Avrupa İklim Ağı, Çevre Mühendisleri Odası ve Muğla Çevre Platformu ortaklığıyla hazırlanan “Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla” araştırmasının bulguları kamuoyuyla paylaşıldı: Muğla’daki üç termik santral şimdiye kadar 45 bin erken ölüme neden oldu.
Yayınlanan araştırma yıllardır kömürlü termik santrallerin etkilerini birebir yaşayan Muğla halkının ne bedeller ödediğini ve mevcut planlardan vazgeçilmezse ne bedeller daha ödeyeceğini verilerle ortaya koyuyor.
Muğla'nın kömürü on binlerce ömre bedel mi?
Araştırmanın bulgularına göre Muğla'daki Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santrallerinden kaynaklanan hava kirliliği 1983-2017 yılları arasında en az 45 bin erken ölüme sebep oldu. Ayrıca yine hava kirliliğine bağlı kalp-damar ve solunum yolu hastalıkları nedeniyle 46 bin kişinin hastaneye yattığı tahmin ediliyor.
Toplantıda sunulan araştırma sonuçlarına göre, Yatağan'da havadaki partikül madde yoğunluğu, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün belirlediği yıllık ortalama üst limitin 2015'te dört, 2016'da üç buçuk katı olarak gerçekleşti. Yani Yatağan halkı, 2015 ve 2016 yılları boyunca DSÖ'nün insan sağlığı için aşılmaması gerektiğini belirttiği sınırın kat be kat fazlası zehir soludu.
Besinlerimiz zehirleniyor
Çalışma, hava kirliliği ile Muğlalıları hasta eden üç santralin doğayı da yıkıma sürüklediğini ortaya koyuyor. Sonuçlara göre, halihazırda toplamda bu santrallerden 28 bin kg cıva salınmış ve baca gazı arıtma tesisleri devamlı çalışsa dahi yılda 1100 kg cıva salmaya devam ediyor.
Bu cıvanın yarısı ormanların, tarım alanlarının üzerine ve Akdeniz'e çöküyor. İnsanlar ve diğer canlılar için toksik bir ağır metal olan cıva toprakta, tatlı su kaynaklarında, denizde ve dolayısıyla bitki ve hayvanların dokularında birikiyor. Bu toksik ağır metal, besin zinciri aracılığı ile insanlara ulaşıyor; özellikle çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için ciddi riskler yaratıyor.
Beş Bozcaada büyüklüğünde orman alanı tehdit altında
Kömür üretimi sebebiyle yıkıma uğrayan orman ve tarım arazilerinin tam boyutu, resmi verinin kamuoyuna açık olmaması nedeniyle bilinmese de, Milas ve Yatağan'da açık ocak kömür madeni işletme ruhsatı alanları 440 km2'lik bir alanı kaplıyor.
Henüz işletmeye alınmamış ruhsat alanları da işletmeye alınırsa 185 km2'lik ormanlık alan daha yok olacak. Bu, beş Bozcaada büyüklüğünde orman alanının yerini madene bırakması anlamına geliyor.
CAN Europe'tan (Avrupa İklim Ağı) Elif Gündüzyeli, "Kömür başta olmak üzere tüm fosil yakıt kaynakları, aynı iklim değişikliği gibi sınır tanımayan hava kirliliğini de insan sağlığı için ciddi bir küresel tehdit olarak ortaya çıkarıyor" diyor.
"Atmosferik şartlar nedeniyle hava kirliliği kirletici kaynakların bulunduğu ülke sınırlarının bile dışına çıkıyor. Küresel iklim değişikliğinin de temel kaynaklarından biri olan kömürün, bu araştırmada ortaya koyduğumuz yaşamsal bedellerin önüne geçilebilmesi için bir an önce enerji üretimi planlarından çıkarılması gerekiyor."
Muğla en kötü hava kalitesene sahip iller arasında
Yatağan'ın Türkiye'de hava kirliliğinin en yoğun yaşanan yerleşimlerinden biri olmasına dikkat çeken Türk Toraks Derneği'nden Prof. Dr. Sebahat Genç ise 2014 –2015 yılları arasında havadaki aylık ortalama partikül kirliliği açısından en kötü hava kalitesine sahip iller arasında Muğla'nın 4. sırada yer aldığını tespit ettiklerini söylüyor.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Temsilcisi Mustafa Tuncaelli ise bu araştırmayla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Yatağan'da iki yıldır hava kalitesi ölçümlerini yapmadığının ortaya çıktığını belirtiyor.
"Ne kalitede hava soluduğumuzu bilmiyoruz"
"Milas'ta ise bir hava kalitesi ölçüm istasyonu yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da, Enerji Bakanlığı da, Muğla'daki linyit madeni sahalarından kaynaklanan hava kirliliğine dair resmi açıklamada bulunmuyor.
"Bilgi edinme başvurularımızı cevapsız bırakıyor. Özellikle Yatağan, Milas, Muğla merkezdeki yoğun hava kirliliğinin kaynaklarına dair somut ve resmi bilgiler şeffaf olarak kamuoyuyla paylaşılmıyor. Yatağan'da ve Milas'ta ne kalitede hava soluduğumuzu bilmiyoruz."
(Bianet)