İklim aktivistleri, kamuoyunda “havayı kirletme izni” olarak bilinen yasa tasarısı Madde 50’ye karşı Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz Şubat ayında özelleştirilen kömürlü termik santrallerin çevre mevzuatından dördüncü kez muaf tutulmasının uzatılması meclis gündemine gelmiş, 14 Şubat’ta meclisteki tüm partilerin ortak kararıyla yasal düzenleme geri çekilmişti. Buna karşın geçtiğimiz hafta Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçen yeni tasarıyla, aynı yasal düzenleme tekrar TBMM’nin gündemine gelmiş durumda.
Bu gelişmeye karşı bugün (15 Kasım Cuma) iklim aktivistleri, Beşiktaş’ta bulunan Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir araya gelerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasına iklim grevcisi gençler Atlas Sarrafoğlu, Deniz Cevikus ve Samra Samer de destek verdi. “Temiz Hava Haktır” sloganının atıldığı basın açıklamasında “TBMM Sözünü Tut, Temiz Hava Haktır” ve “ÇŞB Termik Santralleri Durdur” pankartları açıldı.
Basın açıklamasını Sıfır Gelecek Kampanyası adına Nuran Yüce gerçekleştirdi. Yüce yaptığı açıklamada Madde 50’yle özelleştirilen termik santrallere havayı kirletme izni verilmek istendiğini belirterek böylece termik santral sahibi şirketlerin 3 yıl daha çevre yatırımlarını gönüllerince erteleyebileceklerini söyledi. Yüce, bahsi geçen santrallerin bulundukları bölgelerde havayı, suyu, toprağı zehirlediğini, insanları kanser ettiğini, doğada tahribat bıraktığını ve buna izin verilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Şirketlerin değil, halkın sağlığının yanında durun
Yüce konuşmasında, aynı yasa tasarısının daha önce de kamuoyunda büyük tepki çektiğini ve geçtiğimiz Şubat ayında TBMM’de tüm partilerin ortak kararıyla geri çekildiğini hatırlatarak, “Böylece çevre yatırımlarını tamamlamamış olan santrallerin, 2019 sonu itibariyle kapatılması kesinleşmişti. TBMM, söz vermişti” dedi. Konuşmasında milletvekillerine de seslenen Yüce Özbay, milletvekillerinden bu konuda daha önce verilen doğru kararı sürdürmelerini istedi ve “şirketlerin yanında değil, halkın sağlığının yanında durun” dedi. Yüce, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkisini kullanarak çevre mevzuatına uygun hareket etmeyen termik santrallere karşı görevini yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çevreyi korumakla yükümlü olduğunu vurgulayan Yüce, bakanlığın başta kömürlü termik santraller olmak üzere fosil yakıt projelerine çevre etki değerlendirmesi olumlu kararı vermemesi gerektiğini söyledi.
Nuran Yüce, basın açıklamasını: “Temiz hava hakkımız için TBMM, Madde 50’yi onaylamamalıdır. TBMM halka verdiği sözü tutmalıdır.” diyerek sonlandırdı.
Basın açıklaması ardından söz alan genç iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu da yasa tasarısına karşı change.org üzerinden açılan “Temiz Hava Haktır” imza kampanyasının 100 bin imzaya dayandığını söyledi. Sarrafoğlu, toplanan imzaların meclise iletileceğini belirterek konuya duyarlı herkesi imza kampanyasına destek vermeye davet etti.
Basın açıklamasının tam metni:
15 Kasım 2019 Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü
TBMM Sözünü Tut, Termikçi Şirketlerin Havayı Kirletme İznine Dur De!
Duyduk duymadık demeyin!
Adına torba yasa taslağı denen bir temiz hava katli fermanı, ülkenin en büyük karar alma merciinin koridorlarında dolaşıyor!
Önümüzdeki hafta mecliste görüşülmesi beklenen Madde 50’yle özelleştirilen termik santrallere havayı kirletme izni verilmek isteniyor. Şayet Madde 50 durdurulmazsa, ülke genelinde en az 16 kömürlü termik santral, 4. defa çevre yatırımlarından muaf tutulacaklar. Böylece, Muğla'da, Maraş'ta, Ankara'da, Zonguldak'ta, Bursa ve Çanakkale'de, Şırnak'ta, Kütahya'da, Manisa'da, Sivas'ta ve Karabük'te, fosilci şirketler, 3 yıl daha çevre yatırımlarını gönüllerince erteleyebilecekler. Kömürcü şirketler, daha fazla kâr uğruna temiz hava hakkımızı gasp etmeye, bugünümüzü ve yarınımızı zehirlemeye, iklim krizini derinleştirmeye devam edecekler.
Bu santraller, bulundukları yörelerin havasını, suyunu, toprağını on yıllardır kirleterek insanları kanser etti, bugün de, tam şu dakika içinde de buna devam ediyor. Bu santraller, kurdun, kuşun, börtü böceğin yaşam haklarını elinden alıyor, toprakları kurutuyor, suları içilmez, kullanılmaz hale getiriyor. Bu santrallerin saldığı gözle görülmez partikül maddeler, kükürt dioksit, azot oksitler, çocuklarımızın vücutlarını zehirliyor, gelişimlerini bozuyor, onları astım ediyor, nefes alma haklarını elinden alıyor.
Peki ne ne uğruna? Daha fazla kâr, daha fazla para!
Temiz hava hakkımızı gasp eden şirketlere karşı hatırlatıyoruz:
Aynı izin, geçtiğimiz Şubat ayında da gündeme gelmiş, kamuoyunun yoğun tepkisiyle karşılaşmış ve sonunda 14 Şubat 2019'da, meclisteki tüm partilerin ortak kararıyla geri çekilmişti. Bir çoğu 2013'te özelleştirildikten beri çevre yatırımlarını gerçekleştirme taahhütlerini yerine getirmeyen bu termik santrallere, halkı temsil görevi verilen milletvekilleri dur demişti. Böylece çevre yatırımlarını tamamlamamış olan santrallerin, 2019 sonu itibariyle kapatılması kesinleşmişti. TBMM, söz vermişti!
Bu sözün tutulmasını istiyoruz ve TBMM’deki milletvekillerine sesleniyoruz:
Tüm ülkenin havasını zehirleyecek bu gidişatı durdurmak, bu konuda verdiğiniz doğru kararı sürdürmek, sizin sorumluluğunuzdur. Çanakkale'den Şırnak'a, Muğla'dan Kahramanmaraş'a tüm ülkenin hava sahasının zehirlenmesini, geleceğimizin çalınmasını onaylamayın. Şirketlerin yanında değil, halkın sağlığının yanında durun.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sesleniyoruz:
Mevcut durumda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2019 sonu itibariyle çevre koruma yatırımlarını yapmayan termik santralleri kapatma yetkisi bulunmaktadır. Kömürlü termik santraller ve her türlü fosil yakıt projesi dünyayı yangına itmekte, insan kaynaklı iklim krizi ve afetler yeni normalimiz haline gelmektedir. Bakanlık, hem yetkisini kullanarak görevini yerine getirmeli hem de bundan böyle başta kömürlü termik santraller olmak üzere fosil yakıt projelerine çevre etki değerlendirmesi olumlu kararı vermekten vazgeçmelidir. Zira fosil yakıtların ÇED’i iklim krizidir. Adında “çevre” olan bir bakanlık, havayı, suyu, toprağı, hayvanı, insanı, börtü böceği, yeryüzünü, iklimi korumakla yükümlüdür.
Halkın talebi açıktır, yapılması gereken de açıktır:
Temiz hava haktır!
Temiz hava hakkımız için TBMM, Madde 50’yi onaylamamalıdır.
TBMM halka verdiği sözü tutmalıdır!