan içinde yapamayacağınız neredeyse hiçbir faaliyet yok. Petrol ve doğalgaz boru hattı, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesisleri, petrol ve doğalgaz arama, havaalanı, patlayıcı madde emniyet alanı, enerji nakil hattı, atış poligonu… Ormanlık alanların kullanımı için verilen izinlerin dökümü yapılınca durumun vahameti daha bir açığa çıkıyor. 2016 yılının sonuna kadar orman alanlarının kullanımı için 74.410 adet izin verilmiş. Madencilik ve petrol arama, işletme, tesis gibi faaliyetler için verilen izinlerin alansal büyüklüğü 103.510 hektar, ulaşım için 35.646 hektar, enerji iletim hatları için 24.793 hektar ve açık maden işletmeleri için 22.583 hektar ulaşıyor. Toplamda izin verilen 74.410 faaliyetin alansal büyüklüğü 594 bin hektara ulaşıyor. 594 bin hektarlık alanın neye tekabül ettiğini anlamak için şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz. İstanbul’un Avrupa yakasındaki orman alanları ve Trakya’daki tüm orman alanlarının toplamı 608 bin hektar. Ormanlara zarar veren faaliyetlerle çok büyük miktarda orman alanın kaybı gerçekleştiriliyor. Ve bu alanların çoğu halen resmi kayıtlarda orman alanı olarak görünüyor. Müthiş değil mi! Peki yapılan ağaçlandırma faaliyetleriyle (Sonuçta milyarlarca ağaç dikildiği iddia ediliyor) kaybedilen ormanlık alanlar telafi edilebiliyor mu? 2004-2016 yılları arasında 2005, 2007, 2014 ve 2015 yıllarında orman alanlarında kesim için verilen izin miktarları ağaçlandırma alanlarından fazla. Ayrıca bu ağaçlandırma faaliyetlerinin içinde yol kenarlarının ağaçlandırılması gibi ormana dönüştürülmeyen alanlar da var. Yok edilenler ise Kazdağları, İstanbul’un Kuzey Ormanları gibi büyük, köklü orman ekosistemleri.
Ekosistemi yok etmek insanlık suçu
Bu hafta Kazdağları’nda yüz binlerce ağacı kesen Alamos Gold hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesine suç duyurusu yapıldı. Alamos Gold’un kestiği ağaçların sayısı yıkıcı madenciliğe izin verenler tarafından hep daha az ifade edildi. Şirketin diktiği ağaçları sayanlar, kestiklerinden hiç bahsetmediler. Kestiği ağaçların yerine şirketin dikim yaptığını, parasını ödediğini söylediler.
Öncelikle orman tek tek ağaçlardan oluşmaz. Orman bir ekosistemdir. İçinde türlü çeşit canlı vardır, bitki örtüsü, kuşlar, memeliler, sürüngenler birlikte ormanı oluşturur. ÇED raporunda madencilik için 45 bin 650 ağaç kesilecek deniyordu. Bu ağaçların kesilmesinde zaten hiçbir sorun görmeyen devletin tüm kurumlarından destek alan şirket de, 45 binden daha fazlasını kesersem bile kimse bir şey demez mantığıyla, 350 bine yakın ağacı kesti. Gerekirse de parasını öderiz dedi.
Türkiye’de orman alanları korunmuyor, hoyratça şirketlerin kullanımına, kâr getirici faaliyet alanlarına dönüştürülüyor. Alamos Gold’un suç duyurusu metninde "Her ağacın yılda ortalama 150 kilo karbondioksit yok ettiği bilimsel gerçeğinden yola çıkarak, Alamos Gold, yılda 52 milyon 172 bin 250 kilo fazladan karbondioksit salımına neden olmuş, iklim değişikliğini hızlandırmış ve insanlığa karşı suç işlemiştir.” deniyor. Bu yıkım ve suç sadece Alamos Gold’a değil, ormanlık alanlarda faaliyete izin veren herkese aittir.