Isınıyoruz!

15.06.2020 - 11:45

Tarihin en sıcak Mayıs’ı yaşandı. Ve Sibirya yanıyor.

Geçtiğimiz ay, tüm zamanların en sıcak Mayıs ayı yaşandı ve Sibirya’daki hava sıcaklığı da mevsim normallerinin 10C üstündeydi.

AB Copernicus İklim Değişimi Hizmeti (C3S) verilerine göre, geride bıraktığımız Mayıs ayı, 1981-2010 yılları arasındaki ortalamaya kıyasla 0,63C daha sıcaktı. Sıcaklık artışı Avrupa, Alaska, Kuzey ve Güney Amerika, Afrika ve Antarktika’da hissedildi. Batı Sibirya’da ise olağanüstü bir artış kaydedildi. 

Bilhassa Sibirya ve Alaska’daki yakıcı sıcakların yakın gelecek için büyük bir tehlike anlamına gelebileceğini de hatırlatalım. Geçtiğimiz yaz da benzer bir durum yaşanmış ve aşırı ısınma kaynaklı orman yangınları baş göstermişti. Yangınlar, faal durumda olmayan ve bu nedenle “zombi alevler” denilen tuhaf bir fenomen bıraktı geriye. Arktik Bölgenin tamamına yayılmakta olan zombi alevlerin ne zaman tekrar faal duruma geçeceği bilinmemekle birlikte, bunun kaçınılmaz olduğu söyleniyordu. Mayıs’ta yaşanan anomali bu süreci hızlandırmış görünüyor. Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen uydu gözlemleri, zombi alevlerin uyanmaya başladığını gösterdi. 

Bölgede, son 150 yılın en yüksek sıcaklık değerlerinin kaydedildiği Haziran 2019’da başlayan yangınlar nedeniyle atmosfere 50 milyon ton CO2 salınmıştı. Bu, örneğin İsveç’in yıllık emisyon değerine eşdeğer bir miktar. 

Zombi alevleri, yer altında tütmeye devam ederken, yüzeye ulaştıkları anda aktif duruma geçip yeni bir yangını körüklüyor.

C3S araştırmacılarından Freja Vamborg, “Çok büyük ölçekli anomaliler Ocak ayında başladı ve sinyaller o zaman bu yana hiç değişmedi” diyor. 

Küresel olarak değerlendirecek olursak, geçtiğimiz 12 ayın ortalama sıcaklık değerleri, sanayi öncesi dönem değerlerinin 1,3C üzerindeydi. Kuzey Kutup Bölgesinde ise sıcaklık değerleri küresel ortalamanın 2C üzerinde seyrediyor. Bu, iklim krizi etkilerinin artık net bir şekilde ölçülebilir değerlere dönüştüğünü gösterir.  

Dahası, pandemi döneminde atmosfere salınan sera gazı yoğunluğunun da azalmaya başladığı söyleniyordu ama gerçekte durum hiç de böyle değil. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi NOAA’nın son verileri, Mayıs ayında, atmosferdeki karbon yoğunluğunun rekor seviyelerde seyrettiğini gösterdi: 417,1 ppm.

NOAA araştırmacılarından Pieter Tans, “CO2 kayıtlarında, emisyon azaltımına dair hiçbir belirti görülmüyor” diyor. Pandemi nedeniyle, dünya genelinde hayatın durmuş olması, emisyonların bir miktar azalmasıyla sonuçlanmıştı ama görünen o ki buna rağmen olağanüstü yoğunlukta salım yapılmış. 

Mauna Loa’daki Scripps Oşinagrafi Merkezi’nden jeokimya uzmanı Ralph Keeling durumu şöyle değerlendiriyor; “Bu sonuçlar, koronavirüs salgınının CO2 salımlarına katkı yapmayacak bir dönem olduğunu düşünenlere çok şaşırtıcı gelebilir. Ne var ki CO2 yoğunluğundaki artış, biriktikçe dağa dönüşen çöplere benzer. Salım yapmaya devam ettikçe çöpleri üst üste yığmış oluyoruz.”

Tuna Emren



Bültene kayıt ol