Geçtiğimiz Cuma Madrid’de düzenlenen COP25 zirvesini protesto etmek için bir araya gelen binlerce kişi, iklim hareketinin gücünü bir kez daha tüm dünyaya göstermiş oldu.
Genç iklim aktivisti Greta Thurnberg’in de katıldığı eylemler ve beraberinde sürdürülen, karbon ticaretini öne çıkaran COP25’e karşı örgütlenen karşı-zirvede iklim gerçekleri dile getiriliyor, sosyal adalet savulunuyor.
Yerli halklar, sendikalar, aktivistler ve iklim hareketinin mimarlarının katılımıyla devam eden Sosyal İklim Zirvesi’ni yakından takip eden Özdeş Özbay, hareketin bugünü ve geleceğini değerlendirmeleri için Fridays For Future Uganda’dan Vanessa Nakate ve ünlü yazar Jonathan Neale ile röportaj yaptı.
“Geçtiğimiz Cuma burada, Madrid’de, 500 binden fazla insan, geleceğimiz için bir araya geldik ve olağanüstü bir eylem gerçekleştirdik” diyor Vanessa Nakate; “Bu enerjiyi koruyup hayatlarımızın her gününe taşımamız gerek çünkü bahsettiğimiz şey, hepimizin geleceği.”
“Artık liderlerden değişim için harekete geçmelerini bekliyoruz. Zaten burada olma sebepleri bu. Bize söz verip duruyor ama hiçbir şey yapmıyorlar. Şu anda ne talep ediyorsak, COP26’da da aynı şeyleri talep edeceğiz. Derhal harekete geçip gelecek konusunda güvence vermelerini bekliyoruz.”
“Eylemlere devam etmek yerine normal yaşamlar sürdürmeyi tercih ederiz. Ancak gelecekte bir hayatımız olamayacaksa ve olabilmesi için onları harekete geçmeye zorlamamız gerekecekse, işte buradayız, o zaman eylemlere devam etmek zorunda kalacağız.”
İklim hareketini değerlendiren Jonathan Neale ise “Bu yıl muazzam bir dönüşümün gerçekleştiğini gördük. Her şey çok hızlı değişti. Bu yeni hareket şaşırtıcı ölçüde kitlesel” diyor; “Bu harekette başı çekenler içimizdeki ‘en iyiler’ ve bizim tam da onlara; en iyilere ihtiyacımız var.”
Okul grevleri, bu yıl çoğunluğun mücadelesine dönüştü. Neale ona “çoğunluğun hareketi” diyor; “Geleceği temsil eden genç insanların hareketi. Ve sadece gerçekleri dile getirerek, tüm dünyanın iklim değişimi konusuna bakışını değiştirmeyi başardılar.”
“Greta dünya liderlerine; bizi yüzüstü bıraktınız, bize sunduklarınız koca bir hiç diyerek seslendi. Bu bir dönüm noktasıydı işte, çünkü iklim hareketinin önceki yıllarında hiçbirimiz ‘bu iyidir, bu da kötü’ demekten öteye geçemeyip, ödün vererek uzlaşmak zorunda hissediyorduk. Oysa hareket artık uzlaşma istemiyor. Buna bir son verilmeliydi zaten.”
Neale, Greta Thurnberg ile başlayan bu yeni dönemin “Dünya tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri” olduğunu söylüyor: “Tarihsel açıdan büyük öneme sahip. Hayatımda ilk kez bir şeylerin gerçekten değişebileceğine dair umutla dolmamı sağladı. Ve bu sadece bir başlangıç.”
Özdeş Özbay, Neale’e hareketin ötesine nasıl geçeceğimizi de sordu: Peki ne yapacağız? Bu krizden nasıl çıkacağız?
“Alternatifimiz nedir diye soranlara verilecek yanıt, İklim meslekleri. Ne mi yapacağız? İşte bunu! Gençler bu savaşı, bizim alternatifleri değerlendirme zamanımızın geldiğini göstermek için veriyor. Britanya’da 1 milyon, G. Afrika’da 1 milyon, ABD’de 1 milyon, Norveç’te 100 bin, Türkiye’de 1,5 hatta belki 2 milyon kişi… İklim gerçeklerine uygun yeni iş kolları, yeni iklim meslekleri… Bu ölçekte düşünersek, sera gazı emisyonlarını gerçekten azaltabileceğimizin farkına varır ve içinde bulunduğumuz krizi sonlandırabiliriz.”
“Okul grevleri - ki ben de o eylemlere katılıyorum – diyor ki; alternatifimiz olmasaydı tamam, o zaman sizin belirlediğiniz hedeflerle oyalanırdık. Oysa hedefleri de koca bir yalan.”
“Britanya’da şöyle diyoruz; 1 milyon iklim işi, hemen şimdi! Hükümetin hemen harekete geçip 1 yıl içinde bu insanları işe almasını talep ediyoruz. Süreci bu şekilde başlattıklarında, çözüm kendiliğinden gelişiyor zaten.”
Peki bunlar ne tür işler olacak?
“Yeni meslekleri üç büyük çalışma sahası olarak özetleyebiliriz” diyor Neale; “İlki, yenilenebilir enerji sektörü. Bu alandaki mesleklerin çoğu fabrikalarda gerçekleştirilecek. Dolayısıyla fabrikaların, o ülkenin kendi topraklarında kurulmuş olması gerek; Çin’de üretim yapmaktan vazgeçilecek. Bir diğeri, toplu taşıma. Özellikle de otobüsler ve raylı sistem. Son olarak da yalıtım ve binaların dönüşümü meselesi var ki bu alanda da istihdam yaratılması gerekiyor zaten. Sadece konutlar değil, endüstriyel binaların da dönüştürülmesi lazım. Dönüşen bir endüstride yeniliklere ihtiyaç var. Yenilenebilir enerji kaynaklı elektriğe geçiş bu dönüşümleri zorunlu kılıyor. Burada hepsini sayamayacağım daha birok yeni meslek ve iş kollarıyla karşılaşacağız. Yeniden ormanlaştırma çalışmaları için bile muazzam bir iş gücüne ihtiyaç var.”
“Bu saydıklarım özellikle Türkiye için çok büyük öneme sahip. Çünkü Avrupa’nın üç önemli yenilenebilir enerji kaynağından ikisine sahip az sayıdaki ülkelerden birisi. Bunlardan ilki, İngiltere ve Norveç açıklarında kullanılabilen kıyı rüzgârları. Diğer ikisi de rüzgâr ve güneş. Anadolu bu ikisi için en müsait yerlerden biri. Yani Avrupa için çok büyük öneme sahip iki yenilenebilir enerji kaynağına sahipsiniz.”