İklim krizinin en büyük mağdurları: İklim mültecileri

18.09.2019 - 12:47

Kapitalist endüstri böyle karbon salmaya devam ederse, şu an yılda 26 milyon olan iklim afetleri sebebiyle göç eden insan sayısı, 2050 yılında 150 milyona ulaşacak.

İklim değişikliğinin dünya üzerindeki etkileri her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Bugüne kadar dünya daha çok iklim değişikliğinin çevresel etkilerine odaklandı. Atmosferdeki sera gazı emisyonu miktarına, yükselen denizlere, artan sıcaklıklara bütün bunlar önemli olsa da iklim değişikliğinin yarattığı temel bir sosyal adaletsizlik sorunudur. 

İklim krizinin sorumlusu sanayi devriminden bu yana giderek daha fazla karbon salınımı yaparak da çok para kazanmaya çalışan şirketler, patronlar ve onların koruyan destekleyen hükümetlerdir. Mağdurları ise emekçilerdir. Kapitalizm ekonomik krizlerinin faturasını işçilere, yoksullara, kadınlara ve çocuklara kestiği gibi gereken dönüşümün faturasının onlara kesilmesini isteyecektir. İklim krizinin sorumlusu olanlar isteklerine karşı bizler hem iklim krizini durdurmak hem de iklim adaletini sağlamak için mücadele etmek zorundayız. 

Herkes mülteci olabilir

İklim krizinin en büyük mağdurları ise iklim mültecileri. Günümüzde sayıları milyonları bulan göçmenlerin önemli bir kısmı doğrudan iklim değişikliğinden değil ekonomik nedenlerden ve savaşlardan dolayı kaçıyor olsa da her gün İklim nedeniyle göç edenlerin sayısı artmakta. Kapitalist endüstri böyle karbon salmaya devam ederse, şu an yılda 26 milyon olan iklim afetleri sebebiyle göç eden insan sayısı, 2050 yılında 150 milyona ulaşacak. Şu an her saniye yerinden edilen bir kişiye eşdeğer iken bu oranın 6 katına çıktığını düşünün. 

Hakları yok

İklim mültecileri 1951 Mülteci Sözleşmesi kapsamında net bir tanımı olmadığı için şu anki mültecilik haklarından bile yararlanamıyorlar. İklim inkarcısı Amerikan Başkanı Trump ne kadar iklim krizini inkâr etse de iklim krizinden nasıl korktuğunu da görüyoruz. Seçilmesiyle beraber ilk işi iklim krizini inkâr etmek ve Paris Sözleşmesinden çekildiklerini açıklayan aşırı sağcı, cinsiyetçi, ırkçı bu adam; Meksika sınırına duvar örmeye başladı. Trump’ın bu mülteci düşmanlığının, ırkçılığının temelinde iklim krizinin sonucunda oluşması muhtemel iklim mültecilerinin göçü var.

Irkçılıkla mücadele

Savaş gibi sebeplerle göçmüş mültecilerin hali ise başka bir dram. Ki bu dramın yaşandığı yerlerden biri de Türkiye. Suriyeli sığınmacılar geldiği günden bu yana, aşırı sağcı politikalara, kampanyalara maruz kalıyor. Irkçı saldırın hedefi olmuş durumdalar.

Gündelik sorunlarımızın, yoksulluğun, baskıların, işsizliğin, doların yükseliyor olmasının, zamların sebebi göçmenler değil kapitalizm ve burjuvazi. Sorunumuz göçmenler değil, sorunumuz kapitalistleri ve ırkçılığı aklayanlar.

Unutamayın ki dünyanın onda biri sadece 2050 yıllında iklim mültecisine dönüşebilir. Yani dünya nüfusunun dörtte biri göçmen durumuna gelebilir. İklim krizinin korkunç yıkımlarıyla karşılaşmamak afetlere ve savaşlara neden olan kapitalizmle, göçmenlerle birlikte mücadele etmeliyiz. 20 Eylül'deki küresel iklim grevinde, göçmenlerle dayanışmalı, onların karşılaştığı sorunları dile getirmeli, ırkçılığa karşı birlikte mücadele etmeliyiz.

Onur Korkmaz



Bültene kayıt ol