DSİP üyesi Ali Rıza Seven, Balıkesir’in Orhanlar köyünde maden ocağı projesine karşı devam eden direnişe dayanışma ziyaretlerinde edindiği izlenimleri kaleme aldı:
Balıkesir’in Balya ilçesindeki Orhanlar köyünde siyanürlü altın madeni açılması girişimi var. Madene karşı yükselen direnişin de onayladığı gibi, bu, çevredeki canlılığa karşı bir saldırı. Direnişçilere, bu saldırıya neden hedef seçildiklerini sorduğumuzda, krize giren ve satacak bir şeyi kalmayan ulusal egemenlerin telaşından dem vuruyorlar: “Yaptıkları çılgınlık, hukuk mücadelemizden çok umutluyuz, kazanacağımıza inanıyoruz.”
Altın madeninin sebep olacağı yıkım hususunda köylülerin, otoritelerce bilgilendirilmediğini de öğrendik. Bu hiç şaşırtıcı değil. Belki de çevre meseleleri ile ilgili inisiyatif alan aktivistler olmasa, otoritelere duydukları güven, köylüleri yaklaşan felakete çevredeki ağaçlar kadar hazırlıksız bırakacaktı. Ağaçlar bizden, köylüler de!
Balya’ya, Balıkesir-Merkez’den ulaşmak için bir süre Edremit karayolunda ilerliyor, sonra sağa sapıyoruz. Sapaktan itibaren Orhanlar’a kadar adeta yeşili yara yara ilerliyoruz; her ne kadar yeni peydah olan birkaç maden manzarayı bozsa da.
Yol arkadaşım köyün yerlilerinden, yetmiş yaşlarında bir bey. Orhanlar’a gittiğimi minibüs yazıhanesinde öğrenince sohbeti o açıyor. Siyanürlü altın madenine karşı direnişle dayanışmak için gittiğimi, direnişi haberleştireceğimizi söylüyorum.
Orhanlar, Manav-Muhacir karışık bir köymüş, iki toplum on yıllar içinde birbirine epey karışmış. Yol arkadaşım 93 Bulgaristan göçmeni bir sülaledenmiş ama belirtiyor “geçtiğimiz 93 değil.”
Yolda biraz köyün durumundan, hâlinden konuşuyoruz, sonra yol arkadaşım biraz da ben sorayım diyor; benim ailemin dedikodusunu yapıyoruz.
Köy kahvelerinden biri, fotoğrafları çekildiğimiz kahve, köyün deresi Kocadere ile bitişik. Köyün en dinamik direnişçilerinden biri olan emekli coğrafya öğretmeni Sebahattin Altıparmak’tan öğrendiğim kadarıyla, Kocadere’nin suyu Manyas Kuş Cenneti’ne kadar ulaşıyormuş. Siyanürün, zehrin bölgesel bir yıkıma ulaşmasını engelleyecek tek şey direniş.
Direnişin Türkiye ve uluslararası kamuoyundan alacağı destek önemli. Direnişçiler bunda hemfikir. Kirazlı’daki, Kaz Dağları’ndaki dayanışma patlaması, Orhanlar direnişçilerine büyük ilham vermiş.
Direnişçiler kusursuz bir bütün değil elbette ama mücadele hepimize, her yaşta öğrettiği gibi, öğretmeye devam edecek.
Sohbetin arasında “Bu köyde eski bir komünist varmış?” diye soruyorum, aldığım cevap “bu köyde herkes komünist” oluyor.
Direnişçilerden öğrendiğim kadarıyla, madene karşı direniş hâlindeki, Türkiye’deki pek çok köyde, köy halkı kahvelerine kadar ikiye bölünmüş; ancak Orhanlar’da şu ana kadar direniş ruhu hakim ve bir bölünme yok.